Cela traduction Portugais
4,850 traduction parallèle
Hannah beni terk ettiğinde hücremin tenhalığını evimdeki boş odalara tercih ettim.
Quando a Hannah me deixou, eu... Eu preferia mais a solidão da minha cela aos quartos vazios da casa de familia.
Hapishanede güzel bir hücre onu bekliyor.
Tem uma bela cela à espera dele, em Joliet.
Bay Jeolog seni onunla aynı hücreye koysam kafa derini yüzer.
Bem, Sr. Geologista, se te puser na cela dele, a tua cabeça já era.
- Nereye kaçacağını şaşırırsın.
Parece que vais ficar na cela dos bêbados.
Ve eğer Grimmlerden ve anahtarlardan bahsetmeye başlarsan sarhoş muamelesi görürsün.
E se começares a falar de Grimms, e de chaves, vão colocar-te na cela dos bêbados.
Bu bir hapishane.
Isto é uma cela de detenção.
4 ofis, bir sorgu odası ve ortada hücre.
Quatro escritórios, uma sala de interrogatório e uma cela de detenção no centro.
- Hücre arkadaşımı da.
- Nem o parceiro de cela.
- Bir hücrede yaşarım sonra, öyle mi?
Para que eu possa viver numa cela?
Bay Bohannon, lütfen hücreden çıkın.
Sr. Bohannon, saia da cela por favor.
Sonrasında yemeğinin de servis edildiği bu hücreye geri getirilirdi.
Depois era escoltado de volta a esta cela onde era servida a sua refeição antes de ir dormir.
Bu hücrede kim tutuluyordu? Mahkum "B"...
Quem é que estava preso nesta cela?
Sanırım seni iki kez aynaya hapsettim. Madem orayı çok sıkışık buluyorsun... O zaman belki de hastanedeki hücrene geri dönmeyi tercih edersin.
Acho que já te prendi num espelho duas vezes e se os achares demasiado apertados, bem, então... talvez preferisses voltar à tua cela, no hospital.
- Nezerathaneden, görünüşe göre.
Aparentemente, numa cela.
Blackgate Hapishanesi'ne girmek üzeresin sadece.
O que você vai conseguir é uma cela em Blackgate Penn.
Tecrit hücresi 0169.
Cela de isolamento 0169.
Digger Harkness şu anda Slade Wilson'ın hücre arkadaşı.
O Digger Harkness é companheiro de cela de um Slade Wilson.
Daha önce hiç hapis hücresi gördün mü, John?
Alguma vez viu o interior de uma cela de prisão, John?
Ve benden kafeste seninle birlikte bir gece geçirmemi mi istiyorsun?
Pediste uma noite sozinho, numa cela comigo?
- Artık hücreme çekilebilir miyim? - Hayır.
- Posso retirar-me para a minha cela?
Daha sonra, Sochi'nin dışındaki bir hapishanede bir çalışanınızla hapis hücresi paylaşma fırsatını yakaladım, Yevgeny Bushkin...
Então, tive a sorte de dividir uma cela na prisão fora de Sochi com um associado seu, Yevgeny Bushkin.
Hücrende acayip bir oda arkadaşıyla oturmaktan iyidir bence.
Eu não sei, ficares sentada na tua cela, com um colega desconhecido.
Kurbanımızın hücresi.
A cela da nossa vítima.
Peki... Grady'nin hücresi oldukça temiz.
Bem... a cela do Grady está bastante limpa.
Rutini seviyorum, hücremden çıkma şansı elde ediyorum.
Gosto da rotina, e fico fora da minha cela.
Bruce Grady'de o şansı elde etti.
Como o Bruce Grady saiu da cela dele, também.
Aynen öyle. Bruce Grady'i Mayfield'in hücresinin yanına koydular.
Colocaram o Bruce Grady numa cela ao lado do Mayfield.
Şehir hapishanesindeki bir hücrede bunu bulduk.
Nós encontramos isto numa cela de um recluso na Penitenciária.
Grady'nin hücresindeki kayıt cihazından bir şey çıktı mı?
Não encontraste nada no dispositivo de gravação - da cela do Grady?
Ve Brenner Grady'i Mayfield'in yan hücresine koymakla sorumluydu.
E o Brenner foi o responsável por colocar o Grady na cela ao lado do Mayfield.
Birini hücreden çıkarmak ne kadar sürer?
Quanto tempo demoram para tirar o homem da cela?
Tucker'ın eski hücre arkadaşı.
É o antigo parceiro de cela do Tucker.
Yerinde olsam bir yerlere giden bir uçakta şampanyamı yudumluyor olurdum. Hapishane hücresinde ördek gibi oturmak yerine.
Se eu fosse a si, estava a beber uma taça de champanhe num voo para um local desconhecido, em vez de estar como um alvo numa cela.
Tabii. Hapiste korumaya devam edebilir.
Ele pode mantê-la na cela.
Bir ters kuvvet enerji hücresi.
Uma cela de energia de força inversa.
Diğeri... hücresinden dışarı hiç çıkamayacak.
Os outros... nunca vão ver o lado de fora da cela.
- Beni hücreye atmadan önce de öyle demiştin.
Foi aquilo que disse antes de me atirar para uma cela.
Sergey Antonovich ve Roman Volkovsky'nin kaldığı hücre.
A cela de Sergey Antonovich e Roman Volkovsky.
Belki koğuş arkadaşı olursunuz.
Talvez sejam colegas de cela.
Pahalı bir avukat tutup sessizce oturman için mi?
Para poder ficar calado, numa cela, com um advogado caro?
- Hücresinden kaçmış..
- da cela. - Mas como?
Eski hücre arkadaşım için her zaman bulurum.
Estou sempre à disposição do meu antigo companheiro de cela.
Emily Thorne, David Clarke'ın kızı Amanda ile hücre arkadaşıydı.
A Emily Thorne foi companheira de cela da filha do David Clarke, a Amanda.
Doğru akıl ya da değil, hücrene geri dönüyorsun Skull.
Com boa mente ou não, vais voltar para a tua cela, Caveira.
Hücresinde tek başına kalıyor. Günde 23 saatini kağıtları ve kitapları ile geçiriyor.
Ele está sozinho na cela, onde ele tem livros e papel 23 horas por dia.
Günde sadece 1 saat, hücresini temizlemek... ve egzersiz yapmak için dışarı çıkıyor. Temiz hava ve güneş altında... 7 ağır silahlı muhafız gözetiminde... kendisi gibi 2 mahkumla birlikte egzersiz yapıyor.
Por uma hora, todos os dias, ele é retirado da cela e levado para o pátio, onde se exercita com outros dois prisioneiros, ao ar fresco e à luz do sol, sob o olhar atento de sete guardas armados.
Ranza muayenesi. Bilirsin delici alet.
Inspecção de cela, conheces o procedimento.
Ayrıca, şu andan itibaren fotokopi odası kendini kaybedenlere gözaltı merkezi oldu.
E a sala de cópias passou a ser uma cela para quem pisar o risco.
Üstelik, eğer baban Cassius biraz daha fazla zorlasaydı şuan bir 200 santim hücrede oturuyor olmazdı.
Afinal, Se o teu pai Cassius tivesse lutado um pouco mais, não estaria a dividir uma cela de 3,35 m por 2,13 m.
Köşe hücresinde bilardo ustası. Tebeşirle bakalım.
O tubarão do bilhar no canto de uma cela de prisão.
- Buna yetkim yok. Sizin Jedi'ın bulunduğu hücreyi korumanız gerekmiyor mu?
Não deviam estar a vigiar a cela dos Jedi?