Dalar traduction Portugais
1,241 traduction parallèle
Dondurulmuş gıdaların olduğu yerde kanlı ve tamamen parçalanmış bir halde gördüm.
Vi-o no secção dos congelados, todo cortado e coberto de sangue.
Ve şimdi de dışarıdalar, çıplak bir halde aynı Tanrının onları yarattığı günkü gibi.
E agora andam por aí nus como no dia em que Deus os fez!
Polonya'dalar.
Estão na Polónia.
Bezanika'dalar.
Estão em Bezanika.
Amerikalı koleksiyoncular, yeniden İtalya'dalar.
Os colecionadores americanos estão de volta a Itália.
Bütün Fransa'dalar.
Tudo acaba em França.
Kimse bilmiyor. Eminim ki, Photo Mat'dalar.
Tenho a certeza que estão no laboratório.
Dışarıdalar ve beni öldürmek istiyorlar.
Eles estão ali fora e querem matar-me.
Bu insanlar niye dışarıdalar?
Que faz esta gente toda na rua?
Dışarıdalar mı?
Saíram?
İçeri hemen dalarız.
Nós agiremos rapidamente e em peso.
Şimdi, eğer buna basarsam Max uykuya dalar, uzun bir uykuya.
Quando o ligar, o Max vai dormir. Durante muito tempo.
Onları tekrar dondur, Şu kapıdalar!
- Congela-os outra vez. - Já passaram pela porta!
Bilemiyorum. Raymond, vasiyetin olursa ve lifli gıdalar yersen başına bir şey gelmez.
Precisas de um testamento e de um pequeno-almoço com fibras, e nada te atinge.
Ya da... tüm o kurutulmuş gıdalar yüzünden aklımı kaçırdım.
Qualquer uma que... ou todo este alimento desidratado irá para minha cabeça.
Bir kaç gün önce, yemek haneden bazı malzemelerin eksildiğini farkettim... sıvı gıdalar, acil durum tayınları, Kırmızı alarm vermek için önemsizdi, yine de araştırmayı tek başıma yapmaya karar verdim.
Há uns dias notei que alguns materiais do refeitório tinham desaparecido. Nutrimentos líquidos, rações de emergência. Nada que necessite de alerta vermelho, mas tomei a liberdade de investigar por mim mesmo.
Bazı gıdalar gece yarısından sonra yenir.
Certas comidas devem ser comidas depois da meia-noite.
Uskumrular hala birkaç metre aşağıdalar ama yem yeterince yakına geldiğinde hava tümeni harekete geçiyor.
Os Carapaus ainda estão alguns metros abaixo... mas quando os peixes estão suficientemente perto, a divisão aérea avança.
Ne zamandan beri aşağıdalar?
- O quê? Há quanto tempo estão lá?
Bu benim de keyiflenmemi sağlar. Ama hemen sonra uykuya dalarım.
A mim também me faz sentir lindamente, só que eu adormeço a seguir.
Plaza'dalar.
Estão no Plaza.
Evet öyle ama maalesef muhasebecileriniz şu anda Venezuela'dalar.
Sim, mas, infelizmente, os seus contabilistas estão na Venezuela.
Bayağı sıkı çalışır. Sonra bir gün, daha ilk kar düşmeden son bir yemek turuna çıkar. Aniden bir baykuş ortaya çıkar, dalar ve onu yakalar.
Foi exactamente quando vinha uma coruja, que o agarrou e o levou para longe.
Böyle bir anlaşma karşınıza çıktığında işe dalar ve onu sonuçlandırırsınız.
Quando um negócio destes surge, não se pode largá-lo até estar concluído.
İnsanlar yorulur, sinirlenir, dalar gider.
Ficam cansados, irritados, as suas mentes podem alhear-se.
Dalgıç, havası biterse diye mutlaka partneriyle birlikte dalar.
- Disseste-lhe que ias casar com ela?
Ortaklarınız, Ato şirketiyle toplantıdalar. Sizin de katılmanızı istiyorlar.
NJ, os seus sócios estão reunidos com a Ato e pedem que vá lá.
İsyancılar Velasco'dalar. Oraya yürüyerek bir günde gidebiliriz.
Fartávamo-nos de divertir e Velasco fica só a um dia daqui.
- Dışarıdalar.
- Eles saíram.
Aşağıdalar.
- Julga que vai sair assim?
Bak, Caiaphas, hemen dışarıdalar...
Vê, Caiafás, estão aqui mesmo no átrio.
"Aşırı Zenginler İçin Temel Gıdalar" kitabı iyi iş yaptı.
Ele teve um grande sucesso com Refeições Básicas para os Ultra-Ricos.
Dalgıç, havası biterse diye mutlaka partneriyle birlikte dalar.
Um mergulhador mergulha com o amigo, caso este fique sem ar.
Yukarıdalar, mum ışığında ödevlerini yapıyorlar.
Lá em cima, a fazerem os trabalhos de casa à luz das velas.
- Halıdalar!
- Elas estão no tapete!
Bu yörenin organik gıdalarının sıkça parazitler tarafından kirletildiğini öğrenmişler.
Eles sabem que o material orgânico daqui está contaminado por parasitas.
John'un daha önce de dediği gibi ; üstünde sallanıp dibe dalarım.
Como John disse uma vez, "Eu estaria melhor descendo num balanço".
- Sahi mi? - Kasaba merkezinde bitkisel ilaç ve doğal gıdalar satan yeni bir dükkan açıldı.
Há uma loja nova que vende medicamentos holísticos e alimentos naturais.
Dışarıdalar mı?
Estão lá fora?
Yukarıdalar.
Estão lá em cima.
Dışarıdalar.
Estão lá fora, neste momento.
Yukarıdalar
Eles estão lá encima.
Biraz müzik çalarsan, hemen uykuya dalar.
Basta tocar-lhe uma música e adormece logo.
Sanırım aşağıdalar.
Acho que eles estão lá em baixo.
Dışarıdalar.
Lá fora.
Bilinen en yoğunlaştırılmış, besleyici gıdalar.
A comida mais densa e nutritiva conhecida.
Çatıdalar.
Estão no telhado. Chamem reforços.
Çatıdalar.
Estamos no telhado.
Şu anda, o ve takımı toplantıdalar.
Ele reuniu a equipa.
- Aşağıdalar.
Continuem tentando pegar as maçãs.
İhbar aldılar, dışarıdalar.
Onde?