Damos traduction Portugais
4,071 traduction parallèle
Hoşgeldiniz hanımlar ve beyler, bu odanın tarihinde ilk defa, Meclis'inize!
Damos-lhes as boas vindas, senhoras e cavalheiros, primeiro na história desta Câmara do povo, à vossa Casa!
Boşluğu dolduracak birine ihtiyacımız olursa, seni ararız.
Se precisarmos de alguém, damos-te uma apitadela.
Böyle bir şey olduğunda, müşteriye, müşteri ilkelerimizin bir kopyasını veririz.
Quando isto acontece, damos-lhe uma cópia da nossa política de cliente.
Sana sigorta için para verdik ve sen hepsini edebiyat yarışmaları için harcadın.
Damos-te dinheiro para o seguro e gasta-lo em concursos literários.
Biz herkese seçim şansı veririz.
Nós damos às pessoas uma escolha.
Hayır, buralarda her şeyi yapmak, beklemek?
Não, não tenho aqui. É uma erva que damos aos porcos.
Biz de haber ekibi sayılırız.
Também damos as notícias.
Onlara ya bir tutuklama ya da istifa vermemiz gerekiyor.
Ou dá-lhes uma detenção, ou damos-lhes uma demissão.
Ayrıca çek hesabı açarsanız % 5'de indirim yapacağız ve hesapta para kalmasa bile çekiniz bozulacak.
Se abrir uma conta corrente, damos 5 % de desconto ao cofre e um cheque especial de borla.
Sonra bir bakmışsın kıyıdan çok uzaktasın.
Quando damos por nós... há muito que perdemos o pé.
Çünkü bir cani yarattığın an Bin Ladin, Kaddafi, Mandarin... -... insanlara bir hedef vermiş oluyorsun.
Pois assim que se dá um rosto ao mal, um bin Laden, um Khadafi, um Mandarim, damos um alvo às pessoas.
Bağlantıyı koparmayız.
Não nos damos muito.
"Biz bilene kadar sahip olduğunuz tek şey neyi açığa vurduğumuzdur."
"Até descobrirmos que a única coisa que temos" "É o que damos"
Tekrar bir araya gelebildiğimiz için bağışlayan Tanrı'ya şükreder bu iyi adamın taksiratını affetmeni dileriz.
Damos graças, ó Senhor, por estarmos reunidos para prestar homenagem a este bom homem.
Birinci yanıt, insanlara anlattığımızdır ve diğer yanıt ise gerçektir.
Uma é a que damos às pessoas e a outra resposta é a verdade.
Tekne gezisine gidelim mi? Sadece ikimiz.
Porque não damos um passeio De barco, só voce e eu?
"Onu ikna ederiz" mi?
Damos-lhe a volta?
Önce tesisi turlayacağız sonra Bayan Mori, Jaeger'ınızı gösterecek.
Damos uma volta pelas instalações e depois Miss Mori leva-o ao seu Jaeger.
Babası gelmeden onu yıkayıp paklayacağız ki bunun için 36 dakikamız var.
Depois damos-lhe um duche e vestimo-lo antes do pai aparecer, o que será daqui a 36 minutos.
- Sen gidip giyin, biz sana getiririz. Tamam mı?
- Veste-te e damos-te um pouco.
Hayır, ara sıra arabayla geziyoruz.
Damos algumas voltas de carro, às vezes.
Anneni defnettikten sonra, atı da ona vereceğiz.
Damos-lhe o cavalo logo depois de sepultarmos a vossa mãe.
Erişim hakkı verdiklerimizi araştırırız.
Tentamos analisar as pessoas a quem damos permissões de segurança.
Kaz, seni gebertiriz!
Kaz, damos cabo de ti!
Babalarımıza gösterelim.
Damos uma lição aos nossos pais.
Tanrım, bizi biz yapan seçimleri yapmamızı sağladığın için şükranlarımızı sunuyoruz.
Senhor, damos graças por todas as escolhas que fizemos, porque isso é o que nos faz quem somos.
Bayanlar ve baylar hem Doğu hem de Batı Katana'yı büyük bir kıvançla sahneye davet ediyoruz.
Senhoras e senhores, é com grande prazer que damos as boas-vindas ao palco dos líderes da Katana Leste e Oeste.
İpi çeker.. çekersin. Düzensiz bir şekilde asılırsın ki, balık yaralı ve kolay lokma bir av ile uğraştığını zannetsin.
Puxamos a linha, damos puxões irregulares, levando o peixe a pensar que é uma presa ferida.
Ateş edip içeriye geldiklerinde geberteceğiz onları.
Eles disparam, entram e depois damos cabo deles.
Kapacağız, kaçıracağız bir kaç tane imza atacak biraz protein karışımı verip kapıyı göstereceğiz.
Nós raptamo-lo, agarramo-lo, ele faz alguma assinaturas, damos-lhe um batido de proteínas e mostramos-lhe a porta.
O zaman otobüs paranı verir seni yolcu ederiz.
Então damos-te dinheiro para o autocarro e estás fora da equipa.
Evet, hepimiz çekiyoruz.
Sim, todos nós damos.
Kulağa çok hoş geliyor. Evet ama benim karla pek aram yok işte, öyle değil mi?
Sim, a neve e eu simplesmente não nos damos bem, não é?
Daha sonra bu konuyu konuşabiliriz. Şu anda araba oldukça kötü bir yerde duruyor.
Falamos nisso mais tarde, aqui damos muito nas vistas.
Niye bir göz atmıyoruz?
Porque não damos uma olhadela?
Sokaktayken adamlarımıza silah veriyoruz ki silahlı adamlara ateş etsinler.
Damos armas à nossa gente para que disparem nos outros que aparecem com armas.
Her insanın içinde bir canavar vardır ve eline kılıcı verdiğiniz an uyanır.
Há um animal em cada homem e acorda quando lhe damos uma espada.
Bir adamı vurunca kitap yazmanı istiyorlar resmen.
Damos um tiro num tipo, quase que nos obrigam a escrever um livro.
Benim geldiğim yerde böyle bir veriye önem verilir.
De onde eu venho, damos muita importância a esse tipo de coisas.
İcatlardan söz etmişken koruman için bunu sana veriyoruz.
Falando de meios... damos-te isto para que o guardes.
Essaouira Deri İmalatı Müzesi'nde hangi süper güce sahip olmayı tercih edeceğimizi tartışırken dibe vurduk.
O pior é quando damos por nós no Museu da Fábrica de Peles de Essaouira a discutir como seria se tivéssemos super poderes.
Misafirlerimizi bu ziyafetle ağırlıyoruz.
Damos as boas-vindas aos convidados deste banquete.
Washington Herald'dan Zoe Barnes'a hoş geldin demek istiyoruz.
Damos as boas-vindas a Zoe Barnes do Washington Herald.
Trent'in ailesiyle aramız pek iyi değil.
Mas é que, os pais do Trent e eu não nos damos muito bem.
Bu şehri Tanrı'ya adıyoruz.
Damos esta cidade ao Senhor!
Bu şehri Tanrı'ya sunacağız!
Nós damos esta cidade ao Senhor!
Ben her zaman başarımızın sırrını birbirimize tanıdığımız boşluk olduğunu düşündüm.
Sempre pensei que a chave para o nosso sucesso tem sido o espaço que damos um ao outro.
Ben John, ve biz ona oturma eylemi demiyoruz.
O meu nome é John, e nos não lhe damos o nome de manifestação pacifica.
Hayır, ona borçlu olduğumuza dair liste verelim.
Damos-lhe uma nota promissória.
Belki de burayı kullanmak istemeyiz.
Se o vamos usar, damos uma olhada para ver se está porreiro.
Empire'daki işimizi daha bitirmedik, tamam mı?
Não nos damos por vencidos...