Dayı traduction Portugais
6,396 traduction parallèle
Bir şey yok, dışarıdayız.
Está tudo bem, já saímos.
Ben Seattle'dayım. Yarın sabah, takıldığın barda buluşalım.
Vem ter comigo ao bar que frequentavas amanhã de manhã.
Dayım cenazeden sonra gelip annemin birkaç eşyasını alıp gitmişti.
O meu tio levou uma data de coisas depois do funeral.
Dayımın eşyalarını böyle karıştırmamalıyız.
Não devíamos estar a revistar as coisas do meu tio.
Ben Seattle'dayım.
Amy, onde estás? Estou em Seattle.
Burası yerkürenin dibinde olduğuna göre benim dışımdaki herkes baş aşağı duruyor. Avustralya'dayız. Coğrafya işte.
Estamos na Austrália que fica na parte de baixo do globo, pelo que todos, exceto eu, estavam de pernas para o ar.
1969'dayız ve ateş bile yakamıyorsun.
Estamos em 1969 e não conseguimos fazer fogo.
Dayısı kraliçenin özel kâhyalığını yapıyordu!
O tio dela era criado da latrina da rainha.
Dayımla beraber çok fazla açık artırmaya gitmiştim.
Já estive antes em muitos leilões de cavalos com o meu tio.
Mitchell dayının çağrı cihazı olması.
O tio Mitchell com um pager...
- Yukarıdayım.
Estou aqui em cima.
- Annem benim için geri gelecek mi, Dayı?
A minha mãe voltará para mim, tio?
Yukarıdayız!
Estamos aqui em cima!
New Haven'dayım şimdi. Mazeretini kontrol ediyorum.
Estou em New Haven a verificar o álibi.
Dayımın bir evi var ve anneme bir iş buldu.
O meu tio tem uma casa e arranjou emprego à minha mãe.
- Dışarıdayım. - Buraya gel!
Estou cá fora.
İki saatte sorunsuz Grand Central'dayız.
Duas horas até à Grand Central.
Korkuyor ama diyor ki "En azından Amerika'dayım."
Estava com medo, mas disse... "Pelo menos estou na América."
Aynı yapıdayız ve aynı renkteyiz bu yüzden de Losa onu ben sanmış olmalı.
Sabe, nós... tínhamos a mesma cor, a mesma estatura... Então o Losa deve ter pensado que o Kirk era eu.
Hep diplomasinin büyük bir sopa bulana dek ayıya dayı demek olduğunu düşünmüşümdür.
Sempre pensei que a diplomacia era a arte de dizer "bom rapaz"
Kuzeybatı köşesindeki çatıdayız.
Secção Nordeste do telhado.
Geçen gece dairene uğradım, ama yoktun. Houston'dayım.
Fui ao teu apart. a noite passada e não estavas.
Doğum yaparken öldü, dayısından hamileydi.
Morta durante o parto, grávida do irmão da tua mãe.
- Dayı!
Tio!
Dayısının kıymetlisi.
A preciosidade do tio.
Ben onun dayısıyım.
Sou o tio dela.
Çok uzun zamandır burada, aşağıdayım.
Tenho estado aqui em baixo durante muito tempo.
Anne, çok sıkıntıdayız.
Mãe, tens dificuldades.
Akciğer kanserinden ölen bir dayım vardı.
Eu tinha um tio que morreu de cancro no pulmão.
- Neden ki? Dayım iyi mi?
O meu tio está bem?
Dayımı önceki hayatından tanıyorsun.
Conhecias o meu tio quando estavas anteriormente viva.
Öz dayım Angie'yi nasıl öldürebilir ki?
Como pode o meu próprio tio assassinar a Angie?
Bak evlat, bunu duymak kolay değil biliyorum. Ama dayın her zaman anormal biriydi.
Escuta, sei que te é difícil falar disto, filho mas o teu tio sempre foi estranho.
Aşağıdayım.
Aqui em baixo!
Dayının telafi edeceği çok şey var.
- O teu tio tem muito a redimir-se.
Amerika'dayız hâlâ.
Ainda estamos na América.
Aşağıdayım be!
Estou aqui em baixo!
- Junior, dayın nerede?
Junior, onde está o teu tio?
Biraz güçlü olabilirim ama sırf babam beni sert olayım, bana dayılanmasınlar diye yetiştirdiği için.
Talvez eu implique um bocado, mas o meu pai criou-me para ser forte e não temer ninguém.
Yeniden Boston'dayız. Odamda oturuyor, bir kitap okuyorum.
Estou em Boston, sentado no meu quarto, a ler um livro.
- O benim dayım.
Ele é meu tio.
Biliyorsun şuan MI6 dayım.
Sabes que, agora, estou no MI6?
- Hayır, hala FBI'dayım.
- Ainda não.
Doktor, Bristol'dayız!
Doutor, estamos em Bristol.
Londra'dayız.
Estamos em Londres.
Pearson-Specter'dayım.
Sou da Pearson Specter.
Beni bu incelemeye verdiniz çünkü kimse bana dayılanamaz. Siz bile.
Puseste-me no comando da investigação, porque eu não era intimidado, nem mesmo por ti.
Neşeli ruhu bir gün yelken açtı... ~... ta denizden Skye'a doğru!
♪ Merry of soul she sailed on a day ♪ ♪ over the sea to skye. ♪
Neşeli ruhu bir gün yelken açtı... ~... ta denizden... ~... Skye'a doğru!
♪ Merry of soul she sailed on a day ♪ ♪ over the sea ♪
Aylardır Salem'dayım.
Estou em Salem há alguns meses.
Dayımı tanımıyorsun.
Não conheces o meu tio.