De buluş traduction Portugais
383 traduction parallèle
Benimle 11'de Lafayette Caddesi'nin köşesinde buluş.
Encontre-se comigo na esquina da Rue Lafayette, às 1 1 horas.
Benimle "Melek Cebrail" de buluş. Hepimiz orada olacağız.
Encontras-me no "Ange Gabriel", vamos todos para lá.
- Benimle CHez Nous'da 1 1'de buluş.
Estaremos no Chez Nous às 11.
Benimle Flatbed'de buluş!
Encontramo-nos no Flatbed!
" Benimle Tanrı'nın unuttuğu yerde buluş.
"Encontre-se comigo no meio de sabe-se lá onde."
14 : 00'de, Presbyterian Kilisesinde buluş benimle.
Está bem, vai ter comigo às 14h na Igreja Presbiteriana.
20 dakika sonra benimle Fountainebleau'nun lobisinde buluş.
Espero-te no Fountainebleau dentro de 20 minutos.
Benimle Big Bend Café'de buluş.
Encontra-te comigo no Big Bend Café.
Büyük İtalya Cafe'de buluş onunla. Ve bunları da sakla.
Marca um encontro com ele no café Grand Italia e guarda isto.
Bizimle Hue'de buluş.
Reúnam-se connosco em Hué.
Geceyarısı benimle Londra Köprüsü'nde buluş.
Te espero à meia-noite na ponte de Londres.
- Worf burada Kaptan. Benimle Nakil Odası 2'de buluş.
A conselheira Deanna Troi está morrendo.
Küçük sivilce... benimle, Luxembourg'un arkasında saat 1'de buluş... ve uzun bir tahta kutu da getir.
Pequena borbulha... encontra-te comigo atrás do jardim do Luxemburgo à uma hora... e trás uma grande caixa de madeira.
BİR SAAT SONRA BENİMLE SMOLENSK KİLİSESİNDE BULUŞ.
ENCONTRO DENTRO DE UMA HORA EM NOSSA SENHORA DE SMOLENSK.
- Benimle bu gece Grand Hotel'de buluş.
- Encontramo-nos à noite no Grand Hotel.
Ben alabalıkçıyım, ama bu parlak bir buluş, deneyeceğim.
Sou um homem de trutas, mas vou experimentar esta inovação.
Sadece bir saat sonra kapıda bizimle buluş.
Encontramo-nos à porta dentro de uma hora.
ODASINI ARA VE SAAT 1'DE BENİMLE MUTFAKTA BULUŞ
VÉ O QUARTO E VAI TER COMIGO Á COZINHA Á 1 : 00 DA MANHÂ
- Parker benle Londra bankasında buluş.
- Parker, vá ter comigo ao Banco de Londres.
Kaptan aşağıya ışınlandıktan sonra benimle taşıyıcı odasında buluş.
Vá ter comigo à sala de teletransporte, depois do Capitão descer.
- Benimle toplantı odasında buluş.
Venha ter comigo à sala de reuniões com as suas análises.
Tıpatıp benzeyen, cesarete ve yeteneğe sahip iki insanın, hayatı bir parlak hayaller geçidi, mutlu bir buluş haline getirerek oynadıkları oyunlarla bu hayatın boşluğuyla ve korkularıyla yüzleşmeleri için bir araya gelmesi.
Que têm a coragem e o talento de fazer da vida uma charada infinita. Fantasias assustadoras e invenções felizes, encarar os seus vazios e os seus terrores só jogando, simplesmente jogando...
Bu buluş ile bir başka işe yarar silahın gelişmesi sağlanmış oldu : Beyin. Evet.
Esta prática contribui ao crescimento do cérebro, outra arma de grande utilidade, sim, o assassinato... que foi inventado inclusive antes de que o homem começar a pensar, agora, conhece-se o homem como "animal racional".
Burada düzenilerce büyük bilgin vardı.. ve yüzlerce temel buluş...
Houve aqui dezenas de grandes eruditos, e centenas de descobertas fundamentais.
Ama sabrım, buluş yapma kabiliyetim ve yeteneğim sayesinde... küçük siyah kutum hazır olmak üzere.
Mas agora, através de paciência, criatividade e perícia, a minha caixa negra está quase pronta.
İş arabasını al ve benimle Armitage and Lincoln'da buluş.
Traz o carro de trabalho e vai ter comigo à Armitage Lincoln.
KITT, gözetim moduna geç ve benimle kapıda buluş.
KITT, entra em modo de vigilância e vem ter comigo à porta.
Henry, yarın sabah 8'de benimle buluş.
Henry, quero falar consigo amanhã de manhã às 8.
- Öyle mi? - Git cuma geceki takımlarını al ve benimle burada buluş.
Trás o teu "especial de sexta à noite" encontra-te aqui comigo.
- "Saat 4 : 00'de benimle buluş."
- Encontramo-nos às 4 horas.
Benimle Chelsea Otel'de saat beşte, 906 nolu odada buluş.
Encontra-te comigo no Hotel Chelsea às 17h, no quarto 906.
Önemli bilimsel bir buluş mu yaptık..... onu hemen kötülüğe alet ederiz.
De cada vez que fazemos uma descoberta científica, pomo-la logo ao serviço do mal.
Bu araba dolusu ganimeti saraya geri götür ve gece yarısı benimle burada buluş yanında on asker, linç için can atan bir insan topluluğu ve bir de portatif darağacı getir.
Leva este carrinho cheio de volta ao palácio e vem ter comigo aqui á meia noite com dez soldados, uma multidão linchadora e uma forca portátil.
Kandar kalesinde önemli bir buluş gerçekleştirdiğime inanıyorum.
Julgo ter feito uma descoberta importante no castelo de Kandar.
Doğru ama ev-video pazarında yeni bir buluş oldu.
Correcto. Mas houve um grande aumento no mercado de vídeos.
Birinci Zırhlı Tümeni... seyyar savaştaki en son buluş.
A 1ª Divisão de Cavalaria... é o mais novo conceito de guerra móvel.
Finansman çevreleri şirketin bu buluş üzerine tutunduğunu biliyordu ve sizin soygununuz da bize fazladan 6 ay kazandırdı.
A comunidade financeira avaliou-a com base nesta descoberta, e o vosso roubo dá-nos mais seis meses de pesquisa.
Sonra Dimoxinil'i keşfettim, saçların yeniden çıkmasını sağlayan mucizevi buluş.
Então encontrei o Dimoxinil, a inovação no crescimento de cabelo.
O, bir buluş, hem de çok sıradışı bir buluş!
É uma invenção. Uma extraordinária.
Bizimle poligonda buluş.
Vai ter connosco lá abaixo à carreira de tiro.
Bir saat içinde benimle şehrin tramvay deposunda buluş.
Encontra-te comigo no parque de estacionamento da cidade daqui a uma hora.
Kendine bir eğitim kıyafeti al ve benimle avluda buluş.
Arranja um fato de treino e vai ter comigo ao campo.
Yakında iyi bir buluş olucak.
Acho que estamos perto de uma descoberta.
İki saat içinde benimle buluş. Sen barın önünde olacaksın.
dentro de duas horas me espere em frente ao salão.
İçinde milyar dolarlık buluş olan kutu.
A caixa com a invenção de um bilião de dólares?
Her an büyük bir buluş yapılabilir.
Podemos estar á beira de encontrar uma cura.
"GH'de benimle buluş, özel bir yerde."
"Encontro pessoal em privado, V."
Sadece benimle randevu noktasında buluş.
Venha ter comigo ao ponto de encontro.
Hayır Rod, uçağa bin ve bizimle kapıda buluş.
Vai lá ter de avião.
Beş dakika içinde benimle Üst kattaki su yatağında buluş.
Anda ter comigo ao colchão de água daqui a 5 minutos.
Benle karakolda buluş.
Tem de ir ter comigo à esquadra.