Dele traduction Portugais
170,779 traduction parallèle
Adı neydi?
Qual era o nome dele?
- Şu anda çocuğun yanında.
- Já estava no BO dele.
Böbrek çocuğa takılmış olurdu.
O rim estaria dentro dele.
Yoksa hayatını kurtarmış olacağız ama yetim kalacak.
Ou ela morre, teremos salvo a vida dele, mas ele pode ficar órfão.
Oğlu böbrek alamazsa ölecek.
O filho dele vai morrer se não conseguir um rim.
Belki de bu onun kurtuluşudur. Daha iyi bir insan olma yoludur.
Mas talvez este seja o modo dele se redimir, de ser uma pessoa melhor.
Bu adamdan hoşlanıyorsan neden beraber olmuyorsun?
Se gostas dele, por que não ficas com ele?
Ufaklığın adı ne?
Qual é o nome dele?
Vakıf şimdiye kadar hiç ilgisini çekmemişti.
A fundação nunca foi do interesse dele.
Vakfın amacını ve ailemizin oynadığı rolü hiç takdir etmedi.
Ele nunca gostou do nosso papel ou do alcance dele.
Rodney, babamın bacağı eridi.
Rodney, a perna dele derreteu.
Fakat Gus'ınki gibi kalplerde bekleyecek zaman olmayabilir.
Mas para um coração como o dele, talvez ele não possa esperar.
Gus'ın durumunda semptomlar başa çıkılamaz hale gelene kadar vaktimiz var.
No caso dele, temos algum tempo antes dos sintomas se descontrolarem.
Artık öğrenmek için onu öldürme riskini göze almamıza gerek yok.
Não precisamos arriscar a vida dele para descobrir.
Büyükannesi ve büyükbabası Çek.
Os avós dele eram checos.
- Peşinden gidelim.
- Vamos atrás dele.
Scorpion orijinal kadrosuna döndü ve çözmemiz gereken bir vaka var ve Tim giderken bana bunun kendi kararı olduğunu söyledi.
Bem, a Scorpion voltou a ser a equipa original e temos um caso para tratar. E o Tim disse que a decisão de sair, foi dele.
Tamam, Happy Cabe'i dondurur bu da onun kalbini durdurur.
Happy congela o Cabe, o coração dele vai parar.
Sonra, kalbinin otoritmikliği devreye girecek. Kendi başına atacak... -... ve hiçbir derdi kalmayacak.
Então, a pulsação normal do coração dele entra em acção, o coração vai bater sozinho e ele vai ficar bem.
- Pekâlâ. - Ben burnunu sıkacağım. - Sen de ağzının etrafını elinde sar.
Está bem, eu aperto o nariz e tu vedas a boca dele.
Görevi, çalınması ile aynı yöntemlerle Norteguay'a görkemini geri kazanmaktır.
A missão dele é recuperar a glória do Norteguay, usando os mesmos meios pelos quais foi roubada.
Bir ay önce Geneca Ünivertsitesi'ndeki ofisinde sırra kadem basmıştı.
Ele desapareceu há um mês do escritório dele, em Genebra.
Anısı bu iki görevde başarısız olmamak için motivasyon görevi görmeli.
A memória dele deve servir como motivador para não falharem nessas duas tarefas.
Anısı...
A memória dele...
Onun yüzme kolluğu olmaktan bıktım.
Cansei-me de ser as asas dele.
Belki de şu adam büyülerinden birini kullanır?
Talvez este tipo possa usar um dos feitiços mágicos dele?
Çok özür dilerim. Kafasına biraz asit düştü ve beynini eritiyor herhalde.
- Lamento muito, algum do ácido deve ter caído na cabeça dele e está a comer-lhe o cérebro.
Kolonyasının konusunu buradan bile duyabildim.
Podia sentir o cheiro do perfume dele.
Bir hafta içinde doğuracağım ama bu onun hayaliydi.
O parto é daqui a uma semana, e isto é o sonho dele.
David Curry ve ortağı kontratı çiğnedi.
David Curry e o parceiro dele violaram o contrato.
Kısa süre önce yerel bir çete liderinden borç almış ve alacaklı borcunu almaya gelmiş.
Ele pediu um empréstimo ao líder de um gangue local, e o credor dele veio cobrar.
Jamal'i ölü istemiyorlardı, paralarını istiyorlardı.
Queriam o dinheiro do Jamal, não a morte dele.
- Monty geçmişini araştırabilir.
O Monty pode verificar os antecedentes dele.
Yüzünü görmedim.
Nunca vi o rosto dele.
Söz konusu gecede onları ailesiyle tanışmaya götürüyormuş.
E naquela noite ia leva-los a conhecer a família dele.
Boğazına bir kumaş parçası tıkılmış.
Há um pedaço de pano preso na garganta dele.
Ellerinde boya varmış.
Tinha corante nas mãos dele.
Sahibinin çevresi geniş olduğundan nüfuzunu kullanıp haber olmasını engellemişti.
O dono tinha contactos e usou a influência dele para o acidente não ser notícia.
Karısı ve kızı ezilmiş.
A esposa e a filha dele foram esmagadas.
Onun yüzünden.
Por causa dele.
Ölümünün gerçekten de kaza olup olmadığını öğrenmeliyim.
Preciso de saber se a morte dele foi mesmo devido a um acidente.
Bu katilinin hala dışarda olduğu anlamına geliyor.
Significa que o assassino dele poderá andar à solta.
Dünyasında acınacak haldeydi ve... yeni bir başlangıç istiyordu.
Ele era muito infeliz no mundo dele. E queria começar de novo e só estou a tentar ajudá-lo.
Onun kızı değil.
- Não é filha dele.
Ama içinde ondan bir parça olabilir.
Mas poderá estar uma parte dele lá dentro.
Ondan vazgeçmiştim, Kanca.
Desisti dele, Gancho.
O kaçtı ve sen de onu arıyorsun.
Ele fugiu e anda à procura dele?
Onun peşine düşmemi istemiyorsun, değil mi?
Não queres que vá atrás dele, pois não?
Evet, babanı o öldürdü. Ama son anlarını da sana o anlattı... şeytana uymayı reddettiğini.
Sim, ele matou o teu pai, mas também te contou sobre os momentos finais dele, como ele resistiu à tentação.
Wendy, ölünce cesedini satarım diye Charles Manson'la evlenen kadın gibi falan mısın acaba?
Wendy, serás como aquela senhora que casou com o Charles Manson para poder vender o corpo dele quando ele morresse?
Bunu asla kabul etmezdi.
A esposa dele jamais concordaria com isso.