Delikanlılar traduction Portugais
294 traduction parallèle
Stoneman delikanlılarının Güneyli arkadaşlarını ziyareti.
A visita dos jovens Stoneman a seus amigos Sulinos.
- Delikanlılar kılıç kullanın.
Peguem suas armas, rapazes!
Ben sizin gibi delikanlıları severim.
Eu gosto de rapazinhos assim.
Cesur delikanlılarımıza katılacağım.
- Estou a falar muito a sério. Vou juntar-me aos nossos bravos de farda cinzenta.
Delikanlılar.
Rapazes.
Pekala, delikanlılar! Gelin.
Vamos lá, rapazes!
... Kızlar ve delikanlılar...
meninos e meninas...
delikanlılar uyuyarak büyür, ama sen öyle istiyorsan sen bilirsin.
Os mais novos precisam de dormir, mas faça o que quiser.
Kızılderili delikanlılarının yaptığı gibi... bağırmamayı öğreneceksin.
Toma, morde este pau. É como os jovens índios aprendem a não gritar.
Okullu bütün delikanlılar bunun gibi.
E todos os outros jovens de West Point são bravos como este.
Benim bir imzamla delikanlılar savaşa gidiyor. Bazıları ölüyor... bazıları kolsuz, bacaksız kalıyor.
Basta uma assinatura minha para os rapazes irem, alguns morrem, outros têm uma vida inútil, aleijados.
Ve siz delikanlılar, tüfeklerinizi yanınızdan ayırmayacaksınız.
Meninos, vós tenham os rifles à mão.
Hey, delikanlılar!
Ei, rapazes!
İl meclisi siz delikanlılar için gerçekten endişeleniyor ve ben de öyle.
O Conselho Municipal está, realmente, preocupado convosco e eu também.
Bir zamanlar, siz delikanlılar beden ve ruhu canlı tutmak için yeterince altın çıkardınız, fakat son zamanlarda değil.
Ora, em tempos, vocês, rapazes, retiraram ouro suficiente para se manterem vivos, mas não recentemente.
Öyleyse delikanlılar nerede?
E onde estão os rapazes?
Merhaba, delikanlılar.
Olá, rapazes.
Nereye gitti, delikanlılar?
Onde foi ele, rapazes?
Delikanlılar, bana söylemediğiniz bir şey var mı?
Rapazes, há alguma coisa que não me estão a dizer?
Yoksa, bölgedeki bütün Kızılderili delikanlılar başımıza üşüşür.
- Fingimos que concordamos... Se não o fizermos, incitaremos todos os índios do território.
Ben size günde 2 dolara bu ülkedeki en büyük, en güçlü ve sağlam görünümlü delikanlıları bulabilirim.
Eu arranjo-lhe os maiores, mais fortes... mais bem parecidos pretos deste país por dois dólares por dia.
Onların normal, sağlıklı delikanlılar ve normal genç kızlar olduğunu. Hayır mı?
São uns meninos sãs e normais e umas garotas sões e normais, não?
Evet, işte benim delikanlılar da geldi!
Estes são os meus rapazes :
Lilith, bu yakışıklı delikanlılar için bir şeyler çalsana.
Lilith, vem cá. Toca uma música para estes simpáticos jovens.
Öyle ise genç delikanlıları da bekliyoruz.
Bom, vais ser muito difícil manter os rapazes afastados. - Drago?
Bazı delikanlılar buraya gelecekler.
Uns jovens vem cá.
Ne kadar doğal ve hoş delikanlılar.
Rapazes encantadores e tão naturais.
İstekli delikanlılar Yaşlı çapkınlar
Jovens ansiosos Libertinos e rufias
Belki bir gün birlikte golf oynarız, o çok sportif... Ve de olgun, günümüzün delikanlıları gibi aklı beş karış hava değil.
Talvez um dia joguemos golf todos juntos, ele é muito desportista... e tão maduro, muito diferente desses patifes de hoje em dia.
# Mitolojideki o bakireler gibi Yandan görünüşü # # Hani vardır ya müzelerde gezinip Süsleyen delikanlıların hayallerini #
O seu perfil é igual ao das virgens míticas que assombram os museus e as adolescentes
Bu cesur delikanlıların kaptanısınız.
É o capitão destes bravos homens!
Ondan sonraki geçen yaz ve sonbahar boyunca adamlar ve delikanlılar tekrar soğuk bir kış için dua ettiler.
O verão e outono seguinte... os homens os meninos rezavam por outro inverno frio.
Bayan, delikanlılar nasıldır bilirsiniz.
Sabe como são os rapazes.
Genç delikanlıları keseceğim.
Vou arranjar uns rapazes.
Aslan gibi delikanlılar bu toprağın altında yatıyor
A melhor juventude Vai para debaixo da terra
On beş yaşındaki tüm delikanlılar sabırsızdır.
E rapazes nessa idade são impacientes.
- Delikanlıları rahat bırak bence.
- É melhor deixá-los em paz.
Hitler delikanlılarına cesediyle ibret veririz.
Vamos usar o corpo como exemplo para os putos do Hitler.
Bu hoş delikanlıları rahat bıraksak mı?
Achas que perdoe estes rapazitos?
Şefi ve bulabildiğim en iri yarı delikanlılardan bazılarını yanıma alırım biz, "bir araya gelmiş otuzbirciler" seni buraya getiririz ve birlikte elbirliğiyle senin ağzına sıçarız.
Com alguém mais, claro. Chamo o chefe e alguns dos maiores moleques que eu achar e os Babacas Unidos vão te trazer aqui em baixo e, juntos coletivamente vamos te quebrar todo.
Devam edin delikanlılar.
Continuem a avançar. Bons rapazes.
Delikanlılar. Haydi gelin, öğle yemeği yiyin.
Meninos, venham almoçar.
Köy delikanlıların hepsi birer soytarı!
Palhaços, é o que os rapazes são!
Delikanlılar orduya koşuyor.
Os jovens reúnem-se aos magotes no local.
Bayanlar ve baylar, delikanlılar ve kızlar işte ölüm saati!
Senhoras e senhores, rapazes e raparigas chegou a hora de morrer.
Siz delikanlılar ve sen, 16. Mıntıkaya hoş geldiniz.
É com grande prazer que vos recebo, e a você, na 16ª Esquadra.
Antonio'yla beraber bütün iyi delikanlılar tutuklandılar.
Os jovens mais capazes foram todos presos com o António.
Delikanlı dışarı çıktığında yaşlı adam, "Yaşlılar neden çok erken kalkarlar?" diye düşündü.
O rapaz saiu, e o velho pensou : | " Por que velhos acordam tão cedo?
Şu inancını yitirmiş delikanlılar için, aşk yapan köpek yavruları gibi... birbirine sokulmak sorun değil.
Para estes jovens desiludidos, amontoados como cachorrinhos... sexo não é um problema. talvez o façam, talvez não.
Bakalım genç Yunan delikanlıları ne yapıyor?
Vejamos. A que brincam eles, aqui?
- Evine hoşgeldin, delikanlı.
- Bem vindo ao lar, meu amigo!