English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ D ] / Dente

Dente traduction Portugais

2,108 traduction parallèle
Evet, güzel bir diş.
Sim, é um bom dente.
Eğer ön dişini çekersen, oraya tam uyacaktır.
Se arrancasses o teu dente da frente, encaixaria perfeitamente.
Bir dişimi kırdın.
Arrancaste-me um dente.
Dişte DNA incelemesi yapmadık.
Ainda não verificamos o ADN do dente.
Diş mineleri ergenlik çağında oluştuğu için kişinin çocukluğunda yaşadığı coğrafi bölgenin izotopik kaydını tutar.
Na formação do esmalte e do dente na adolescência, há a retenção de isótopos da região geográfica de onde a pessoa viveu na infância.
Eric'in babasının dişindeki oksijen oranı 18.
O dente do pai do Eric, tem grau 18 de oxigénio.
Bunları bir dişten öğrendiniz demek.
Soubeste pelo dente?
Bir dişin de kırık gibi.
Parece que está falta um dente.
Dandelion'u ilk aldığımda koyu kestaneydi.
Quando comprei o Dente-de-Leão, era de um castanho avelã escuro.
Dandelion iyileşecek mi?
O Dente-de-Leão vai ficar bem?
Çok iyisin! Dandelion hasta falan değil, değil mi?
O Dente-de-Leão nem sequer está doente.
"Bir karahindibanın samimiyetine inanmak istiyorum."
"Quero acreditar na sinceridade do dente-de-leão."
" Bir karahindibanın samimiyetine...
"A sinceridade do dente-de-leão..."
Altın diş mi o?
Aquilo é um dente de ouro?
- Birisinin canı yanabilir!
Alguém pode perder um dente.
Peder, beni yanlış anlamayın ama bu işe nasıl bulaştığınızı bana hâlâ anlatmış değilsiniz.
Padre, a cavalo dado não se olha o dente, mas ainda não me disse como se envolveu nisto tudo.
Tüm dişlerin.
Não lhe falta nenhum dente.
Büyük yeşil tekerdeki küçük dişli olduğunu biliyorum Ve kesinlikle, yasadışı silahların Ve onlarca yıl hapis cezasının ötesine bakmayı istiyorum.
Sei que não passas de um dente de engrenagem numa grande roda verde, e estou perfeitamente disposta a ignorar todas estas armas ilegais e as décadas de pena de prisão.
Bir dişin gitmiş arkadaşım.
Perdeste um dente.
Her çeneden bir diş ve bazı kişisel şeyler. Baba.
Um dente de todas as bocas e algumas coisas pessoais.
Şu striptizcinin de tek dişi var, aynı Anna Lee gibi.
E aquela stripper só tem um dente, tal como a Anna Lee.
- Diş mi?
- Um dente?
"Büyük Diş" anlamına geliyor.
Que significa Dente Grande.
"Al dente" usulü olmuş.
É al dente.
Sonra ağzında, dolgusu düşmüş gibi şiddetli bir acı hissetmiş... Dolgu yerinden fırlamış ve beynini delip geçmiş.
Foi quando ele sentiu uma dor aguda na boca, e se deu conta de que a obturação do seu dente estava sendo atraída, puxada do seu encaixe e... atravessando seu cérebro.
Sağdaki köpek dişi düştüğünde.
Quando o dente canino direito cair.
Sağ köpek dişi tekrar çıktığı zaman.
Quando o dente canino direito voltar a nascer.
Sanırım benim köpek dişim çıkacak.
Acho que o meu dente canino está a abanar.
Bilinen adıyla kutup boynuzlu atı, tuhaf sarmal dişleri nedeniyle okyanusların en gizemli ve nadir hayvanlarından biridir.
Conhecido como o unicórnio do Árctico, devido ao seu estranho dente em espiral, o narval é um dos animais mais reservados e esquivos dos oceanos do mundo.
Deniz gergedanı, buzu kırmak ve nefes alma deliklerini büyütmek için kafalarını ve boynuzlarını kullanır.
Os narvais então usam a cabeça e o longo dente para quebrarem o gelo e ampliarem os buracos de respiração.
Bu sabah ağzımda fazladan bir diş buldum.
Encontrei um dente a mais na minha boca, ontem à noite.
Timsah dişi.
Dente de crocodilo.
İstediğiniz baskı burası... Zonklayan bir dişe bakıyormuşçasına,
É onde está a pressão que procuram... como se estivesse a abanar um dente solto.
Eğer ön dişini kırarsan IQ'n 40 puan düşer.
Se perder um dente da frente, o seu QI desce 40 pontos.
Ama sen bir dişini kaybedebilirsin.
Mas talvez percas um dente.
Bir steno dişi.
Um dente canino de steno.
Dişimin alt tarafı simsiyahtı ve iğrenç kokuyordu.
A parte de baixo do dente estava toda preta e fedia muito.
İskoçya Kraliçesi Mary, bir Narwhal balinasının boynuzundan kroket sopası yaptırmış.
O bastão de croquet da rainha Mary da Escócia era feito de um dente de narval.
Eğer gözlerimden yaş süzülmesini bekliyorsan ağzında diş, kafanda saç kalmayana kadar beklersin.
Se estás à espera que me desmanche em lágrimas, vais ficar velha e cinzenta, sem um dente na cabeça.
Altı ay kadar önce yirmilik dişlerimi çektirmiştim.
Nasceu-me o dente do siso há cerca de seis meses.
Eddie, dişim ağrıyor. "
"Eddie, dói-me o dente."
Göğsünde büyük bir morluk var. Kesin Dale yapmıştır. Çünkü her kim yaptıysa bir dişi eksikmiş!
Tens um chupão gigante no teu peito, e posso dizer que foi o Dakle, porque quem quer que o fez não tinha um dente!
Dişimi kaybettim.
Perda de um... dente!
- Sen de dişimi attın.
- Deitaste fora o meu dente.
Sanırım köpek dişi.
Acho que é um dente de cão.
Göze göz dişe diş.
Olho por olho. Dente por dente.
Bu ısırık şekli ve dişten köpek balığı olduğunu düşünüyorum.
Entre este padrão de dentada e este dente, diria tubarão.
Bunu ilk okuduğumda ağlamıştım.
E a sua história do dente-de-leão...
- Biraz az haşlanmıştı.
Estava um pouco al dente.
Dişinize yerleştireceğim.
Vou prendê-lo a um dente.
- Ama şimdi buradasın ve göze batıyorsun.
- Mas agora você está aqui, isso combina com um dente preto.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]