Denver traduction Portugais
1,067 traduction parallèle
Allahım. Denver'daki o kavgadaydı.
Desde aquela rixa em Denver.
Denver'daki hastaneye gider misin?
Importa-se de ir para o hospital em Denver?
- Denver mı?
- Denver?
Denver'da bir poker oynadım.
Mas vou contar... Meti-me num jogo de póquer, em Denver.
Denver'dan Ryan'ı hatırlarsın, değil mi?
Lembras-te do Ryan, de Denver, certo?
Geri dönüşte, seni alıp San Francisco ya da Denver'a götüreceğimi düşün.
E se ao voltar a pegasse? E a levo a São Francisco ou a Denver...
Senin ihtiyacın olan, seninle San Francisco ya da Denver'a gelecek türden bir kız.
Suponho que não. Você precisa de uma jovem que vá contigo a São Francisco ou Denver.
Devlin Warren, eğer bana benzeseydin bu tür budalaların, Denver'ın batısında yaşayan en güzel kız ile takılmasına müsaade etmezdin.
Devlin Warren, se fosses o meu tipo de homem, não deixarias um janota qualquer ficar com a rapariga mais bonita a oeste de Denver sem dar qualquer tipo de luta. - Nota-se?
2 yıl önce Denver'dan eve döndüğünde her yerinde ruj izleri vardı.
Há dois anos, lembras-te, chegaste a casa de Denver, com batom no teu...
Denver'daki savaş malzemeleri deposundan kalkan bir levazιm treninin... 2. Kaliforniya Birliği'ne giderken... Santa Fe'de durakladιğιnι haber aldιm.
Ouvi dizer que um comboio de carga do Depósito de Ordenança, de Denver, rumo à 2ª Coluna da Califórnia, guarnecido agora em Santa Fé, deverá acampar amanhã de manhã no cruzamento de Sand River, a 50 km daqui.
Haritalarınızda işaretleyiniz baylar... ve Denver giden demiryolunu izleyiniz.
Assinalem nos mapas, cavalheiros, e sigam a via férrea para Dover.
Denver'da evliydim?
Fui casada. Em Denver.
- Sanırım Denver'a gidiyorsun.
- Vais para Denver. Por quanto tempo?
Uzun kalacak mısın? - Denver'a bağlı.
- Isso depende de Denver.
- Denver'a gidecekler yerini alsın!
- Passageiros para Denver!
Denver'da da kolay para yok.
Em Denver também não há nada fácil.
Ama Denver'da bir şey öğrenmemiş aksine bir şeyleri unutmuş gibisin.
Não aprendeste nada em Denver. De facto esqueceste-te de algo.
Denver'dan yardım getirmenizi söyledi.
Ele disse para ires a Denver pedir ajuda.
Lily, sen bir hafta içinde Denver'da görmek istiyorum, beni nerede bulabileceğini biliyorsun.
Lily, vejo-te em Denver numa semana, sabes onde.
Eğer demirden değilsen, seni Denver'da göreceğim.
Se não fores feita de ferro, vejo-te em Denver.
Etta, sen, ben, yaz tatiline Denver'a gittiğimizi hatırlıyor musun?
Lembras-te quando tu, eu e a Etta fomos para Denver de férias, no Verão?
Denver'da bir iş çevirdim ve aranıyorum. O yüzden buradayım.
Fugi de Denver, odeiam-me.
Arabayı Denver Sokağı'na park edersin.
Tu, Reg, vais estacioná-lo aqui na Denver Street, certo?
Bir keresinde Denver'dan bir adam hatırlıyorum...
Lembro-me de alguém em Denver...
Denver'da yeni bir ofis açıyoruz. Senin başına geçebileceğini düşünüyor.
Vamos abrir uma filial em Denver, e ele acha que deves dirigi-la.
DENVER, COLORADO, CUMA, 23 : 30
DENVER, COLORADO, SEXTA-FEIRA, 23 : 30
Tüm bildiğimiz, Denver'daki bir acenta tarafından kiralanmş araba teslimat sürücüsü olduğu.
Só sabemos que trabalha a entregar carros para uma oficina de Denver.
Ben, Bob Palmer. KLZ TV Haberler. Size Denver'dan seslendim.
Sou o Bob Palmer, KLZ TV News de Denver.
Kowalski Denver'da başlayan ve tüm ülkeyi kateden bir takibin tam ortasında yer alıyor.
O Kowalski está envolvido numa perseguição que começou em Denver.
Kuzenim Grimes'la birlikte Denver'a gittiğimde... orada bir dans gösterisi vardı. Herif bizim tarafa bakmazken çadırın içine sızdık.
Fui a Benbow com o meu primo L.D Grimes e havia lá um espetáculo numa feira, que nós fomos ver, entrando por baixo da tenda.
Şerif size, son seçimlerde... Denver'daki adam için pek oy vermediğimizi söyleyecektir.
Acho que o Xerife pode dizer-lhe... que não demos àquele homem em Denver muitos votos da última vez.
Hey, Denver. En iyi yeri ver ona.
Denver, dá-lhe o melhor lugar da casa.
Geliyorum Denver!
Já vou, Denver!
Denver...
Denver?
Denver çok kızdı Danny.
O Denver é um doido, Danny.
Denver denen o ihtiyar sığırtmaç bile sana J.D.'den çok babalık etmiştir.
O Denver, aquele vaqueiro malvado tem sido mais vosso pai do que o J.D.
Denver'da buna güvenebilirsin.
É a verdade em que podes afirmar em Denver.
Şey, tamam, ben de Denver'a kız kardeşim Coley'i görmeye gideceğim.
Bem, eu tenho de passar por Denver, para ver a minha irmã Coley.
Denver'de arabalarımız var.
Nós temos carros em Denver.
Ama sana bir mesaj vereceğim Denver'a götüreceksin, kız zahmetini telafi edecek.
Mas dou-te uma mensagem... podes levá-lo para Denver, ela trata disso para ti.
Çocuğu Denverda gördüm.
Vi o Kid, em Denver.
Ağlak Jonesy ve İyiliksever Genç Denverdan.
O Crying Jonesy e o Boone Kid de Denver.
Kolombiya Havayolları Albuquerque ve Denver için Uçuş 10...
Columbia Airlines Voo 10 para Albuquerque e Denver...
lrene Payson Denver'den bugün döndü.
A Irene Payson regressou hoje de Denver.
- Varış noktanız Denver mı?
- Denver é o seu destino final?
Chicago, Denver ve Los Angeles.
Chicago, Denver e Los Angeles.
* Denver'da ise *
While up in Denver
Denver Mint'ten şu özel sevkıyat buraya cuma geliyor, değil mi?
Aquele carregamento especial da casa da moeda chega sexta-feira, não é?
Denver Mint'ten gelen altın cuma günü Tuscon'a varacak.
O ouro chega a Tucson na sexta-feira, de Denver...
Sonny, seni arıyordum. Denver'daki TV programı var ya senin...
Lembras-te do anúncio de TV em Denver?
Denver'dan sonra neresi var?
O que há depois de Denver?