Dias traduction Portugais
68,448 traduction parallèle
İki hafta, 14 gün.
Duas semanas, 14 dias.
Bu benim için çok can sıkıcıydı çünkü yardım almak için çok sayıda doktora gittim. Astımıma yardımcı olması için çok çeşitli ilaçlar denedim ve hiçbiri işe yaramadı. Nefes zorluğu çekerek son on ayımı kanepeye bağımlı geçirdim ve şimdi iki hafta, 14 gün içinde ilaçlarımı bıraktım.
Tem sido tão frustrante para mim porque fui a muitos médicos diferentes pedir ajuda e experimentei tanta medicação diferente para ajudar-me com a asma e nada ajudou, acabei presa no sofá durante os últimos 10 meses sem conseguir respirar e agora em duas semanas, 14 dias,
Birkaç gün içinde, kanın yeni bir canlılıkla damarlarımdan aktığını hissedebiliyordum.
Dentro de dias, sentia o sangue a correr nas minhas veias com nova vitalidade.
O yüzden, her gün yediklerimizle ilgili verdiğimiz kararlar bizi gerçekten sağlıklı ve esen kılma kabiliyetine sahip.
Assim as escolhas que fazemos todos os dias, dia sim e dia não à volta da nossa comida têm a capacidade de nos dar boa saúde e bem-estar ideal.
- Sağ ol Buddha. Adam iki gündür kurutulmuş çimden çay yapıyor.
Vindo do tipo que leva dois dias para fazer chá de ervas secas.
Ben bütün gün, her gün bunu yapıyorum.
Sou advogado e é isto que faço todo o dia, todos os dias.
Bunu bulmam birkaç gün alır.
Isto vai demorar alguns dias, por isso...
Bunların hepsini üç günde hazırladığına inanamıyorum.
Não acredito que fizeste tudo isto em três dias.
Birkaç gün önce evine gönderilip kan dökmeye başladım ama onun kanını dökmeden durmam mı gerekiyor?
Há uns dias, fui a casa dela. Comecei a derramar sangue, mas mandaram-me parar antes de derramar o dela.
Başka hangi günleri istiyorsun?
Que outros dias? Que outros dias queres tu?
Gelip beni alacağı zaman için aptal gibi gün sayardım.
Contava os dias, como uma ingénua, à espera que ele me fosse buscar.
Ben çoktan iznimi aldım.
Já meti os dias de férias.
Geçen gün Sidney'den başka hiçbir şeyinin olmadığını söylemiştin.
Disse há dias que não tinha nada a não ser a Sidney.
Üç gündür uyumadın, tamam mı?
Tu não dormes há três dias, certo?
Gerçekten kötü birkaç gün geçiyorum. Hayatımın en kötüsü.
Eu estou a ter os piores dias de sempre.
Birkaç gün önce Yemen'de kredi kartıyla aldığı.
Ele comprou-o com um cartão de crédito no Iémen há uns dias.
Outis onu takip etmeye sonraki bir iki gün içinde Amerika'ya dönmeye çalışacaktır.
Ele vai tentar segui-la e regressar aos EUA nos próximos dias.
Birkaç gün sonra, bir komşusu kokudan şikayetçi olmuş.
Uns dias depois, um vizinho passou lá, queixou-se do cheiro.
Birkaç gün sonra Noel...
É natal daqui a uns dias, por isso...
Her gün otoparkta oturuyordum ve sen bir anda koşarak çıktın.
Sentava-me naquele parque de estacionamento todos os dias e vem a correr.
Her gün yüzlerce insanla karşılaşıyorduk.
Atendemos centenas de pessoas todos os dias.
- Chuck bu işe başlayalı sekiz gün oldu ve gerçekten işe yarayacak gibi görünmüyor.
- Chuck... isso já está rolando há oito dias sem nenhum indício de que irá dar certo.
350 bin dolar nakit getirmen gerek yoksa abin ölür.
- Isso. Tens quatro dias para entregar $ 350.000 em dinheiro, ou o teu irmão morre.
Dört günün var.
Quatro dias.
- Önümüzdeki birkaç günde ne kadar nakit bulabilirim? - Ne?
Quanto dinheiro vivo posso levantar nos próximos dias?
2 gün süreceğini söylemiştin.
Disseste que isso levaria alguns dias.
Birkaç güne daha ihtiyacım var, tamam mı?
Preciso de mais alguns dias, certo?
- Birkaç günümüz daha yok ama. - Birkaç güne daha... - Hayır, hayır, hayır.
Bem, nós não temos mais alguns dias.
Bak, geçen gün olanlar için özür dilemek istedim.
Quero pedir desculpa pelo que aconteceu há dias.
- Geçen gün Daryl geldi.
O Daryl veio cá há dias.
Geçen gece orada değil miydin sen?
Não estiveste aí há dias?
- İki gün.
- Há dois dias.
Birkaç gün önce küçük bir kız kaçırıldı.
Raptaram uma menina há uns dias aqui.
- Birkaç gün önce.
- Há alguns dias.
Günlerdir ağzıma yemek koymamıştım ve bu mükemmel geldi.
Não comia há dias e isto está fantástico.
Hayatının en önemli iki günü, doğduğun gün ve sebebini anladığın gündür.
OS DOIS DIAS MAIS IMPORTANTES DA TUA VIDA SÃO : QUANDO NASCES E QUANDO DESCOBRE PORQUÊ
3 gün öncesinden. Ama kimse bilmiyormuş çünkü hiçbir alarm çalmamış.
É de há três dias atrás, mas ninguém sabia porque nenhum alarme disparou.
Bu birkaç saat hatta birkaç gün bile sürebilir.
Isso pode levar algumas horas, talvez até alguns dias.
Önümüzdeki birkaç gün yazı yazmak birazcık zor olacak gibi görünüyor.
Digitar vai ser um pouco difícil nos próximos dias. Eu mereço.
" Sevgili Jean, önceki günkü patlamam hakkında çok düşündüm.
" Querida Jean, pensei muito sobre a minha atitude de há dias.
Bu meslekte hepimiz sık sık reddediliyoruz, bir gün iyi para kazanacağımızı ümit ediyoruz.
Passar os dias dela como todos nós, a ser rejeitada e à espera daquele pagamento chorudo.
Her gün Gus'la işleri batıracağım diye korkuyorum.
Preocupa-me lixar tudo com o Gus, todos os dias.
Evet, bir şey olursa yanlarına gitmem abartısız üç gün sürer.
Sim, se acontecesse algo, levaria, em termos realistas, três dias a voltar para eles.
Hayır, sen böcekten söz ettin, ben de üç günden söz etmiştim, bağlantı buydu.
Não, tu mencionaste grilos e eu mencionei os três dias. A ligação foi essa.
Bunlar memelerimin son demleri.
São os últimos dias ótimos das minhas mamas.
Adam uzatmaları oynuyor, kadın da bunu biliyor.
Ele tem os dias contados e ela sabe disso.
Her geçen gün onu biraz daha iyi tanıyorum ve onu anlamaya başladım derken öyle bir şey yapıyor ki...
Todos os dias, aprendo um pouco mais sobre ela e julgo começar a compreendê-la, então ela faz algo que...
Sadece 24 gün.
Vai ser só por 24 dias.
Her gün işin bitince beni ara.
Liga-me todos os dias quando acabares o trabalho.
Kayıt kabinini mi yoksa her gün papyon takan stajyerimiz Mason'ı mı?
A cabina de gravação ou o nosso estagiário Mason que usa um laço todos os dias?
- Evet, iki gün içinde.
Dentro de dois dias.