Diyorsun ki traduction Portugais
927 traduction parallèle
Yani diyorsun ki cinayet işlemek zorundasın?
Então queres dizer... que tens que matar?
Diyorsun ki? ..
Está a falar...?
Yani diyorsun ki kızı bir kere öpebilir - 10 kere, 20 kere.
- Quer dizer que posso beijar uma rapariga uma vez.
Yani diyorsun ki bu evlilik olacak?
Isso quer dizer que vais para a frente com este casamento?
Yani diyorsun ki ben onu kendim yarattım çünkü ihtiyacım olan...
- Então você... pensa que e inventei porque precisava para...
Veya diktafona diyorsun ki :
Ou falas para um gravador e dizes,
Benim ruhumu yok ettin ve yaşamımı saptırdın ve sense burada durmuş, diyorsun ki, "Seni anlamıyorum, Edwina."
Acabaste comigo, destruíste a minha vida e ainda dizes que não me entendes?
Ama bir kadın mutfağında öldürüldü sense diyorsun ki, kasabaya sirk geldi.
Mas uma mulher foi assassinada na sua cozinha e tu só pensas em divertir-te.
Diyorsun ki... bu saldırı adamlarının şu anda yapabileceği bir şey değil.
Acha mesmo que esse ataque... está além da capacidade de seus homens no momento?
Diyorsun ki, yem onu yüzeye çekecek?
Aquele isco, diz que possui um calado baixo?
Yani diyorsun ki herşeyden vazgeç, harcadığın parayı da unut.
Então, tu achas que não? Renunciamos a tudo, com todas as despesas que fizemos?
Neşteri eline alıyorsun biliyorsun, adamı kesmeye hazırlanıyorsun, ve diyorsun ki :
Você pega o bisturi afia se prepara para o corte e diz :
Diyorsun ki...
A menina disse...
Richard onu limana götürdü. Tablo da yanındaydı. - Yani, diyorsun ki...
O Richard levou-o até ao porto, os tipos do iate foram ter com ele e ele tinha o quadro!
Ve sen diyorsun ki...
E vós a dizerdes...
Bir sabah uyanıp diyorsun ki, "Dünya, seni çözdüm artık."
Acordas um dia de manhã e dizes : "Mundo eu já te conheço"
- Diyorsun ki...
- Quer dizer...
Gerçekten de, bazen düşünüyorum da, yukarıda her şey sakin olduğunda kendi kendine diyorsun ki...
Verdade, às vezes eu acho... quando as coisas estão silenciosas aí em cima... Você diz a si mesmo...
Diyorsun ki...
Quer dizer...
Ve sen diyorsun ki, em, kardeşim ondan iki gün sonra öldü?
Não disse... que o meu irmão morreu dois dias depois disso?
Diyorsun ki, İsa Mesih asıldı ve çarmıha gerilmedi, ölmek istemedi ve iradesine rağmen öldü. Mutsuz bir insandı, ve mucize sanatını insanları ayartmak için icra etmeye alışkındı.
Declarou que Nosso Senhor Jesus Cristo, morreu enforcado e não crucificado, que não queria morrer, e que morreu contra a sua vontade, que era um coitado, e que fazia apenas milagres aparentes, para seduzir o povo.
Bir sabah uyanıp diyorsun ki, "Dünya, seni çözdüm artık."
Vais acordar de manhã e dizes "Mundo, eu conheço-te."
Ve sen diyorsun ki, bu bir başkasına benzetme olayı değil.
E ainda me diz que não é um caso de identidades trocadas?
Diyorsun ki, bizler de...
Quer dizer que deveríamos...
O pislik bize 5000 teklif etti. Ve diyorsun ki, biz 400'ü paylaştık.
O tipo ofereceu-nos 5 mil, e está a dizer que dividimos 400?
İnceliyorsun, yatağa giriyorsun ve diyorsun ki :
tu vais lá, entras na cama, e dizes :
Yani diyorsun ki o sarhoş denizci yirmi ikisindeyken bir çavuştan fazlası mıydı?
Está a dizer que, que um marinheiro bêbado tem mais para oferecer que um sargento do 22ºRegimento?
Sonra da diyorsun ki, "J.C.. bana yardım et."
Então tu dizes : " JC, ajuda-me!
- Ve diyorsun ki "Burada sadece 19 var."
E dizes-me : "Só são 19".
Ve diyorsun ki içeri girip çıkan kimseyi duymadın.
E disse que não ouviu ninguém entrar ou sair.
Diyorsun ki Diz ve Duke bir yanda eroinmanlar diğer yanda.
Estás a dizer o Diz e o Duke de um lado e os viciados do outro.
Yani diyorsun ki ; diğer film minibüsün içinde mi?
ENTÃO ESTÁ A DIZER QUE O OUTRO ROLO FOTOGRÁFICO ESTÁ NA CARRINHA?
Diyorsun ki, neden yaramasın?
Bem, queres dizer, porque não funcionaria?
- Yani sen diyorsun ki...
- Então estás a sugerir...
Diyorsun ki pis dövüşmeliyim öyle mi baba?
Estás a dizer que eu devo lutar desonestamente, pai?
Diyorsun ki : " Kim mi? Kim mi o kadar akıllı?
O Beddini desenha a roupa que usarás junto dos teus amigos ricos para eles perguntarem : "quem desenhou essa roupa tão elegante?"
Diyorsun ki ;
Diz Pescoço Curto, Pescoço Longo.
- Bunu sen diyorsun hayatım! Fark şurada ki zavallı Antonio o kadar çalışıp da eğlenmeye, şeye gitse...
A diferença está em que Se o pobre Antonio... depois de trabalhar todo o dia, vai de...
Yani diyorsun ki..
Aquela coisa ali?
- Ne diyorsun, Tzeitel? - Ne söyleyecek ki?
- O que você tem a dizer, Tzeitel?
Demek ki bu sene güzel geçecek diyorsun.
Então pensas que 51 Será um bom ano
İyi ki tanışmışız. - Ne diyorsun sen? Her şeyi mahvettin.
- Que conversa é essa?
- Diyorsun ki gitmişti.
Mas pelo menos foi-se embora!
Her şey bitince gazetelerin birinci sayfasındasın,... ve bir şey yapmadım ki diyorsun. Ve ıslak ceket bana kalıyor.
No fim, você aparece nos jornais a dizer que não foi nada demais... e eu tenho um casaco molhado.
Analistim Donny, bana diyor ki... - Analistine Donny mi diyorsun?
- O Donny, o meu analista está sempre a dizer-me...
Dedim ki, benimle öğlen yemeği ye. Ne diyorsun?
- Estou a convidá-lo para almoçar.
Yani diyorsun ki ;
não da criação de um império burocrático.
Ne diyorsun? Diyorum ki artık taraf seçme zamanı.
Estou a dizer que está na altura de escolher um dos lados.
- Pekala, şöyle ki evrim merdiveni insanlığın nasıl ilerlediğini gösteriyor. - Mesela maymundan bana. - Sen buna ilerleme mi diyorsun?
- Bem, este é claro, o percurso que mostra como o homem evoluiu do macaco, até mim, por exemplo.
Siyah aileleri öyle bir bölüyorsunuz ki, binlerce karı koca içinden senede bir defa görüşebilenler bile şanslı sayılıyor. Hep "siz" diyorsun.
Vocês separam as famílias negras, e milhares de casais, se conseguem ver-se uma vez por ano, têm muita sorte.
Bana uslu bir kız olacağım diyorsun çünkü sanıyorsun ki hemen, kötü olacağını düşünüyorum.
Dizes que te vais portar bem porque... ... sabes que penso que não vais.