Dolayısıyla traduction Portugais
2,077 traduction parallèle
Anlaşma Omar ile yapıldı, dolayısıyla Omar'ın karar vermesi uygun olur.
O acordo foi feito com Omar, então, cabe ao Omar dissolvê-lo.
Birlikte olacağın adamları artık nasıl seçiyorsan ileride, bir şekilde mutlaka yine burada benzer sebepler dolayısıyla yine aynı konuşmayı yapıyor olacağız.
Significa que tu escolhes os tipos, que garantam que nalguma altura, vamos voltar aqui e ter esta conversa de novo.
Dolayısıyla bir engel uydurmayı insan evladıyla konuşmaya tenezzül etmeye yeğliyorsun.
Daí, você finge uma deficiência invés de ter uma conversa com outro ser humano.
Dolayısıyla, kafan az buçuk çalışıyorsa davranışımın ikimizin de iyiliği için olduğunu anlarsın.
E mais, se tivesse um cerébro em cada cabeça saberia que eu estou a fazer um favor aos dois.
Beni duyan var mı aranızda,.. ... Derek Schmidlin de "acil" bir durum dolayısıyla eve gitmiş.
Eu não sei se alguém ouviu, mas Derek Schmidlin foi para casa porque tinha uma "emergência".
2002'de dolandırıcılık ve vergi kaçakçılığından suçlanıp 3 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. Ancak yaşı ve hastalığı dolayısıyla hapiste sadece 4 ay kalmıştı.
Acusado de fraude e evasão fiscal, foi condenado, em 2002, a três anos de prisão, tendo apenas cumprido quatro meses de pena...
Ve onu evden kaçırdı, dolayısıyla orada oturup not alıyorsun ya kim olduğum, neden yaptığım vesaire hakkında...
E ela obrigou-o a ir-se embora, por isso, quando se senta aí a tirar notas no seu bloco, sobre quem acha que eu sou, porque fiz aquilo, tudo isso... Porque eu não tinha ninguém.
Dolayısıyla hepiniz 6. Petagonya Festivali'ne hoşgeldiniz.
Assim sendo, sejam todos bem-vindos ao 6º Festival da Patagónia.
Cinayetlerin her biri, tapınakla doğrudan bağlantısı olan yerlerde işlendi. Dolayısıyla da, sistemle.
Cada homicídio foi cometido num local directamente ligado ao templo, e como tal, ao sistema.
Bakır ve su karışımının, onun felç olmasına yol açması ise Reordan'ın ne kadar zeki olduğunu gösteriyor. Küvetteki su boşaltılınca da, dolayısıyla tespit edilemez oldu.
O Reordan foi muito esperto ao encontrar um paralisante que fosse activado com a combinação do cobre com a água e, por isso, indetectável assim que a banheira fosse despejada.
Onu takip edeceğimi ve dolayısıyla da makineyi boş bırakacağımı biliyordu.
Ele sabia que eu iria atrás dela, deixando a máquina acessível.
Bir okuyucumun bana, kitabımda iç gözleme ve dolayısıyla kendini daha iyi tanımaya dair davet bulduğunu söylemesi çok hoşuma gitti.
Foi um grande prazer, quando um leitor me disse ter encontrado no livro um convite a uma auto-análise, para uma melhor compreensão de si mesmo.
Bizler ise politik mahkûmlarız. Dolayısıyla halkın düşmanıyız.
Somos presos políticos e portanto, inimigos do povo.
Dolayısıyla da sınırsız temiz enerji üretilmiş oluyor...
O resultado é energia limpa ilimitada.
Artık yetkili olmayışınız dolayısıyla gerçekten yardımcı olamayaca...
Sabe, como já não está na polícia e tudo o mais, - acho que não devo... - Kenny.
Henüz babanızla bağlantınız yok dolayısıyla neler döndüğünü bilmiyorsunuz ama size baktığımda tek gördüğüm şey suçluluk duygusu.
Ainda ninguém o ligou ao seu pai, portanto talvez não soubesse o que se estava a passar, mas quando olho para si, tudo o que vejo é culpa.
Dolayısıyla, bunun sizin olması gerekiyor.
Sou obrigado a presumir que é sua, certo?
Dolayısıyla yaza kadar bir Tobin'i hapse atamazsam işimden olacağım.
Se não colocar um Tobin na prisão até ao verão, sou despedido.
Bu sene, bu etkinliğin özel teması, en genç ve dolayısıyla en az tecrübeli sergi düzenleyicimizin parlak buluşu olacaktır.
Este ano, a montagem especial do evento foi ideia na nossa conservadora mais jovem, e como tal, menos experiente.
Yalnızca 20 dolarım var dolayısıyla 5 dolar olması gerektiği hâlde bunu size vereceğim. Dolandırıcılık.
E só tenho uma nota de 20, por isso, vou dá-la, embora devesse ser uma de cinco.
Bu hafta dersler ve iş dolayısıyla çok yoğundu.
" Tenho estado toda a semana ocupado com aulas e trabalho,
Bu öyküleri, oğullarıma okumak için yazdım dolayısıyla bunun evde olması doğru göründü.
Eu comecei a escrever estas histórias para contar aos meus filhos. E isso não parecia muito bem. Tê-lo só na nossa casa.
Dolayısıyla sadece bir klinik araştırma başlangıcı değildi. Son derece güçIü bir uyuşturucuyla yeniden başlayan klinik bir araştırmaydı
Portanto, não foi só uma iniciação de investigação clínica, foi um reinício da investigação clínica com uma droga extremamente potente.
Dolayısıyla psikedeliklerin dönüştürücü etkisi üzerinde yoğunlaştık. ama aynı zamanda bunun terside doğru. psikedeliklerin etkin olabilmesi için dönüşüm de gerekli.
Centramo-nos no efeito transformador dos psicadélicos, mas também é verdade que o contrário é verdadeiro, que é preciso transformação para abraçar os psicadélicos.
Dolayısıyla, çekini al, Varun çünkü ben artık o eski ben değilim.
Por isso guarda o teu cheque, Varun porque gora não gosto disso.
Dolayısıyla tehlikeli, zehirli ya da nükleer atıkların itinayla idare edildiği sürece size bir zararı yoktur.
Portanto, resíduos de qualquer tipo... de risco, tóxicos ou nucleares... não podem causar mal se forem bem manuseados.
Para onlarda, dolayısıyla kontrolde.
Eles têm o dinheiro, por isso têm o poder.
Ford bunun altından kalkamaz, dolayısıyla yani sen ve çocuklar için, her şey için üzgünüm.
A Ford não se pode dar ao luxo. Lamento que vocês não estejam a trabalhar.
Bu anlaşma dolayısıyla çok heyecanlı olduğumu söylemeliyim.
Tenho de vos dizer que estou tremendamente excitado com este acordo.
Bakanım bu zaferi dolayısıyla tebrik edilmeli.
O Ministro deve ser felicitado pela sua vitória!
Bu kadının gösteri sırasında kendisine gösterilen muamele dolayısıyla acı çektiğinin farkında mısınız beyefendi?
está a confundir o espetáculo com a realidade. A Saartjie é absolutamente livre.
Dolayısıyla emirleri senden almıyorum.
Não recebo ordens tuas.
Dolayısıyla aşk çocuklarına ödenen bu rakamları görünce de rencide oluyor.
E ela está a pagar ao amorzinho uma grande quantidade de dinheiro.
Dolayısıyla kendine has metodların mı var?
Então não tens método próprio?
Dolayısıyla, Johnny, ödül törenine gideceğiz.
Bem Johnny, vamos lá à entrega dos prémios.
Bugünkü vaazınla benim ve dolayısıyla Kral'ın otoritesini sorguladın.
O seu sermão de hoje pôs em causa a minha autoridade e a do Rei.
Çünkü babalarımızın kanında hem aşk hem de gurur var,... ve dolayısıyla da nefret var.
Porque há amor e orgulho no sangue do pai, então há ódio.
Bu tasarı en başta planlandığı gibi gerçekleştirilmiş miydi? Hiç şüphesiz, kitapların dijitizasyonu dolayısıyla,... Fransa'ya daimi bir avantaj kazandırabilirdi.
Se este protesto tivesse sido conduzido da maneira como foi planejado, poderia, sem dúvida alguma, ter dado a França uma vantagem duradoura a respeito da digitalização de livros.
Askerler ateş etmeye başladılar... gösteri dolayısıyla.
Os soldados começaram a atirar por causa da manifestação.
Dolayısıyla, senden şimdi isteyeceğim şey, çok daha zor olacak.
Isso torna aquilo que lhe vou pedir ainda mais difícil.
Crixus Theokoles'le olan savaşı dolayısıyla iyileşme sürecinde.
Crixus ainda está a recuperar da luta com Theokoles.
Devam edeyim, bu gerekli düzenlenme dolayısıyla kısa bir süre boyunca bu katta kapalı olarak kalacaksınız.
Como estava a dizer, devido a esta manutenção necessária, vocês serão restritos a este andar, por um pequeno período de tempo.
Başım yıldızı gösteriyor, bu küçük gezegen yıldızın etrafında dönerken, küçük bir kütleye sahip olduğu için başımda, yani yıldızda küçük çekimsel kuvvet uygular dolayısıyla, Dünya çapındaki bir gezegeni bulmak çok zordur.
Quando uma memória precisa trafegar através do nosso cérebro, a PKMzeta abre o caminho, fazendo a memória chegar ao armazenamento de longo prazo. Essas memórias de longo prazo, as que formamos hoje e iremos conservar, esse tipo de armazenamento de informação parece ser intermediado pela PKMzeta.
Fandi, Jamaika'dan gelen bir Etiyopyalıdır ve dolayısıyla tamamen düzenbazdır.
Fandi é etíope por meio da Jamaica, pela maneira de ser completamente um idiota.
Henüz tam olarak sohbet edemedik, dolayısıyla...
Ainda não tivemos uma conversa, mas...
Şükran Günü dolayısıyla.
É o Dia de Acção de Graças.
- Charles Irving Bartowski... Disiplin suçu dolayısıyla lütfen müdür yardımcının ofisine bekleniyorsunuz.
Charles Irving Bartowski, por favor apresente-se no gabinete do sub-gerente para acção disciplinar.
Ring yaşadığımı ve dolayısıyla da bir üssüm olduğunu biliyor.
A Ring sabe que estou vivo, o que quer dizer que sabem que tenho uma base de operações algures.
Dolayısıyla dizlerine vuran kömür tortusu değildi?
O que atingiu os joelhos dela não foi o bloco? Não.
Bu bir mantık sorusu, dolayısıyla sen işini yaparken sessiz olacağım.
É uma pergunta lógica, por isso vou-me calar agora enquanto pensas na resposta.
Dolayısıyla çalışmamız gerek. Size iyi günler.
Encontrar-nos-emos em tribunal!