English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ D ] / Dota

Dota traduction Portugais

39 traduction parallèle
"Tanrıçanın Hippolyta'ya hediyesi, onu giyen kadına üstün güçler verir"
"O presente das deusas a Hippolyta dota a mulher que o usa com poderes transcendentes".
Ağustos 2011'de Almanya'nın Köln kentinde popüler strateji oyunu Dota 2'nin bir turnuvası düzenlendi.
Em agosto de 2011, um torneio com o jogo de estratégia online Dota 2 ocorreu em Colónia, Alemanha.
Dota'yı kazanmaya 1 milyon dolar!
Um milhão de dólares por ganhar no Dota!
Yetişkin birine dönüştüğüm gün, Dota oynamaya başladığım gündür.
O dia em que me tornei num adulto foi o dia em que comecei a jogar Dota.
Ve gerçekten başı çeken oyunlardan birisi Dota.
E um dos jogos que realmente liderou o caminho foi o Dota.
Dota futbolun ve satrançın bir çeşit karışımı.
Dota é uma espécie de combinação de futebol e xadrez. Dota é uma espécie de combinação de futebol e xadrez.
Sanırım Dota'yı bilmeyen birine böyle açıklamaya çalışırım.
Provavelmente seria assim que explicaria o Dota a alguém que não conhece o jogo.
Dota bir momentum oyunu.
O Dota é um jogo de oportunidades.
Dota bir yaşam tarzıdır diyebilirim.
Eu diria que Dota é um estilo de vida.
Dota herkesi birleştiren bir oyun.
Dota é um jogo que nos une a todos.
Bu yüzden rekabetçiliğimi kullanıyor ve onu Dota'yla doyuruyorum.
Então eu uso a minha competividade e alimento-a com o Dota.
O bunu çok genç bir yaştayken söyledi, Dota hiç ortaya çıkmadan önce.
Ele disse isso quando era muito novo, muito antes do Dota chegar.
Singapur'daki kız Dota takımından.
Ela é da equipa feminina de Dota em Singapura.
Dota oynamasını engellemeyi bıraktı.
Ela deixou de impedi-lo de continuar a jogar Dota.
Bu, kazanan için, Dota'yı kazanmaya 1 milyon dolar!
Isso é para o vencedor, um milhão de dólares por ganhar no Dota!
Dota, 5 yıldır oynadığım oyun.
Dota, o jogo que tenho jogado durante 5 anos.
Artı, buradaki tüm kurulum eğer dikkatlice bakarsanız tıpatıp bir Dota haritasına benziyor.
Além disso, a disposição disto parece-se mesmo com o mapa do Dota, se for visto por cima.
Burada, dünyanın en iyi Dota takımlarından bazıları var.
Aqui estão algumas das melhores equipas de Dota do mundo.
Kore'de Starcraft insanlar için ne ise, Çin'de de Dota o.
Dota é para a China o que Starcraft é para a Coreia.
Kızlar, erkek arkadaşlarının Dota oyuncuları olmalarını istiyor.
As raparigas querem namorados que sejam jogadores de Dota.
Ve ben de dedim ki : "Dota'da her zaman tırmanacak yeni bir dağ vardır."
E eu dizia, tipo, "No Dota, há sempre uma nova montanha para escalar."
Merdivenler vardı, onlardan inip çıktım. Koşuşturup durdum, ağırlıklar kaldırdım. Sırf metafor yoluyla Dota'yla bağlantı kurabilmek için.
Eu ficava a subir e a descer umas escadas e começava a correr e levantar uns pesos, só para comparar isso com o Dota, como se fosse uma metáfora e tal.
Bu yüzden, haliyle, Çin Dota'sının halen diğerlerinin bir çıta üstünde olduğunu kanıtlamak istiyorlar.
É óbvio que eles querem provar que as equipas chinesas são as melhores do mundo.
EHOME en eski Çin Dota organizasyonlarından biri.
A EHOME é uma das organizações chinesas de Dota mais antigas.
EHOME o yılı Dota tarihinin en iyi takımı olarak tamamladı.
A EHOME terminou o ano como a melhor equipa na história do Dota.
ve düzgün bir mazeretiniz olmadan sınavları kaçırdığınızda, okul Dota müsabakasını geçerli bir sebep olarak kabul etmiyor.
A escola não reconhecia a competição de Dota como uma justificação válida.
Dota hakkında böyle düşünüyorum.
É o que eu penso no Dota.
Dota'ya ilk başladığında, 12 yaşında bir çocuk gibi görünüyordu.
Quando ele apareceu na cena do Dota pela primeira vez, ele parecia uma criança de 12 anos.
Evinde oturuyor ve, işte, Dota oynuyordu.
Ele estava em casa, a jogar Dota.
Clinton, Dota'nın Rocky Balboa'sı gibi.
O Clinton é o Rocky Balboa do Dota.
Onu Dota kardeşim olarak görüyorum.
Então eu vejo-o como um irmão do Dota.
Dota'da yeni başlamış herkese yardım etmeye hazırım.
Estou sempre disposto a ajudar pessoas novas neste ambiente.
Profesyonel olarak Dota oynamanın faydalarıyla ilgili, bu işten ne kadar kazanabileceğimi, ve kazancımın yüzde yüz olması için ne kadar uğraşmam gerektiğini, yani...
Tipo, quais são os benefícios de jogar Dota profissionalmente, quanto posso ganhar com isto, e quanto tempo tenho de dedicar a isto para ficar a cem por cento, por isso...
Oğlumun şunu dediğini duydum bu şeyde, Dota'da çalışıyormuş.
Eu ouvi que o meu filho trabalha nesta coisa do Dota.
International Dota 2 şampiyonasının son günündeyiz.
Estamos agora no último dia do campeonato de Dota 2, o International.
"Dendi, Dota 2 Milyoneri"
"Dendi, o Milionário do Dota 2"
Ama şimdi bu ışını bu bedene yöneltecek ve onu yaşamla dolduracağım.
Mas agora vou ligar esse raio àquele corpo, e dotá-lo de vida.
- Ben... Elbette, bende senin tecrübenin avantajı yok. Ancak Tanrı'nın böyle fena bir varlığı ona bazı erdemler bahsetmeden evrene takdim etmiş olabileceğine kendimi inandırmakta güçlük çekiyorum.
- Bem... é claro que não tenho o benefício da tua experiência, mas tenho dificuldade em convencer-me de que Deus tenha criado um ser ignorante sem dotá-lo de algumas virtudes.
Mecazi manada erkeklerin her zaman onların.. ... anneleriyle evlendiği kanıtlanmış bir gerçek olduğundan dolayı babanın kızını kayırması en azından sağlam karakterli ve güvenilir bir erkeği çekecek nitelikleri kızına sağlayacak tarzda onu yetiştirmek için bir çabadan ibarettir.
Bem, é um facto comprovado que os homens casam-se sempre com as mães... metaforicamente falando... o seu favoritismo é apenas uma tentativa de criá-la de forma a dotá-la com atributos para atrairem nada menos do que um homem sólido e confiável.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]