English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ E ] / Edwin

Edwin traduction Portugais

351 traduction parallèle
"Mercia ve Northumbria'nın kontları Edwin ve Morcar, onun ilan edilmesini ve hatta- -"
"Edwin e Morcar, os condes de Mercia e Northumbria, estavam a seu favor, e até mesmo Stigand..."
İki aydır Viking Ragnar tarafından zalimce öldürülen iyi kral Edwin için yas tutuyoruz ve hala bunun intikamını almadık.
Fizemos dois meses de luto pela morte do bom Rei Edwin, barbaramente assassinado pelo cruel viking Ragnar, um crime que ainda está por vingar.
Edwin'le olan beraberliğiniz meyvesiz bile kalmış olsa hepimizin size saygı duyduğundan emin olun.
Ainda que a vossa união com Edwin não desse fruto, confie que guardará o respeito de todos nós.
Ama Edwin'den değil.
Mas não é do Edwin.
O bir barbarın oğlu ama onu Edwin'in oğluymuş gibi seviyorum.
Ele é filho de um bárbaro, mas eu amo-o como se fosse o filho do Edwin.
- Demek siz Edwin Flagg'sınız?
- É Edwin Flagg?
Ne aptalım, Edwin. Nasıl yaparsın?
Que parva que sou, como podia?
Edwin, şüphesiz çalabiliyorsun, öyle değil mi?
- Sabe mesmo tocar.
Bak sana ne söyleyeceğim Edwin... Çarşamba sana ilk ödemeni yapacağım, Bir ay önceden.
Sabe, Edwin... adiantarei um mês, na quarta-feira.
Üzgünüm, Edwin.
Sinto muito, Edwin.
Ama, gidersek Edwin'i bir daha göremeyeceğim.
Mas não veria mais o Edwin.
Edwin olabilir.
Pode ser o Edwin.
Elbette. Bu Edwin.
Claro, é o Edwin.
İçkini iç Edwin.
Toma a tua bebida.
Çekil başımdan!
- Edwin, tenho o teu dinheiro.
Edwin, paranı unuttun!
Edwin, esqueceste-te do dinheiro!
Edwin sizi bizimle bir doğum günü içkisi içmeye davet ediyor.
O Edwin quer convidá-lo para tomar uma bebida connosco.
- Bir sorun mu var, Edwin?
- Passa-se alguma coisa, Edwin?
- Merhaba, Edwin.
- Olá, Edwin.
Derdin ne senin, Edwin?
Que raio se passa consigo, Edwin?
Simdi eve gitme vakti, Edwin.
Está na hora de ir para casa, Edwin.
Yaşlı Edwin.
O velho Edwin.
Yaşlı Edwin tilkinin teki.
O velho Edwin é uma raposa.
Bizim Archie, Edwin'i Bubber'dan korumaya yardıma gelmiş.
O velho Archie veio ajudar a proteger o Edwin do Bubber.
Benim Edwin'im!
O meu Edwin!
Ne yapıyorsun, Edwin?
O que estás a fazer, Edwin?
Dinle, Edwin. Sana bir şey söyleyeceğim.
Ouve, Edwin, quero dizer-te uma coisa.
Edwin. Val Rogers'ın, oğlu ile Anna'nın ilişkisini bilip bilmediğini sık sık merak ederim.
Edwin... perguntei-me muitas vezes se o Val Rogers... saberá sobre o filho e a Anna.
- Merak etme Edwin, biz seni koruruz.
- Calma, Edwin, nós protegemos-te.
Edwin, sadede gelir misin?
Edwin, vá direito ao assunto.
Edwin'im.
Sou o Edwin.
Ben Edwin Pollicut.
Sou Edwin Pollicut.
Humason ve akıl hocası, astronom Edwin Hubble en uzak galaksilerden gelen ışıklarla oluşan Doppler değişimini çözmek için devamlı çalışıyordu.
Isto fazia parte de um programa sistemático, o qual Humason e o seu mentor, o astrónomo Edwin Hubble, estavam seguindo para medir o efeito Doppler, da luz originária das mais distantes galáxias conhecidas então.
Düz bir dünyada yaşadığımızı düşünün yani tamemen dümdüz diyorum ki burası Düzdünya olmaya uygun bu Edwin Abbott tarafından yaratılan bir dünya ve o Viktorya ingiltere'sinde yaşamış Şekspir araştırmacısı.
Imaginemos que somos perfeitamente planos, absolutamente planos, quero eu dizer, e que habitamos, suficientemente adaptados, na Planilândia, um país designado assim por Edwin Abbott, um estudioso de Shakespeare que viveu na Inglaterra Vitoriana.
Canterbury Başpiskoposluğuna öz oğlum Edinburgh Dükü Edwin'i atıyorum!
Nomeio para a Santa Sé de Cantuária o meu próprio filho Edwin, Duque de Edimburgo!
Edwin Moses, dikkat et!
Edwin Moses, põe-te a pau!
Ben Er Edwin Montesque Garlick, efendim.
Soldado de 1 a. classe Edwin Montesque-Garlick.
Kapayın çenenizi.
O meu tio Edwin foi para a universidade.
- Sağ ol, Edwin. Ben de tam gidiyordum.
Não, obrigada.
Cennet hakkında ne biliyorsun, Edwin?
- Esse não é o termo exacto. - Que sabes tu do paraíso?
Ben, Edwin.
É o Edwin.
Edwin arıyor!
É o Edwin!
Edwin!
Edwin!
Onlar kötüdür, Edwin.
São perversos, Edwin.
Edwin Malnick, 19 : 15'te bara geldi barda eğlenen kalabalığa baktı tüfeğini çıkardı ve ateş açtı.
Edwin Malnick chegou no pico da hora de ponta, às 19 : 15 observou bem o grupo dos melhores e mais inteligentes da cidade tirou depois uma caçadeira do sobretudo e abriu fogo.
Evet, Bay Edwin F. Sneller.
Sim. Sr. Edwin F. Sneller.
Evet, ben Edwin Flagg.
- Sim, sou Edwin Flagg.
Edwin, paran bende.
Tenho o teu dinheiro!
Edwin.
Edwin.
Edwin amca üniversiteye gitti.
Porquê na nossa porta? Aleguei ser pobre e para prová-Io, dei-lhe a vossa morada.
Edwin bana, senin kitaplı bir yazar olduğunu söyledi.
O Edwin disse-me que já tens trabalhos publicados.
edwina 111

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]