Elimde traduction Portugais
9,554 traduction parallèle
Bir adres var elimde.
Tenho uma morada.
Çünkü Rosa'ya "Kızım ya, elimde bir sürü dava var" dediğini duyduğuma emin gibiyim.
- A sério? Podia jurar que disseste à Rosa : "Amiga, por favor, tenho imensos casos."
El Kaide'den ayrılmak istiyordum ve elimde organizasyonla ilgili bilgiler vardı.
Eu queria sair da Al-Qaeda e tinha conhecimentos internos sobre a organização.
Tekrar görüşmek için elimde bir çeşit koz vardı ama kuruluş içinde güvendiğim biri olmalıydı, tanıdığım biri.
Eu ainda tinha alguma vantagem, então, combinamos outro encontro, mas só na companhia de alguém, em quem eu confiasse, alguém que eu conhecia.
Elimde olsa seni kurtarırdım ama elimde değil.
Eu salvar-te-ia se pudesse. Mas não posso.
30 saniye kadar önce buranın bizim başarısızlığımız olmadığını söylediğinde hatırladım ki diğer elimde bir tane daha vardı.
Tipo há 30 segundos atrás quando disseste que isto não é o nosso fracasso e eu lembrei-me que tinha outro desses na outra mão. Vamos sair deste aeroporto.
Derhal Faisal Marwan ile konuşmama izin verilmezse elimde olan gizli belgeleri de yayınlayacağım.
Se não puder falar com Faisal Marwan imediatamente, divulgarei os restantes documentos confidenciais na minha posse.
İhtiyaç olursa elimde bir kaç delil var.
Tenho imensas provas, se precisar.
Elimde kalmış.
Ficou-me na mão.
Elimde isim listesi var.
Tenho uma lista de nomes.
- Evet. Elimde değil.
Não posso evitar...
Elimde ne varsa buna yatırdım.
Eu investi tudo o que tinha nesta ideia.
- Evet. Siktir, diğerinden elimde kalmadı.
Merda, não tenho.
Biliyorum kendi kuralımı çiğniyorum ama elimde hiç suboxone yok.
Eu sei, violei a minha própria regra. Mas não tenho Suboxone.
Elimde sınırlı ikmal olduğunu hatırlıyorum. Sonuncusunu kullanmamanı istediğimi de hatırlıyorum.
Lembro-me de ter uma dose limitada, lembro-me de te ter pedido que não a usasses...
Elimde dar kapaklı var bir tane kovboylar gibi havaya sıkıp duran zombi girişi yapmak isteyenler için nimettir.
Tive um com uma abertura que era um verdadeiro salva vidas para um zombie dos dias de hoje e fazer o clássico número da mão a sair da terra.
Elimde teselli kalmadı kanka.
Acabaram-se-me os lados bons.
Whele'in evinde uyandım elimde kafama bir silah tutarak.
Acordei na Casa Whele a apontar uma arma à cabeça.
Hayır, Babamızı getirmenin tek yolu bu. ve bu benim elimde bulunuyor.
Não, só há uma forma de trazer o Pai de volta, e está nas minhas mãos.
İpler benim elimde.
Quem manda sou eu.
Ayrıca o hesap bir holdinge aitse gerçekten de elimde Christopher Pelant ve ortaklarına ait bir şey yok diyebilirsin.
E se a conta estiver em nome de uma empresa de fachada, pode informar que não tem nada que pertença a Christopher Pelant e Associados.
Kimsenin bir öneminin olmadığı bu Çorak Topraklar'da benim elimde ne var biliyor musun?
Sabe o que eu tenho aqui, nas Terras Secas, onde ninguém importa?
Ya tek elimde kalan son kalp atışımsa?
E se apenas tenho um último batimento cardíaco?
İşte burada elimde duruyor.
Aqui mesmo, na minha mão.
Kurbanımı yere yatırdım, elimde de şırınga var.
Estou com a minha vítima no chão, e tenho a seringa na minha mão.
Shizuko, artık elimde bir sen kaldın.
Shizuko, és tudo o que me resta.
Efendim, eğer elimde öyle bir parça olsaydı bile eminim cephane satışının kısıtlandığını ve Japon olmayanlara satımının şiddetle yasaklandığının farkındasınızdır.
Senhor, mesmo que tivesse tal item, sei que sabe que vendas de munições são restritas e permitidas somente a japoneses.
Simon gerçek teröristi bulmak için elimde kalan tek kirintilar bunlar.
Simon, estas são as únicas migalhas que tenho, para saber quem é o terrorista.
Muhteşem bir aday var elimde.
Tenho esta excelente candidata.
Elimde uyandığımı biliyorum sadece.
Só sei que acordei com isto nas mãos.
Elimde değil.
Não consigo evitar.
- Buna dair elimde kanıt yok.
Não tenho provas disso.
- Bende değil, elimde değil daha doğrusu.
Não o tenho, não à mão.
Leopar ve tedavi elimde.
Tenho o leopardo e a cura.
Elimde kameralarımızdan bir kayıt var.
Tenho uma coisa que tu ias gostar de ver.
Elimde İntikam Kadehi'ni tutuyorum.
Na minha mão está o Cálice da Vingança.
Yarın bu saatte, hançeri elimde tutacağım.
Amanhã, por esta hora, irá estar nas minhas mãos.
Kelle avcılığı yaptığım günlerde, bir adamı pizza sevdiği için yakalamıştım ama elimde biberli pizza dilimiyle dolaşarak yapmadım bunu.
No tempo em que era cobradora de fianças, apanhei um gajo porque ele adorava pizza, mas não andei por aí com uma fatia de pizza de pepperoni.
Elimde bir avuç tohumdan başka bir şeyim kalmamıştı!
Não tive mais nada a não ser um punhado de sementes!
Yıllardır elimde ama kimse önemsemedi.
Tenho-o há anos e nunca ninguém quis saber.
Evet, bunu ben inşa ettim, harita benim elimde.
Cheguei aqui, sou eu que mando.
â ™ ª Bir elimde baltam ve diğer elimde topuzum... â ™ ª
Tenho um machado, e tenho um cajado
Hayır, elimde Scauldron için özel bir şey vardı.
Não. Tinha uma coisa muito especial para o Scauldron.
Bir elimde sopam bir elimde de halatım.
Tenho uma corda e tenho um bastão
Eve elimde bir hiçle dönemem.
Não posso ir para casa de mãos a abanar.
Şimdi kardeşin benim elimde, kardeşe karşı kardeş
Agora tenho o teu irmão, um irmão por uma irmã.
Pek sayılmaz ama laptopu elimde.
Não exatamente. Mas tenho o portátil dele.
Derhal Faisal Marwan ile konuşmama müsaade edilmezse elimde bulunan 1,360 gizli belgeyi yayınlayacağım.
Se não puder falar com Faisal Marwan imediatamente, divulgarei os restantes 1360 documentos confidenciais na minha posse.
Elimde sadece...
- Eu só tenho...
Hala elimde.
Ainda o tenho.
Ama sanırım diğer en güzel şey elimde.
Mas penso que encontrei uma coisa melhor.