Elinde traduction Portugais
15,352 traduction parallèle
Ve elinde niye çorap var?
E, por que estás de meias?
Elinde bir sorun mu var Eichhorst?
Tem algum problema na mão, Eichhorst?
Fet, elinde ne var?
Fet, o que tem?
Senin elinde ne var?
O que tem?
Eğer Ruiz'le kayıt dışı bir şeyler yapıyorduysan umarım elinde sağlam bir şeyler vardır.
Se falavas com o Ruiz oficiosamente, é bom que tenhas algo ótimo.
Hiçbir bok yok elinde.
Não tens nada.
Benimle ilgili elinde bir şey olsaydı, çoktan arabanın arasında oturuyor olurdum.
Se tivesse algo contra mim, eu já estaria no seu carro.
Elinde kanıt var demiştin?
Disseste que tinhas uma prova? Podemos usá-la.
- Elinde kanıtı olmadığını söyledim, Angie elinde kanıt olsaydı, beni tutuklardı zaten.
- Que ele não tinha provas. Que se tivesse provas, já me tinha prendido.
Eğer tahtını elinde tutmak istiyorsa tabi.
Se ele deseja manter-se em seu trono.
Elinde ne kadar kaldıysa bana vermen gerek.
Preciso que me dê o que sobrou.
Gracie elinde.
Qual é o seu problema?
Orada duran bir "canlı ya da ölü" emir var. Şimdi o kimin elinde olduğu için.
Há uma parada de "vivo ou morto" por quem tiver essa tecnologia.
Elinde bir eşkâl var mı?
Ele tem uma descrição?
Elinde görgü tanığı var mı Maigret?
Tem uma testemunha, Maigret?
Güçlü çünkü sayesinde, ne düşündüğünüz ne istediğiniz, kim ve nerede olduğunuz bilgisi elinde.
É poderosa porque, com ela, ele sabe o que vocês pensam, o que querem, onde estão e quem são.
Elinde gerçek koz olduğunda beni aramalıydın.
Devia ter-me ligado quando estava em vantagem.
Elinde kanıt varsa, paylaşmanın tam vakti.
Se tens provas, agora é a altura de as partilhares.
- Elinde tutmak isteyebilirsin.
Pode querer ficar com ela.
Elinde istediğin yere gitmeni sağlayacak belgen var.
Tu tens documentos de passagem que te deixam ir a todos os lados.
Elinde ne var evlat? Neyin var?
O que é que tens, rapaz?
Sahip elinde 10,000 dolar yok ki.
10 000 dólares? "Massa", não tem esse dinheiro todo.
Peki ama kendimi neden ipleri usta bir idareci elinde olan kukla gibi hissediyorum?
E, ainda assim, porque é que me sinto como uma marioneta, cujos fios foram puxados por um manipulador inteligente?
Hastanenin duvarları dışında yetki kimin elinde?
Do lado de fora das paredes deste hospital. - E quem é que está no comando?
Buraya sadece elinde silahla ne isterlerse alıp gidenler geliyor.
Acabamos de ser atacados por saloios armados.
İpler onun elinde mi?
É ele que manda aqui?
Durumda olanlara yardım etmekti. Yardımcınızın elinde boş bir... tabanca bulunmuş, Albert Becker'ın. Silah Frank Kitchen'a aitti.
Uma arma sem balas foi encontrada na mão do seu assistente cirúrgico, Albert Becker... a arma pertencia à Frank Kitchen.
Peki ya elinde katran karası bebek olan?
E que tal se nos entregares esse bebé?
- Belki ama elinde azat belgesi olmayacak.
Talvez. Mas, não terás os documentos de manumissão.
Anlayacağın John, Wayne'in elinde seni içeri attırmaya yetecek kadar bilgi var.
Por isso, John, o Wayne sabe o suficiente para te mandar para a prisão.
Olayın elinde patlamasını istemiyor.
Fora da zona de rebentamento.
Elini attığın elinde kalıyor.
- Tens um talento para isto, Tak. Está-te sempre a acontecer.
- O zaman elinde ne var?
- Então, o que tem?
Londra'nın doğu ucunda kitap imalatı dolandırıcılığını elinde tutuyor.
Ele controla todas as apostas, no East End, em Londres.
Şu elinde tuttuğun...
O que tem na mão...
Bu elinde silahı olan bir adam.
Isto é alguém com uma arma.
Onu şu tarafa doğru tuttu ve sanki elinde alev makinesi vardı.
Por falar nisso, ela tem um lança-chamas.
Elinde lehim lambası varken ölümcül oluyor.
A tua mulher é letal com um maçarico.
Cannerts'ın elinde tedavi bulmamıza yardımcı olabilecek bir çocuk var.
Há um miúdo sob os cuidados do Cannerts que representa uma possibilidade... de cura.
Eğer bunu elimden alırsa, artık gazetecilik yapamam, elinde saçma hikayeler olan bir zavallıya dönerim.
Se ela me retirar isso, já não sou um jornalista, serei apenas um falhado com uma história triste.
Anlamadığım şey elinde Lommers'ın aleyhine bir sürü kanıt olmasına rağmen, hala bir adamı bekliyorsun.
Aquilo que não entendo é... se tens toda esta informação sobre a Lommers, estás à espera de um tipo.
- Yani elinde tam tarif yoktu.
Ela não tinha a receita completa.
Carter ve Kendra hâlâ Savage'ın elinde.
Savage ainda tem o Carter e a Kendra.
Zaman Efendilerinin sayesinde Savage'ın elinde artık zaman gemisi var.
Savage tem uma nave temporal, por cortesia dos Mestres do Tempo.
1958 yılında Savage'ın elinde vardı.
Savage tinha uma dessas em 1958.
Hepsi elinde zaten, Lucien.
Tenho tudo sob controlo, Lucien.
Ayrıca yüksek statünü elinde tutarak devlet hazinesinden cömert bir maaş almanıda garanti edebilirim.
Também posso garantir um generoso salário vindo do erário público que permitirá que mantenha o seu elevado estatuto.
İspanya ile yapılan savaştan yıpranan bir ordu var elinde.
Tem um exército espalhado devido aos combates com Espanha.
- Elinde sekiz var mı? - Go fish *.
- Vai à pesca!
Şimdi elinde daha fazla H-9 var.
- Ela anda por aí com mais V9.
- Elinde kâğıt var mı? Üzerine yazabileceğim bir şey?
Papel, tens papel?