Elliot traduction Portugais
3,247 traduction parallèle
Tek bildiğim, kızımın karanlık odasında oturup durmadan Elliott Smith dinlediği.
Só sei que a minha filha se enfia no quarto a ouvir Elliot Smith.
Gretchen ve Elliot'ı hatırlıyor musun?
Lembras-te da Gretchen e do Elliot?
- Kapa çeneni ve arabaya bin Elliot.
Cala-te e entra no carro, Elliot.
Adı Heather, Elliot.
O nome dela é Heather, Elliot.
Peki bu Heather Elliot'ı seviyor musun?
E você gosta dessa Heather Elliot?
Bizimle yaşıyor Elliot.
Ela mora connosco, Elliot.
Hiç komik değil Elliot.
Isto não tem piada, Elliot.
Bunu neden yapıyorsun Elliot?
Por que estás a fazer isto, Elliot?
Doğrudur ama o herifler işin derinine inmez ki. Tamam, bak Elliot.
Sim, mas eles não investigam o suficiente.
Senin saçmalık...
Queres saber, Elliot? Eu realmente...
- Senin için de geçerli Elliot.
Também vale para ti, Elliot.
Elliot gotik, değil mi Brandon?
Brandon, ele não é gótico?
Tanrım, 12 yaşındaydı. Brandon, Elliot'ın donunu yukarı çekmişti. Meğer kot pantolon altına külotlu çorap giyiyormuş.
Lembras-te quando ele tinha 12 anos e o Brandon apanhou-o... a usar meia-calça por baixo dos jeans?
- Çünkü Elliot'ın doktorları sana sormamı...
- Porque os médicos do Elliot querem...
Elliot'la ikimiz sorunluyuz. Düşünüyordum da acaba babamın mı genleri bozuk?
O Elliot e eu temos problemas, então... imaginei que fossem os genes do pai.
Banyo kapısını açtım, bir de ne göreyim : Elliot, anadan doğma... Lynn'in rujunu sürüyor.
Então eu abri a porta da casa de banho... e vi o Elliot totalmente nu... a passar o batom dela.
Elliot bana selam bile vermedi.
Sabia que o Elliot não me disse uma palavra?
- Elliot selam bile vermedi.
Ele nem disse "olá".
17 kolay bir yaş değil.
O Elliot está a passar por uma fase difícil. Não é fácil ter 17 anos.
Elliot'ın beyninde kimyasal dengesizlik var. Bu bir gerçek.
O Elliot tem um desequilíbrio químico no cérebro.
Tinkerbell çok küçük.
- Mas ela é muito pequena. - Sim, Elliot.
Kabalaşma Elliot.
Não sejas tão maldoso, Elliot.
- Bana yalan söyleme Elliot.
Não me mintas, Elliot.
Elliot, Tanrı şahidimdir tekrar fenalaşırsan doğruca Silver Hill'e dönersin. İşi daha fazla şansa bırakamam.
Elliot, juro por Deus que se estiveres a ter uma recaída... vou mandar-te de volta a Silver Hill.
Elliot. Çek git.
Elliot, afasta-te.
- Bir şey yapmıyorum. - Elliot, lütfen.
- Estou calmo, não estou a fazer nada.
Bizim Elliot serserisi nerede kaldı?
Onde está o Elliot?
Seni tanımıyorlar Elliot.
Eles não te conhecem, Elliot.
- Ona ne yaptın Elliot?
- O que fizeste, Elliot?
- Yetti Elliot. Hemen odana dön.
- Vai para o teu quarto, está bem?
Yine mi uyuşturucuya bulaştın ulan?
Que caralho estás a fazer com drogas, Elliot?
Gerçekten mi?
A sério, Elliot...
Sende ne var ne yok Elliot?
Como estás aí atrás, Elliot?
Yürü be!
Merda, Elliot.
Elliot'ın mikrofonundan tüm Annapolis'e geldi! Vay anasını. Göğüslere gel.
Vindo lá do MIC, direto para Annapolis, para quebrar tudo de uma vez meu Deus, meu Deus.
Yarın benimle dans etsen iyi olur Elliot.
É melhor dançares comigo amanhã à noite.
- Gerçekten mi Elliot?
A sério, Elliot?
Elliot'ın bana söylediği şeye inanamayacaksın.
Nunca vai acreditar no que o Elliot me disse.
Elliot Lynn'in söylediğini söyledi babamla tanıştığında striptizciymişsin ve kokainman bir fahişeymişsin.
O Elliot disse que a Lynn disse... que quando o pai a conheceu, você era strip-tease. E viciada em cocaína.
Asla. - Söylediğini Elliot söyledi.
- O Elliot contou-me isso.
- S.ktiret onu! Şerefsizin teki o!
- O Elliot é um estúpido do caralho!
Elliot'ın Tourette sendromu var. Ağzına geleni söyler.
O Elliot tem Síndrome de Tourette e não controla o que diz.
Elliot Helman, S.k Haber'den canlı bildirdi
Daqui Elliot Helman a falar ao vivo para a Foda-se News.
24 saat boyunca çeneni kapatsaydın çok minnettar olacaktım Elliot.
Eu gostaria que não falasses comigo pelas próximas 24h.
Tamam Elliot, bana bir iyilik yap ve git kafayı bul.
Queres saber, Elliot? Faz-me um favor.
Elliot'ı gördünüz mü?
Vocês viram o Elliot?
Elliot!
Elliot?
- Whoo! Elliot gerçekten bir gün başkanlık seçimlerinde h ile yapacak değil mi?
Um dia ele vai falsificar os resultados das eleições presidenciais, não vai?
[¶ A.B. O'Neill : sevgilim] seçimlerde hile yapanın Elliot olmadığını düşünüyorum tacın benim olmadığını ikimizde biliyoruz öyleyse yarıştan elendinmi?
Tenho um pressentimento de que não foi o Elliot que falsificou os resultados. Bem, ambos sabemos que não gosto de coroas. Desististe da corrida?
- Elliot!
- Elliot!
- Elliot! - Ne var?
Elliot!