Emanet traduction Portugais
1,666 traduction parallèle
Bunu sana emanet edebilirim değil mi?
Fica de olha nela por mim, está bem?
Onun doktoru olmayı bırakmalıydım. Ama onu kimseye emanet edemedim.
Não devia ter sido médica dele, mas não confiava em mais ninguém para estar com ele.
Yüce Tanrım, kulun William Medina'nın ruhunu sana emanet ediyoruz.
Pai celestial, te encomendamos a alma do seu servo, William Medina.
Yüce Tanrım, kulun Alberto Cardona'nın ruhunu sana emanet ediyoruz.
Pai Celestial te encomendamos a alma de seu servo, Alberto Cardona.
Onu sana emanet ediyorum.
- Eu vou enviar-te as oferendas.
Bu çerçöpü sana emanet ediyorum.
Nas tuas mãos entrego-te, esta porcaria!
Hadi bakalım minnoşlar. Allah'a emanet olun.
Façam boa viagem, queridas.
Hadi Allah'a emanet olun.
Deus vos abençoe.
- Haydi, Allah'a emanet olun.
- Adeus.
Allah'a emanet olun, tamam mı?
- Fica bem, sim? - Sim.
Dürüst olmak gerekirse onu birilerine emanet etme konusunda zor zamanlar geçiriyoruz.
Para ser honesta, nós estamos a ter dificuldades em confia-lo a alguém ultimamente.
Son birkaç aydır bir emanet şirketinde çalışıyormuş.
Parece que ele tem estado a entregar documentação numa empresa depositária nos últimos meses.
Güya bunlar sağlığımızı emanet ettiğimiz insanlar.
São pessoas que acreditámos que iam cuidar de nós.
Çocukları dert etme Onları Eugenia'ya emanet ettim Onlara iyi bakarsa, ona çörek pişireceğimi söyledim İyi olacaklar, kaltak çöreğe bayılır.
Não te preocupes com as crianças. Deixei-as com a Eugenia. Prometi-Ihe que se ela as mantivesse em segurança, eu assava-Ihe uma tarte.
Sanırım benim emanet nihayet bir işe yaramış.
Parece que a minha nove milímetros sempre deu jeito.
Skills, daima iyi bir adam ve bana harika bir arkadaş oldun,... bu yüzden burayı senin almanı istiyorum. Burası artık sana emanet.
Skills, tens sido um bom homem e um bom amigo, por isso, quero que fiques com isto.
Hiko seni bana emanet etti.
O Hiko confiou em mim para cuidar de ti.
Sana emanet.
Entrego-te o moinho.
- Silahı avukata emanet etmek yapılacak en güvenli harekettir.
Entregar a arma ao advogado é o lugar mais seguro.
Emanetler, Jersey gibi yetki alanlarında kurulmuş yasal varlıklardır. Buralarda emaneti yaratan ve bundan fayda sağlayan insanların kimliklerini açıklamaları zorunlu değildir. Hatta bir emanet hakkında açıklanan yegane bilgi çoğu durumda sadece emanetin adıdır.
Os fundos fiduciários são entidades legais, estabelecidos numa jurisdição como Jersey, onde a pessoa que cria um fundo e que beneficia deste fundo não necessita de revelar a sua identidade, de facto, a única informação que é revelado àcerca dos fundos, na maioria dos casos,
Vergiden kaçınmak ya da vergi kaçırmak için tipik bir yapı Jersey'de bir emanet kurarak ortaya çıkarıIır. Emanetin Lüksemburg'da bir şirketi olabilir. Lüksemburg'daki şirket de bir banka hesabın yönetebilir.
Uma estrutura tipica para a evasão fiscal envolveria criar um fundo aqui em Jersey, o fundo teria uma companhia de Luxemburgo, a companhia, em Luxemburgo, iria operar uma conta bancária que poderia estar nas Caimão ou poderia estar na Suíça ou poderia estar em Londres,
Dükkanı akıl hastalarına mı emanet edeceksiniz?
acha que vou por uma loja nas maos de doentes mentais?
Öyleyse Harry seni askerlerine askerlerini de fahişelerine emanet ediyorum.
Então, Harry, recomendo você a seus soldados. E seus soldados a suas putas.
Bu haldeyken, Komuta Merkezini sana emanet edemem.
Não posso ter-te no CIC nestas condições.
Cüzdanımı ona emanet etmezdim. Ama sanırım hayatlarımızı emanet edebiliriz.
E apesar de nunca lhe confiar a minha carteira vamos continuar todos a confiar-lhe as nossas vidas.
- Sana emanet.
- É todo seu.
Oğlumu bir bakıcıya emanet ettim de.
Deixei uma pessoa cuidando do meu filho.
Ülkeyi deli bir adamın ellerine emanet ettik.
Pomos o país nas mãos de um lunático...
Ama kim? Sonsuz gücün sırrını emanet etmemize layık kim var?
Mas quem merece ser contemplado com o Segredo da Força Sem Limites?
Katie, bunlar sana emanet.
Katie, ficas tu a mandar!
Gotham artık sana emanet.
Gotham está nas suas mãos.
Köpeği emanet vermek için uygun bir aday olup olmadığınıza karar vermemizde yardımcı olmak üzere standart bir kaç sorumuz var.
Temos de fazer algumas perguntas habituais para nos ajudar a determinar se você é um bom candidato, antes de entregamos o cão à sua guarda.
Çocuklarımı sana emanet ettim.
Eu confio-te os meus filhos.
- Bir emanet almam gerekiyor.
- Tenho que ir fazer uma cobrança.
Bize emanet ediliyorlar ki biz de kaostan istikrar çıkartabilelim.
Foram-nos confiadas para nós podermos forjar a estabilidade dentro do caos.
Çünkü babası, insanoğlunun görüp görebileceği en kıymetli şeyi ona emanet etmişti. Ubilla'nın, Veracruz'daki o uğursuz günde ona verdiği bu onurlu görevi yerine getirmek için hayatta kalmalıydı.
Porque seu pai havia lhe confiado os objetos mais preciosos já vistos pela humanidade... ele tinha que sobreviver para cumprir com o privilégio que o Ubilla havia lhe concedido naquele fatídico dia em Veracruz.
Dadı, bebeğiniz doğduktan sonra onu emanet ettiğiniz biridir.
Uma ama é alguém em quem confia para tomar conta do seu bebé que nasceu.
Taşıcı anne de, bebeğiniz doğmadan önce onu emanet ettiğiniz kişidir.
Uma mãe de aluguer é alguém em quem confia para tomar conta do bebé por nascer.
Ponyo'yu sana emanet ediyorum.
Vou confiar Ponyo a ti.
Bu yüzden Prof. Nikaido virüsü Watari`ye emanet etti ve geliştirdiği panzehiri imha etti. kendisiyle beraber.
É por isso que o Prof. Nikaido confiou ao Watari este vírus e destruiu o único antídoto que fabricou com ele mesmo.
Baban sana yanlış bir şey emanet etti.
O que o teu pai te confiou... foi o item errado.
O, F'nin Watari`nin bana bıraktığı bir emanet.
F... Um presente que Watari me deixou.
Yaptığım yanlışı, itiraf ettiğim kişinin ellerine emanet bıraktım.
Então o que quer que eu tenha feito, deixei-o nas mãos curadoras do meu confessor.
- Teşekkürler, teşekkürler. - O size emanet.
Está ao vosso cuidado.
- Güle güle, oğlum size emanet.
- Ele está nas suas mãos.
Vasiyetim öyle büyük ki Nankörlere emanet edemem
Minha herança é demasiado grande para desperdiçala em ingratos.
Kutu belediye başkanına emanet edildi... kendisinden sonrakine teslim etmek üzere.
A caixa foi confiada ao primeiro Presidente da Câmara... que deveria depois passa-la ao seu sucessor.
Birinin hemen altında, bir tane de araba lastiğinde emanet var.
Estão parados e não têm um furo no pneu, percebem?
Hayatlarınızı ona emanet ettiniz ve o da ihanet etmedi.
Puseram a vossa vida nas mãos dela e ela não vos traiu.
Purom sana emanet.
- Cuida do meu charuto.
Dükkanı benim ellerime emanet et ve kaybol.
Lamber seus sapatos? me de esta loja e acabamos com isso!