English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ E ] / Epeyce

Epeyce traduction Portugais

823 traduction parallèle
Kaplanın nereye gittiğime dair şaşkına dönmüştüm çünkü o şey epeyce büyüktü.
Precisas ter cuidado contigo! Estou tipo confundido para onde aquilo terá ido, estás a ver, porque aquela coisa era bem grande, estás a ver.
Burayı epeyce beğendim.
Gosto bastante deste sítio.
Epeyce güldük.
Demos algumas boas gargalhadas juntos.
Bunu epeyce düşündüm.
Estive a pensar nisso.
Epeyce ağırsın... ama ya ben seni sürüklersem?
És bastante pesado, mas imagina que sou eu a arrastar-te?
Biliyorsunuz, Wash... Yani şerifiniz ve ben... bir önceki şerif Keogh hakkında sizi sorularımızla epeyce rahatsız ettik!
O Wash e eu, quer dizer, o xerife e eu temos feito perguntas sobre o antigo xerife, o Keogh, e vamos...
Biraz önce, beni epeyce kıskandıracak şekilde sizi soruyordu.
Há pouco ela perguntou por você, Rick, de uma forma que me deixou com ciúmes.
Evet, epeyce kötü bir zamanlama.
O momento foi mal escolhido.
Eve dönüş düşüncesi onu epeyce sarstı.
Pensar em ir pra casa é muito difícil para ela.
Giorgio, epeyce ateşi var.
Há uma gripe andando por aí.
- Onun epeyce kan kaybettiğini sanıyorum.
- Acho que ela perdeu algum sangue.
Şimdi gerçekten güzel bir kahkaha attım mı, epeyce hoşuma gidiyor.
Tivesse agora um bom gole, e ficaria bastante satisfeito.
- Bazı insanlar epeyce önemli olabiliyorlar.
- Alguém está a ficar importante. - Sim Mã.
Ve ahırların etrafında, gözükmeyecek yerlerde, epeyce bir sebze var.
Não, não é a pequena cama redonda. E há mais vegetais... abaixo dos estábulos onde não se vejam.
Epeyce mevzudan bahsettik.
Já avançámos muito.
Epeyce yaşlanana dek yaşamak istiyorum.
De repente, quero viver ainda muito tempo.
Epeyce.
Muito tempo.
Epeyce kaldı mı?
E demorou-se muito?
Güzel, uzun bir şekerleme için epeyce zaman var.
O suficiente para uma longa soneca.
Kendimi tutmasam epeyce gülerdim.
Ela ter-me-ia feito rir, se eu não me tivesse contido.
Tamamen doğaya aykırı, abes bir durum ne var ki epeyce yetenekli.
É um pouco tolo e contra natura. Mas ela é muito talentosa.
Epeyce yiyeceğimiz var, yani durumumuz kötü değil.
Nós temos muitos bichos.
Epeyce gelişmiş bir çeşit atomik güç olduğunu sanıyorum.
Uma forma altamente desenvolvida de energia nuclear, imagino.
Dük epeyce iyi döğüştü, çok fazla şansı yoktu.
O Duque luta razoavelmente bem. Teve uma oportunidade justa.
Epeyce var.
Há muito mais.
Ben dahil onunla aynı fikirde olmayan epeyce insan var.
Há muitas pessoas que não concordam com ele, incluído eu.
Epeyce bisküvi yapar.
Muitos cookies.
Bedensel acıya epeyce alışığımdır.
Estou habituado a suportar a dor.
Epeyce bir vuruşacağız galiba, değerli efendimiz.
Haverá para dar e receber, meu estimado senhor.
Epeyce peşlerinden koşturdular.
Os dois estão mortos?
Umarım Macaristan'da iyi vakit geçiriyorsundur ama gideli epeyce olduğuna göre Viyana'ya bir iki hafta için dönmeyi düşünmez miydin?
Espero que estejas a ter uma boa estadia na Hungria, mas considerando o tempo que estiveste fora, podes voltar a Viena por algumas semanas?
Çantanı alayım. Epeyce ağır sayılır.
Deixe-me levar a mala, pesa muito.
Evet, köşen epeyce gelişti.
Sim, sua coluna está melhorando.
- Merhaba. - Bu sabah epeyce erkencisiniz.
- Acordaram cedo hoje.
Evet, onun hakkında epeyce konuştun, fakat öncelikli konu o değildi.
Sim você falou dela um pouco mas não foi o tema principal.
Demek istiyorum ki, o konuda epeyce ileri gittin.
Quero dizer, você falou algum tempo, sobre isso.
Şey, epeyce zaman alacak demek.
Como quiser. Vai esperar muito.
Bunun epeyce yan etkisi olabilir.
Os efeitos säo estranhos.
Öyle bir şokun ardından epeyce etki görmüş olabilir.
Um choque como aquele pode ter efeitos nocivos.
Hayır benim üzerime dökülmedi ama sizin üzerinize epeyce döküldü.
Não respingou, mas fez um bom trabalho em si mesmo.
- Evet. - Tabii epeyce makyaj yapıyorum.
- Claro que utilizo muita maquilhagem.
Sam, epeyce tuhaf davranışlar sergiliyor.
Sam esteve agindo muito estranho.
- Epeyce ilerledim. Oldukça otobiyoğrafik olacak. Dostluğumuz kitapta önemli rol oynayacak.
- Já está muito adiantado, acho que vai ser bastante autobiográfico, a nossa amizade tem nele um papel importante.
1200 savaş gemisi ve epeyce miktarda yardımcı gemi.
1200 navios de guerra, com um bom número de pessoal auxiliar.
Epeyce dibe indik.
Estamos mesmo no fundo.
Dün geceden beri epeyce yol yapmışlardır.
Já devem estar longe.
İçerisi epeyce serinledi değil mi?
Está a ficar muito frio aqui.
Yine de epeyce mesafe katetti.
Se Booth não tivesse sido tão estúpido, tê-lo-ia conseguido.
Çok şükür, epeyce hoşlandı sizden.
Às vezes são detectados.
Buraya gelmek için epeyce uzun ve zorlu bir yolculuk yaptınız.
Você teve uma longa jornada até aqui.
- Albert'ı daha önce epeyce kullanmıştı.
O Albert já Ihe serviu tão bem.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]