Everest traduction Portugais
370 traduction parallèle
Onları görmekle kalmayıp akşam olmadan Pisa Kulesi'ne yaslanıp Everest Dağı'na çıkacaksınız. Size piramitleri ve sfenksleri göstereceğim.
Além de os ver, e antes que a noite acabe, encostar-se-á à torre inclinada de Pisa, escalará o Evereste, mostrar-lhe-ei as pirâmides, de esfinge em esfinge!
Karşısındaki doruklar neredeyse Everest kadar yüksekler.
As montanhas defronte são quase tão altas como o Evereste.
Telsiz kodunuz, "Everest".
A vossa senha de rádio é Everest.
İnsanoğlu Everest'e tırmandı, okyanusun dibine indi.
O homem escalou ao Monte Evereste, foi ao fundo dos oceanos.
Başa dönüp, seni Everest Dağının tepesinden indirip, gerçeklerle yüzleştirebilecek miyiz, bir bakalım.
Transforme esse Monte Everest de porcaria em factos.
Everest Dağı'na benzeyen bir tane yaklaşıyor.
Aproxima-se um que parece o Monte Evereste.
Bu harika özellikleri Everest Dağı'na İnip çıkarak edinmişlerdir
Eles desenvolvem esta notável corrida para cima e para baixo o Monte Everest
Everest Dağı'na çıkıp inmek mi?
Correndo para cima e para baixo no Monte Everest?
Everest Tepesi.
Monte Evereste.
Everest'e mi çıkıyorsunuz?
A desafiar o Evereste?
Everest Tepesi.
Monte Evereste :
Nereden? Everest Tepesi'nden mi?
Desde onde, do Everest?
"Çok yüksek bir dağ oluşturmak istersek..." "... Dünyanın en büyük dağı Everest'den de büyük... "
Se tivéssemos que fazer uma montanha muito alta, maior que o Everest, a maior montanha que existe na Terra, ela seria esmagada pelo seu próprio peso.
Mars üzerinde Arizona büyüklügünde bir volkan vardir, ve yüksekligi neredeyse Everest'in üç katidir.
Em Marte há um vulcão tão vasto como o Arizona e com quase 3 vezes a altura do Everest.
Matterhorn'a tırmanacağım Ama bütün çocuklarımız doğduktan sonra
Vou escalar o Everest Nosso filho será uma peste
Matterhorn'a tırmanacağım Ama bütün çocuklarım Doğduktan sonra
Vou escalar o Everest Nosso filho será uma peste
Becky'nin müşterisi Bakanlık değil, Everest Geliştirme denen gizli bir şirketti.
O cliente da Becky não era a igreja, mas o Empreendimento Everest.
Son üç aydır yaptığım yegâne iş Everest Yatırım'la oldu.
O único trabalho que tenho tido é com a Imobiliária Everest.
Bunun için Everest'i ufak tutuyorum.
É por isso que quero a Everest pequena.
- Everest dosyasını getir.
Traz-me o processo da Everest.
Fletch. Öldükten sonra arazini Everest'e satmadığını kim kanıtlayacak?
Depois de morrer, quem provará que não vendeu a propriedade à Everest?
Suyun, Everest dağı yüksekliğindeki kayalıklardan, gürleyerek, gökkuşağının içinden geçip doğruca safir şarabı rengindeki okyanusa döküldüğünü düşünün.
Imagine água a cair de penhascos da altura do Monte Evereste, a retumbar através de arco-íris contínuos, diretamente para um mar da cor de safira.
Hayatta çok daha karmaşık şeyler var. Kare kökler, atomu parçalamak, Everest Tepe'sine tırmanmak.
Há coisas mais complicadas, uma raiz quadrada, a fissura do átomo, a escalada do Everest...
Balık tutmayı deneyebilirdim. Egzotik yerlere gidebilirdim. Everest Dağı'na tırmanabilirdim.
Talvez começasse a praticar pesca, viajasse para lugares exóticos, subisse o Monte Everest.
... çubuğu, zımbırtısı, arabası Oskar'ı, bıçağı, muzu hıyarı, salamı, sucuğu kulesi, Bay Mutlu'su, Peter'ı, ağaçkakanı, ufaklığı tüfeği, boynuzu, orta bacağı, eti oyun çubuğu tek gözlü canavarı ön derisi, aşk kası, fülütü yılanı...
candeeiro, ferramenta, Big Ben, Sr. Felicidade, zezinho, chave de fendas, pee-pee, wee-wee, volante, cabeça, pistola, charuto, mangueira, corno, perna do meio, terceira perna, carne, pauzão, joystick, baton, maravilha de um olho, júnior, cabecinha, pequenino, Everest, rolo da massa, musculo do amor, flauta de pele, robocop, cobra
McKinley - Everest.
McKinley Everest.
McKinley ve Everest'ten Chunk dün sabah aradı.
O Chuck da McKinley Everest telefonou ontem.
- Hiç Everest dağına tırmandınız mı?
- Já escalou o Monte Everest? - Sim.
- Bu Everest'e tırmanmak gibi.
Vai ser o "Everest" dos golpes.
Everest, dostum. Zirveye bayrak dikmeye hazır mısın?
"Mestre", pronto para hastear a bandeira?
Evers ve Jennings'deki gibi. Bu yeni model, X12.
É o novo modelo da Everest e Jennings.
Everest'e oksijensiz çıktı.
Escalou o Everest sem oxigénio.
Diğer bir deyişle bu kuyrukluyıldız Everest tepesinden daha büyük.
Posto de outro modo, este cometa é maior que o Monte Evereste.
Everest olarak bilinen dağda, birçok insan hayatını kaybetmiştir.
Muitos morreram lá, na montanha a que chamamos "Evereste".
Everest Dağı'na, zirvede yaşayan tanrıça için "Chomolungma" deriz.
Chamamos ao monte Evereste "Chomolungma", em honra da deusa que vive no cume.
Şimdi, Everest'e büyük tırmanışından 43 yıl sonra kendi zirve denemem için hazırlık yapıyorum.
Agora, 43 anos depois da sua grande subida ao Evereste, estou a treinar para a minha própria ascensão ao cume.
Ölmeden önce, babam, Everest'teki tehlikeler hakkında beni uyarmıştı.
Antes de falecer, o meu pai advertiu-me acerca dos perigos do Evereste.
Bu baharda, Jamling, Seattle'dan Ed Viesturs önderliğindeki Everest yolculuğuna katılacak.
Esta primavera, Jamling juntar-se-á a uma expedição liderada por Ed Viesturs, de Seattle.
Ed, şimdiye dek Everest'e dört kez tırmandı.
O Ed já subiu o Evereste quatro vezes.
Everest bölgesinde jeoloji çalışmaları yapan bir bilim adamına yardım etmek için usta dağcılardan bir ekip oluşturdum.
Reuni uma equipa de alpinistas muito experientes para ajudarem os geólogos que estudam a região do Evereste.
Evlendikten sadece iki hafta sonra Everest'e gideceğiz.
Partimos para o Evereste duas semanas após o nosso casamento.
Everest'in balayı için ucuz bir yer olacağını düşündüm.
Pensei que o Evereste seria um destino barato para uma lua-de-mel.
Bu Everest ekibinin üçüncü rehber dağcısı Barselona'dan gelen başarılı, genç bir dağcı olacak.
A terceira alpinista desta equipa será uma alpinista de alto nível, vinda de Barcelona.
Everest'in zirvesine çıkmayı başarırsa Araceli, tarihte bunu yapan ilk İspanyol kadın olacak.
Se ela chegar ao cume do Evereste, Araceli será a primeira mulher espanhola a consegui-lo.
Everest Dağı, Asya'nın doğu batı doğrultusunda 2400 km uzanan dünyanın en yüksek sıra dağları Himalaya'nın bir bölümüdür.
O Monte Evereste faz parte da mais alta cadeia montanhosa do mundo : "Os Himalaias", que se estende sobre mais de 2400 km sobre da Ásia.
Roger, ekipten, Everest Dağı yükseklerine aletleri yerleştirmelerini ister böylece jeoloji çalışabilecekti.
Roger quer que a equipa instale os seus aparelhos no topo do Evereste, para estudar a geologia do lugar.
Everest'e hiç tırmanmadım. Görmem gerekiyor.
Nunca escalei nestas condições, tenho que ver.
Çocukluğumdan beri Everest'e tırmanmak hayallerimi süslüyordu.
Sempre sonhei em escalar, desde que era pequeno.
Everest'e çıkmayı mı?
É para isso que vão lá acima?
- Demek Everest'tensiniz!
- O senhor é da Everest?
Dinle McKinley ve Everest en büyük hesabımız. O hesabı kapatsan iyi olur.
Ouve...