Exeter traduction Portugais
149 traduction parallèle
- Ben Exeter.
- Sou chamado Exeter.
Bu Exeter her kim ise, ondan hoşlanmadım.
Quem quer que fosse esse Exeter, eu não gostei nada dele.
Bir : Bu Exeter'in ne kadar bilimsel bilgisi olursa olsun o bilgiler ders kitaplarımızda yer almalı.
Uma : qualquer conhecimento cientifico que esse Exeter tenha, deveria estar escrito nos nossos livros.
Exeter sizi karşılamamı istedi.
Exeter mandou-me cumprimentá-lo.
Sanırım artık Exeter sizi görmek için hazırdır.
Agora, penso que o Exeter está à sua espera.
Exeter, iş verme konularında, pek uzlaşmacı değildir.
Exeter não é bem convencional quando contrata novos elementos.
Exeter, rahatımız veya çalışmalarımız için hiçbir şeyden kaçınmadı.
O Exeter não poupa nada para o nosso conforto... ou em equipamentos para o nosso trabalho.
Asansörler, Exeter'in köle bölümüne gider.
O elevador leva aos quartos "escravos" de Exeter.
Burası Exeter'in ofisi.
Aqui é o gabinete e estúdio do Exeter.
- Brack, Exeter'in yardımcılarından biri.
- Brack, um assistente do Exeter.
Anlattıklarınız muhteşem Bay Exeter, ama neden ben?
Isto tudo parece-me bem, sr. Exeter, mas porquê eu?
Exeter seni ölümüne çalıştırır.
Exeter vai gabá-lo até à morte.
Bay Mozart hakkında ne düşünüyorsun, Exeter?
O que acha do senhor Mozart, Exeter?
Yemek, Exeter, söz verdiğinden çok daha iyiydi.
O jantar, Exeter, está mais perfeito do que prometeu.
- Exeter çok güzel bir grup toplamış.
É um grande grupo, esse que o Exeter juntou.
Galiba bu Exeter'in bildiği bir şey.
Lembro-me que essa era uma questão do Exeter.
Exeter'in sizi çok yormasına izin vermeyin.
Não deixe o Exeter puxar muito por si.
Exeter boşa vakit harcamamı istemiyor.
O Exeter não deve querer que eu perca muito tempo.
Yani Exeter'in interocitoru tarafından da görülmemiş oluruz.
O olhar predatório do interocitor do Exeter está a observar tudo, certo?
Bu da tamam, ama ya ben biraz paranoyak oldum ya da Exeter'in kedisi, dillerinizi koparmış.
Não faz mal, mas ou eu tenho que descobrir que estou a ficar doido... Ou então o "gato" do Exeter comeu-vos as línguas.
Her zaman, Exeter'in güneş lambalarının altında birkaç dakika geçirme ihtimali var.
Há sempre possibilidade de teres estado debaixo das lâmpadas solares do Exeter.
Exeter kim için çalışıyor?
Para quem o Exeter trabalha?
Exeter, atomik enerji için yeni kaynaklar bulmaya çalışıyor.
Exeter está desesperadamente a tentar criar fontes de energia atómica.
Siz doktorların Exeter için çalışmasını garipsemiyorum.
Não censuro os doutores de estarem felizes por poderem trabalhar para Exeter.
Exeter, bir haberleşme cihazına neden yok edici bir ışın koyuyoruz?
Diga-me, Exeter, Porque é que um equipamento de comunicação tem um raio destructivo?
- Bunlar da Exeter ve Brack'in portreleri.
E estes são retratos do Exeter e do Brack.
Exeter malzemeler için bunu burada tutuyor.
Está aqui para o pessoal.
Exeter, güç olarak ne kullanıyorsun?
Exeter, o que está a usar como fonte de poder?
Hoş geldin, Exeter.
Bem vindo, Exeter.
Hâlâ bu Dünyalı yaratıkların, özgür iradeleri olması konusunda ısrar ediyor musun, Exeter?
Continuas a insistir, Exeter, que podemos permitir que esses Terrestres tenham livre vontade?
Geri çekil, Exeter.
Para trás, Exeter.
Exeter, bu tüpler, bize ulaşmasını engeller mi?
Exeter, estes tubos são fortes o suficiente para o manter fora?
Exeter, sen bir yalancısın.
Exeter, és um mentiroso.
Ulu hükümdarım, aldığım güvenilir haberlere göre, şu anda Devonshire'da Sir William Courtney'le ağabeyi, o kurumlu rahip, Exeter Piskoposu, çok sayıda adam toplayıp ayaklanmışlar.
Mui poderoso soberano. No condado de Devon, segundo me advertem meus amigos, Sir Eduardo Courtney e o altivo prelado, o bispo de Exeter, com muitos mais confederados, se puseram em armas!
Amcanız Exeter polisini aradı, ama hiçbir iz bulamadılar.
O seu tio chamou a polícia de Exeter, mas do quadro, nem rasto.
Sorununuz ve Exeter'in hesabı ile ilgili ne yapabilirim acaba?
Quanto lhe devo de honorários e deslocação?
- Bağlantı kurmaya çalışın.
- Scanning de grande alcance. - É a USS Exeter.
Exeter. Altı ay önce bu bölgedeydi.
- Tente contactá-la, Tenente.
Yıldız filosunun en deneyimli kaptanlarından Ron Tracey'in yönettiği USS Exeter.
Estamos a bordo da USS Exeter, comandada pelo Ron Tracey, um dos capitães mais experientes da Frota.
Uhura. Kaptan Tracey, Exeter'dan.
Capitão Tracey da Exeter.
Ama bir hastalık hem bizi hem de Exeter iniş ekibini etkiledi.
Mas a doença afectou-nos a nós e ao grupo da Exeter.
Trajedi bu. Exeter iniş ekibi burada bir kaç saat daha kalmış olsaydı, ölmezlerdi.
Se o grupo da Exeter tivesse ficado mais tempo, não teriam morrido.
Exeter Amatör Operacılar Derneğine gol atamadılar ve maç kaybettiler.
Na verdade, falharam quatro pontapés muito fáceis contra a Sociedade Amadora de Ópera de Exeter, o que lhes custou o jogo.
78 yaşındaki yargıç, Esherli. Son Exeter Yargılamalarında büyük ün kazandı.
O juiz de 78 anos saúda-nos de Esher, onde está a criar um bom nome para si próprio nos mais recentes juízos de Exeter.
Exeter'da da zaten...
Em Exeter, ele foi... lsso não quer dizer nada.
Exeter, Ajax ve Achilles isimli üç kruvazörden oluşan bir avcı grubu Güney Amerika'da, River Plate sahillerinde devriye görevindeydi.
Um dos grupos patrulhou o Rio da Prata, na América do Sul. Eram três cruzadores : o Exeter, o Ajax e o Aquiles.
Beş dakika içinde alarm duyuldu. Graf Spee ve Exeter namlularını birbirlerine doğrultmuş ateş ediyor Ajax ve Achilles ise Graf Spee'yi vuruyorlardı.
Cerca de cinco minutos após soar o alarme, o Graf Spee e o Exeter abriram fogo um sobre o outro e o Ajax e o Aquiles dispararam sobre o Graf Spee, concentrando o ataque.
Exeter kısa bir süre sonra vuruldu, ve daha çatışmanın başında hasar aldı.
O Exeter foi logo atingido e danificado.
Kruvazörler Graf Spee'nin hız avantajına rağmen menzili korumak için 152 mm.lik toplarını Graf Spee'ye yönelttiler. Graf Spee'nin komutanı, Exeter'le daha fazla uğraşmadı ve geminin rotasını Montevideo'ya doğru çevirdi.
Os cruzadores viraram-se diretamente para o Graf Spee, para fecharem o cerco mais rapidamente, e o capitão do Graf Spee não perseguiu o Exeter
- Uzun menzilli sensör taraması. - Bir USS Exeter.
- Os conveses estão a postos.
- Fazerler yüksek konumda.
- Temos as coordenadas da Exeter.