Eşyalar traduction Portugais
14,175 traduction parallèle
- İstersen önce eşyalarımızı alalım.
- Vamos só buscar as nossas coisas.
Tüm eşyalarım burada ve iki haftaya başlıyor. Bu yüzden olabileceğini gerçekten sanmıyorum.
Todas as minhas coisas estão aqui, e começa em duas semanas, então acho que...
Cumaya kadar kirayı ödemezsen seni evden çıkartırım. Ve içeride ne kadar eşyan varsa gözüme güzel gözüken tüm eşyalarını alırım.
Paga o aluguel até sexta-feira, ou vou despejá-lo, e vou pegar as coisas que tem aí dentro que parece... bom para mim.
Kıyafet ve eşyalar var!
São coisas minhas.
- İçeri gidip eşyalarını al hadi. - Tamam.
- Vai lá dentro buscar as tuas coisas.
Beni iyi dinleyin. Eşyalarınızı alıp nehirde bekleyin.
Ouçam-me peguem essas coisas e esperem no rio.
- Eşyalarınızı da içeriye taşıdım.
Levo as suas coisas para dentro.
Babası, rica etsem Bayan Evans'ın eşyalarını odasına götürür müsün?
Papá, podia levá-la para os seus aposentos, por favor?
Eşyalarını al ve defol git buradan.
Pega nas tuas coisas e vai-te embora daqui!
Kişisel eşyalar, manevi bağı güçlendirir.
Os objectos pessoais fortalecem o contacto espiritual.
Onun favorisi. Sizin kişisel eşyalarınız?
É a sua preferida. E as coisas pessoais?
Bu eşyalar harika!
Isto é espectacular!
Bunu birkaç gün önce bebeğin eşyalarıyla uğraşırken gördüm.
Estava a guardar as coisas do bebé quando encontrei isto.
Eşyalarını alıp geleceğim.
Vou só buscar algumas coisas.
Eşyalarımın çoğunu çıkardım ve istersen tekrar boyayabilirsin ya da her ne istersen yapabilirsin.
Tirei a maior parte das minhas coisas e agora podes pintá-lo de outra cor ou o que tu quiseres.
Ben gidip arabadan eşyaları çıkarayım.
Vou acabar de tirar as coisas do carro.
Dikkat edin, çünkü bazı eşyalar uçuş sırasında yer değiştirmiş olabilir.
Atenção, alguma bagagem pode ter mudado de posição durante o voo.
Gidip arabadan eşyalarınızı getireyim.
Eu vou buscar as vossas malas ao carro.
Yıllarca eşyaları atıp dağınıklığı temizlemesi için onu zorlayıp durdum.
Eu chateei-o durante anos para deitar coisas fora e arrumar as tralhas.
Eşyalarınızı kamyonetime koyayım.
Deixe-me tirar as vossas coisas, vou pô-las na carrinha.
- Eşyaları bozma yeteneğimi küçümsüyorsun.
Tu subestimas a minha capacidade para arrombar coisas.
Hayır, eşyaları devre dışı bırakıyorlarmış.
Não, estavam a desligar as coisas.
- Eşyalarını topla, gidiyoruz.
- Junta as tuas coisas.
Joe'nun eşyalarını alman için imza atman gerek.
Tem de assinar para libertar os pertences do Joe.
Joe'nun eşyaları nerede?
Onde estão as coisas do Joe?
Evden eşyalarımı alıp beni kız arkadaşımın evine bırakabilir misin?
Podes levar-me a casa, para ir buscar as coisas, e deixar-me em casa da minha namorada?
O zaman fazladan odaya kendi eşyalarımı koyarım.
Está bem, então vou ter um quarto a mais para as minhas porcarias.
Bu bir kamu davası olduğundan merhumun kişisel eşyaları, duruşma ve varsa temyiz bitene kadar bizde kalacaktır.
Como é um crime, os bens da falecida ficarão retidos até depois do julgamento e dos recursos.
Eşyalarımı alayım.
- Sim, vou buscar as minhas coisas.
Eşyalarımı çıkartıyorum.
A tirar as minhas coisas.
Eşyalarınla ben ilgilenirim.
Eu vou cuidar das tuas coisas.
Nathalie, bu sabah kalan son eşyalarım için uğradım.
Nathalie, vim cá esta manhã buscar o resto das minhas coisas.
Daha yeni taşındım ve eşyalarımı yerleştireceğim.
Acabei de me mudar e vou andar a desencaixotar coisas.
Eşyaların burada kalabilir.
Podes deixar as tuas coisas cá.
Kalan eşyalarını topla ve toz ol.
Leve o resto dessa merda e pire-se daqui.
Ian değerli eşyalarını, çizgi romanları orada saklar.
É lá que o Ian guarda o seu maior tesouro. Os livros de BD.
Eşyaları yerleştirdiğimiz gibi ziyarete geleceğiz.
Quando nos adaptarmos, voltaremos para visitar.
- Eşyalarını topla ve defol.
- Faz as malas e vai embora!
Eşyalarımı yatak odasına koyayım ben.
Vou pôr as minhas coisas no quarto.
Unuttuğum bazı eşyaları almak için senin evine gidecektik, unuttun mu?
Lembra-te, disseste que voltavas a levar-me para tua casa para ir buscar coisas que esqueci.
Eşyalarınızı yarına kadar toplayın.
Tem até amanhã para embalar as suas coisas.
Bu senin çekmecen! Eşyalarını orada saklarsın!
Essa é a tua gaveta, onde escondes as tuas coisas.
Çocuklar, lütfen gidin eşyalarınızı alın.
- Mãe. - Vão buscar as vossas coisas.
Parlak eşyaları, vaaz niyetine konuşmaları.
Aquelas roupas vistosas, os discursos de reverendo.
Sayın Yargıç, neden Nicole'un eşyaları jüriler göremeden önce buradan kaldırılmış?
Meritíssimo, posso perguntar porque os pertences da Nicole foram removidos antes que o júri os pudesse ver?
Saatimi ve değerli eşyalarımı çıkarayım mı?
Devo tirar o meu relógio e as minhas jóias?
- Eşyalarını al.
- Pega nas tuas coisas.
Burada işimiz bittiyse ben eşyalarımı alıp gideyim.
Se terminámos, vou-me embora.
Ben eşyalarımı kendim toparlamak istiyorum tamam mı?
Mas quero ser eu a embalar as coisas, está bem?
Şimdi sabaha kadar eşyalarını topla ve hazırlan.
Arruma as coisas e prepara-te pela manhã.
Eşyalarını al.
Pegue nas coisas.