Fayed traduction Portugais
396 traduction parallèle
Al Fayed, Mohamed, Ali!
Al Fayed, Mohamed, Ali!
Yanında sevgilisi Dodi Al Fayed de vardı.
"Ela estava com seu companheiro," "o milionário Dodi Al-fayed..."
Joseph Fayed, Green Üniversitesi'nde yardımcı profesör.
Joseph Fayed, prof. associado da Green University. Engenharia Química.
Adı Joseph Fayed. Green Üniversitesi'nde profesör.
Ele chama-se Joseph Fayed e é professor na Green University.
Ama Fayed'i yakalamamıza yardım etmezsen, bu onu son görüşün olacak.
Mas se não nos ajuda a apanhar o Fayed, nunca mais o verá.
Taktik timler 10 dakika sonra Fayed'in evinde olabilirler.
As equipas de táctica podem estar na casa do Fayed em dez minutos.
Fayed'e gidip Marwan ile konuşmak istediğini söyleyeceksin.
Vá até ao Fayed e diga-lhe que precisa de falar com o Marwan.
Joseph Fayed.
Joseph Fayed.
Dina Araz bizim için çalışacak ve Fayed'e yakınlaşacak.
A Dina Araz trabalhará para nós e aproximar-se-á do Fayed.
Beni Fayed'e ve umuyoruz Marwan'a götürecek.
Ela leva-me ao Fayed e, com alguma sorte, ao Marwan.
- Fayed ya bize inanmazsa?
- E se o Fayed não acreditar em nós?
- Fayed Napier'e sapıyor.
- O Fayed está a virar-se para Napier.
Fayed'in arabası tüneldeyken, üç araba çıktı.
Durante o tempo que o carro do Fayed esteve no túnel, saíram três carros.
Fayed kendini şehit etti.
O Fayed martirizou-se.
Fayed'e gidip Marwan'la konuşman gerektiğini söylemeni istiyorum.
Quero que vá com Fayed e que diga que precisa falar com o Marwan.
Peki ya Fayed bize inanmazsa?
O que acontecerá se o Fayed não acreditar em nós?
Beni Joseph Fayed ismi üzerinden buldunuz, belki de bilmek istersin, kendini şehit etti.
Localizou-me através de um homem chamado Joseph Fayed que será interessante você saber que ele se martirizou pela causa.
Benle olan tek bağlantınızın Fayed olduğunu bilseydim, bu konuda yardımcı olabilirdim.
Ajudaria saber se ele era a única forma de chegar até mim.
Prenses Diana Muhammed Al Fayed'in yatıyla bugün Akdeniz'e açıldı.
A Princesa Diana velejou ao mediterrâneo... em um dos iates do Sr. Mohamed Al-Fayed, hoje,
Dodi Fayed ölmüş.
Dodi Fayed está morto.
Bakıyorum da Bay Fayed dün gece toprağa verilmiş. Gece yarısı.
Estou vendo que o Sr. Fayed foi enterrado noite passada... à meia noite.
Silah tüccarı Amir Fayed'in cinayet davasında 16. günde sürpriz yok ve Savcı Joshua Lindsey için kayda değer bir ilerleme olmadı.
O 16.º dia do julgamento do traficante de armas Amir Fayed trouxe algumas surpresas e nada de progressos a favor do procurador Joshua Lindsey.
Fayed iş ortağı olan ve eskiden polis muhbiri olduğu ortaya çıkan Jack Toland'ı öldürmekle suçlanıyor
Fayed é acusado de ter morto Jack Toland, um cúmplice que fora mais tarde dado como informador da polícia.
Ancak savunma Fayed'in hayırsever, diplomat... ... ve en önemlisi masum olduğunu söylüyor.
Mas a defesa criou uma bela imagem do Fayed como diplomata, filantropo e mais importante, um homem inocente.
Amir Fayed'in kızının dadısıydı.
Era a ama da filha do Fayed.
Fayed'in adamlarından birini, Jack Toland'ı öldürdüğünü gördü. Bir aydır Hollywood'daki güvenli bir evdeydi.
Ela viu o Fayed a assassinar um dos seus homens, Jack Toland, e no último mês, tem estado num sítio seguro em Hollywood.
Fayed'in öldürmekle suçlandığı adamın mı?
O tipo que o Fayed é acusado de matar?
Dün gece 10 : 30'da Memur Richard Colden Amir Fayed adına kayıtlı bir cep telefonunu aramış
22h30 de ontem, o agente Richard Colden telefonou para um telemóvel pago pelo Srº Amir Fayed.
Eee, Fayed için ne yapıyordun?
Porque andavas a trabalhar para o Fayed?
Bay Fayed'in Jack'in polise konuştuğunu keşfettiği geceydi.
Foi na noite que o Sr. Fayed descobriu que o Jack andava a falar com a polícia.
Fayed kendini kaybetti.
Ele perdeu a cabeça.
Kapıdaki bekçi Bay Fayed'in evde olmadığını size söylemiş olmalı.
O segurança do portão deve ter-lhe dito. O Sr. Fayed não está em casa.
- Çünkü az önce Fayed adına kayıtlı numaralardan birini aradın.
É que parece que acabaste de marcar um dos números pagos pelo Fayed.
Ayrıca, Fayed'e iki polis memurunun güvenlik evinde katledilmeleriyle ilgili suçlamalar da yöneltildi.
Fayed está também a ser acusado pelo homicídio na casa segura de dois agentes da polícia de L.A..
Abu Fayed.
É o Abu Fayed.
Fayed ismindeki bir adamla 4 gün önce temasa geçtik.
Fomos contactados há quatro dias por um homem chamado Fayed.
Fayed'in abisi, 1999'da Lübnan'daki büyükelçimizin kaçırılma olayına karışmıştı.
O irmão do Fayed estava na célula que atacou a nossa embaixada no Líbano, em 1999.
Jack'in sorgulaması sırasında Fayed'in abisi öldü.
O irmão do Fayed morreu quando o Jack o estava a interrogar.
Neden Fayed, Assad'ın yerini söylediğinde Jack'i kurtarmak için bir plan yapmıyoruz?
Podemos agarrar o Jack assim que o Fayed nos der a localização do Assad.
Fayed'in, bizim takip kanallarımızı ortaya çıkaracak kaynakları var.
O Fayed pode detectar a nossa vigilância.
Anlaşmaya göre Fayed'e uydu yayınımızı, telsiz frekansımızı ve hava sahamızı izleme olanağı tanıyoruz.
Demos ao Fayed acesso ao satélite, radiofrequências e corredores aéreos.
Fayed'den yerini öğrenir öğrenmez harekete geçeceğiz.
- Será, mal o Fayed dê a localização.
Fayed, ben geri dönmeden ararsa beni bilgilendirin. - Bill. - Evet?
- Se ligar antes de eu voltar, passem-mo.
Sana söylemiştim. Fayed gözlem protokollerimize sahip.
- O Fayed tem os protocolos de vigilância.
- Fayed arıyor.
- O Fayed está em linha.
Fayed yayını öğrenmiş.
O Fayed detectou-te.
Fayed, bu habersiz gelişen bir işlemdi.
Isto foi uma operação à revelia.
Başka yöne dönüyor, Fayed.
Está a afastar-se.
- Fayed'i kaybetmiş olabiliriz.
- Podemos ter afugentado o Fayed.
- Fayed'den haber var mı?
- Tiveste notícias do Fayed?
Fayed de.
E o Fayed também.