English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ F ] / Fedakârlık

Fedakârlık traduction Portugais

570 traduction parallèle
Fedakârlık dolu yıllarının ödülünü şu anda almakta olan annesini ve kız kardeşini gönülden tebrik ediyorum.
Dirijo também as minhas felicitações à mãe e à irmã, para quem este momento é a recompensa de anos de sacrifício.
Daha fazlasını verecekler varken fedakârlık yapmasına izin verdim.
Deixei-a fazer sacrifícios quando outros tinham mais para dar.
En büyük olmak için fedakârlık gerek.
"Para sermos grandes, temos que fazer sacrifícios."
Büyük bir fedakârlık yaptığını sanıyordu.
ela se considerava uma grande mártir e bancou a tal desde então.
Fedakârlık ve kıskançlık.
Com martírio e ciúme.
- Vermek, fedakârlık yapmak.
- Dar, sacrificar.
Gurur verici bir fedakârlık.
Um sacrifício sublime.
Esas fedakârlık yapan, Majesteleridir.
Sua alteza é o real sacrifício.
Kitapta yazıyor, altın onun uğruna fedakârlık edenler için büyük bir engeldir ve bunun peşine düşen her aptal için.
A Bíblia diz, o ouro é um obstáculo para quem o deseja e os idiotas o cobiçaram.
Bir yabancı olarak, başka bir adamın ülkesi için böyle büyük bir fedakârlık yapmanıza gerek yok.
"Não existe razão pela qual," "um estrangeiro," "deva arriscar-se a tal sacrifício" "pelo país de um outro homem".
Bu son mektubu okuduğumda fedakârlık yapıyor olmalı diye düşündüm ama saçmalıyor işte!
Recebi a carta e pensei, como ele se tinha sacrificado tanto. - Só tretas.
İmparatoriçe bir adım öne çıkıp halkı daha çok çabalamaları, daha fazla fedakârlık için teşvik etti.
A própria Imperatriz assumiu um novo papel, incitando a nação a fazer mais esforços e mais sacrifícios.
- Var. Benim için yaptığın fedakârlık hakkında çok konuşmamamın tabiatımdan kaynaklandığını bilmeni istiyorum. Çok sağ ol.
Sim, deves compreender que não é minha natureza fazer um'espelhafato'pelo que fizeste por mim, por muito grato que tenha ficado.
Birsürü fedakârlıkta bulunmuş olmalısınız... Kızınızı tıp okuması için zorlamışsınız.
E posso perguntar-lhe... sobre os sacrifícios que fez para custear os estudos dela.
Fedakârlık mı? Hiç olmadı.
Não fizemos sacrifícios.
Ama gene de, bana göre küçük bir fedakârlık bu.
Mas no meu caso, também representa um pequeno sacrifício.
Al, eğer ki Steve için bu kadar fedakârlık yapabiliyorsa sen de en azından "seni seviyorum" diyebilirsin.
Se ela se dá a tanto trabalho por ele, o mínimo que podes fazer por mim é dizer que me amas.
Fedakârlık yapabilirim.
Eu posso comprometer-me.
Fedakârlık etmeyi bilmeyen, kimseden fedâkarlık göremez
É o único risco Que não se toma E do qual Não se pode desistir
Benim için fedakârlık yaptığını mı düşünüyorsun?
Acha que andou sobre brasas por mim?
Eğer tüm insanlar haftada tek bir öğünlerinden fedakârlık yapsa tüm dünyayı doyurabiliriz.
Se cada pessoa sacrificasse uma refeição por semana, isso seria o suficiente para alimentar o mundo inteiro.
Bu çok büyük bir fedakârlık. Dert etme bunu.
Foi tão generoso!
Ki bu benim asla yapmayacağım bir fedakârlık.
Um sacrifício que não estou disposto a fazer.
Fazla olduğunu biliyorum ama alternatif kaynaklar bulana kadar hepimiz fedakârlık göstermeliyiz.
Eu sei que é muito mas até que possamos encontrar recursos alternativos, devemo-nos todos sacrificar.
Aptalca davranarak büyük bir fedakârlık yaptı.
Tu, involuntariamente, meteste-te num compromisso sério.
Fedakârlık gerektirebilir ama.
Podia ser preciso um sacrifício.
Bir fedakârlık yapmanız gerekebilir.
Um sacrifício, talvez.
Bir fedakârlık yapan takım arkadaşına basit bir teşekkür hoş olurdu.
Agradecer a um colega que se sacrifica é um gesto de decência.
Bu bir savaştı. Başkalarının yaşayabilmesi için birileri fedakârlık yapmalı.
Sacrificam-se alguns para que outros possam viver.
Bu kararlar fedakârlık gerektiriyor.
Essas escolham exigem sacrifícios.
Bu yüzden, bu paranın bir kısmını, karınızı ve çocuklarınızı utandırmamak ; ve sahip olduğu ilkeli geçmişe gönülden bağlı bir şirketin, eğlence konusu olmasını önlemek namına, Georgia Thomas'a vermek, nispeten küçük bir fedakârlıktır.
Assim o sacrifício de dar algum à Georgia fica menor em troca de poupar a sua família a algumas vergonhas poupar o ridículo a uma firma tão dedicada ao seu magnífico pedigree.
Ayrıca, sonuçlarla ilgilenen ve bir haber programını yürütmesi gereken olan biri olarak, halkın saçma arzuları doğrultusunda fedakârlık yapmak zorundayım.
Como pessoa pragmática, que tem de manter um negócio, por vezes, tenho um compromisso com os caprichos do público. - Tem um grande compromisso.
O da çok büyük bir fedakârlık yapmıştı, öyle değil mi?
Ela também fez um grande compromisso, não fez?
Kaçmayanın gösterdiği fedakârlık toplumuna duyduğu inançtan dolayı verdiği can mensubu olduğu sınıfımızı iktidara taşıyacak.
O sacrifício do que permanecesse... que acreditava tanto na casta dele que iria dar a vida dele por ela... iria determinar que casta seria a dominante entre nós.
Senden ve mürettebatından büyük bir fedakârlık isteyebilirim.
Eu posso vir a pedir muito a si e à sua tripulação.
" Avcılık bazı fedakârlıklar gerektirir, falan filan.
Já sei. " Ser caçadora envolve alguns sacrifícios, blá, blá, blá...
İblisin karşısına benim yerime geçmen, diğerleri yaşasın diye fedakârlık etmen.
Trocar de lugar com o demónio, dar para que outros possam viver.
Fedakârlık.
Sacrifício.
Bunun, yapmaya hazırlandığınız bir fedakârlık olduğundan emin değilim.
Não sei se estará preparada para fazer esse sacrifício.
İşte bu yüzden canımızla hayatımızla fedakârlık yapacağız.
O objetivo da nossa revolução, é a liberdade de nosso país.
- kendi çocuğundan fedakârlık yaptı.
- a sua infância para nos criar.
O yüzden kaptanları bize cesaret, takım çalışması ve fedakârlık konusunda meydan okuyunca, sizin adınıza kabul ettim.
Por isso, quando o Capitão nos desafiou para uma competição de coragem, trabalho de equipa e sacrifício, aceitei em vosso nome.
Bu mürettebattan çok fazla fedakârlık istedim.
Estou pedindo a esta tripulação para fazer um grande sacrifício.
Acı olmadan, fedakârlık olmadan, hiçbir şeyimiz olmazdı.
Sem dor ou sacrifício, não teríamos nada.
Fedakârlık yapılmak zorunda.
São necessários sacrifícios.
Bundan daha büyük fedakârlık olamaz.
Não há maior sacrifício.
Halkımdan daha ne kadar fedakârlık yapması beklenecek?
Quantos mais sacrifícios vão pedir ao meu povo?
Saplantılı olduğumda daha iyi çalıştığımı söylersem, bu razı olduğum bir fedakârlık.
Se a obsessão me ajudar a fazer melhor meu trabalho, é um sacrifício que estou disposto à fazer.
Bir kıza sahip olmak, fedakârlık gerektirir, dostum.
Meu, ter uma miúda é sinónimo de sacrifício.
Fedakârlık zordur.
Sabes, o sacrifício é duro.
Fedakârlık yapıyor. Fedakârlık yapıyor. Fedakârlık yapıyor.
Sacrifício e sacrifício e sacrifício... e sacrifício e sacrifício e sacrifício...

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]