Fiel traduction Portugais
1,979 traduction parallèle
Çok basit bir mantık. Fahişelerle yatan bir erkek sadık değildir.
lt é impossível para um homem que vai com prostitutas para ser fiel.
Fahişelerle takılan bir erkeğin sadık olmasına imkan yoktur.
lt é impossível para um homem que vai com prostitutas para ser fiel.
Ben birlikte olduğum kişiye hep sadık kaldım.
Sempre fui fiel à pessoa com quem estava.
Gerçek bir kız arkadaşının olması sorumluğu, fedakârlığı, sadık olmayı öğretecek. Başkasının duygularına göre hareket etmeyi. Sırf kendine göre değil.
Ter uma namorada a sério, vai-te obrigar a aprenderes o que é responsabilidade, sacrifício, ser fiel, levar em conta os sentimentos dos outros, não só os teus.
"Boyun eğmez gurur, dinmeyen nefrete karıştı."
"Misturado com orgulho obstinado e um ódio fiel".
Senin için yazdigim karakter profiline bagli kal sadece.
Mantém-te fiel ao perfil da personagem que escrevi para ti.
Köpekleri seviyor musun? Evet.
Se a mulher se mantivesse fiel ao lado dele, as preocupações acabariam.
Reeves'le yatarsan o güven duydugun eski, güzel duygunun, öfkenin geri gelecegini mi saniyorsun? Jake'i kontrol etmeni saglayan.
Achas que dormires com o Reeves vai trazer de volta o velho Jake, fiel, nervoso e controlável?
Reeves ile yatmanın, eski, iyi sinirli, kontrollü seninle kavga eden, seni tehdit eden Jake'i geri getireceğini gerçekten düşünüyor musun?
Acha que, foder com o Reeves, lhe trará de volta o fiel, nervoso e controlável Jake? Aquele que a enfrenta e ameaça?
Ben inançlıydım, döngüler boyunca..., hepsi ne için?
Eu tenho sido fiel, ciclo após ciclo, e para quê?
"Sana karşı herzaman dürüst oldum," "Hiçbir zaman başka bir adamı düşünmedim" "Eğer ruhum ve vücüdum tamamen saf ve temizse, böylece,"
Se eu sempre fui fiel a Rama, se eu nunca pensei em outro homem, se eu sou completamente puro de corpo e alma, então,
Orjinaline sadık kalınmıştı.
Era fiel ao original.
Hazineyi kaybetmiş olabilirsin, ama sadık tayfan olan bizler daima yanındayız.
Você pode ter falhado sobre o tesouro, mas você sempre nos terá, sua fiel equipe.
Prensiplerime bağlı kalıyorum.
Eu mantenho-me fiel ao princípio.
Acıdan uzak olacak,
nem permitirás que o teu servo fiel sofra de corrupção.
- Bu kadar basit orospu çocuğu.
- Semper fi, cabrão. ( n.t. : Semper Fi = Sempre fiel em latim )
Ian, vefalı tiplerden değildir, sana bir şey için söz vermişse...
Ouve, querida, o Ian não era muito fiel. Se ele te prometeu algo...
Bak, vefalı olmak bizi şempanzelerden ayırır.
Repara, ser fiel é o que nos, separa dos macacos.
Ona özel kuvvetler üniforması diktirincede.. .. yeni biri oldu çıktı.
Quando conseguimos uma réplica fiel do seu uniforme das forças especiais, ele era um novo homem.
İzlediğin yola sıkı sıkıya bağlı kal. Ve eğer savaş kapımıza dayanırsa, John buna hazır olmalıyız.
Mantém-te fiel ao rumo que determinaste... e se a guerra vier, John... temos de estar preparados.
Sadece New England doğru çıkmış.
Apenas a Nova Inglaterra se manteve fiel.
Geceleri yanına sokulabileceğim sadık bir arkadaş telepatik emirlerle öldürme yetisine kavuşmuş bir hayvan.
Um companheiro fiel, com quem eu me pudesse enroscar durante a noite, mas capaz de matar sobre ordens telepáticas.
Sadık bir arkadaş oluşunu çok beğendim.
Gosto mesmo que sejas um amigo fiel.
Evet, sadığımdır.
Pois, sou fiel.
New England sizden yana kalacaktır. Fakat New York, Pennsylvania ve Güney Carolina'da belirsizlik var.
Nova Inglaterra ser-lhe-á fiel, mas a incerteza existe em Nova Iorque... na Pensilvânia e na Carolina do Sul.
Annen, daima benim en sadık ve en bilge danışmanım olmuştu.
A sua mãe foi sempre o meu mais fiel conselheiro... e o mais sábio.
Size daha az sadakati olan birine karşı bu kadar sadık olmanız takdire değer.
- É admirável. Ser tão fiel a alguém que... Não tem sido nada fiel a si.
Altı aydır sana sadığım.
Durante seis meses a única coisa que fui foi fiel.
Kogo ailesine ihanet etmem.
Jurei ser fiel à família Kogo.
Ne olursa olsun önemli değil, bu çocuklara herkesten daha fazla sadık olacağım.
Aconteça o que acontecer, serei sempre fiel a estes tipos.
Sakıncası yoksa sorabilir miyim? Sana sadık değil ve çocuğunun babası değilse masaya ne getiriyor?
Se não te importas que pergunte, se ele não te é fiel, se não é o pai do teu filho, o que leva ele para a mesa?
"Bu adamı kocan olarak kabul ediyor musun?" dediğinde ve sen de "Evet" dediğinde dürüst olmam gerekirse bir düzene oturduğunu düşünmüştüm.
"Aceitas este homem para ser o teu fiel marido," tu disseste, "Sim," Tenho de ser sincero, Pensei que tinhas acentado.
Hayır, sadece gerçeği söyle benim sadık arkadaşım
Não, apenas a dizer a verdade meu fiel companheiro.
Bundan çok sadık bir köpek olur, Michael.
Agora é o teu cão fiel, Michael.
Gerçek büyücülerin dünyasında yaşamayı... fethetmeyi, orclara bela... kesilmeyi nasıl çok istiyorum.
Oh, como eu desejo que eu pudesse viver dentro o reino de Feiticeiros e Warbeasts... regendo a terra como um conquistador poderoso... orcs golpeando e ogros semelhante com minha espada de folha larga fiel.
Ona hep sadıkmışsın gibi davranmaya kalkma.
- Não me vais dizer que sempre foste fiel.
Los Angeles alan kodu sınırları içinde ona tamamen sadığım.
Sou-lhe totalmente fiel dentro dos indicativos da grande Los Angeles.
Hapisteki beşinci gün ve sözüne sadık kalan Hancock hâlâ parmaklıların ardında.
No seu quinto dia na prisão e fiel à sua palavra, Hancock continua preso.
Belki insanlara olan inancını kaybettin, ama hala birşeylere inanıyor olmalısın.
Talvez tenha perdido a fé nas pessoas, mas ainda precisa ser fiel a alguma coisa.
Yakında, iyice yalnız kalacağım. Şükürler olsun ki, Pal daha çok genç ve yanımda sadık Darvulia var.
Louvo a Deus por o Pal ser ainda muito novo e por ter a fiel Darvulia ao meu lado.
Doğru ol, tamam mı?
Seja fiel a ti mesmo, eh?
Sen şu Ukraynalı yardımcı değil misin?
Se não é o "fiel ajudante" ucraniano.
Prensiplerine bağlı olmak zorundasın.
Tens de ser fiel aos teus princípios.
Diyor ki, onunla olduğun zamanların anısıyla bana karşı olan duyguların arasında kalmışsın.
Ela diz que percebe que estás dividido, entre ser fiel à memória dela, e os sentimentos que tens por mim.
"Eski sadık yaver, efendisinin dönüşünü bekler".
"O velho fiel espera o regresso do amo".
Cunku ben cagrima kesinlikle sadigim.
- Seria fiel à minha vocação. É uma questão de brio.
Dürüst olun kendinize karşı
Ser fiel a si mesmo
Sen, Florence Stone sadece Ağaç Evi Kulübü'ne bağlı kalacağına yemin eder misin?
Florence Stone... juras ser fiel ao Clube da Casa da Árvore e só a ele... durante toda a tua vida?
- Yemin ederim ki...
- Juro ser fiel à...
Eski dostu ve güvenilir müttefiki General Ming'e onu bulmasını emretti.
Ele ordenou ao General Ming, o seu mais antigo amigo e fiel aliado, que a encontrasse.
Ama hâlâ bir şeylere inanıyor olmalısın.
Talvez tenha perdido a fé nas pessoas, mas deve manter-se fiel a algo ; deve haver algo que lhe é querido.