English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ F ] / Fino

Fino traduction Portugais

1,442 traduction parallèle
Sadece siyah ve gri mürekkep kullanılması ince işçiliktir. Acemi biri yapmamış.
O uso exclusivo de tinta preta e cinzenta chama-se traço fino.
- Okulun her yerini aradık. Kimse bir şey gördüğünü hatırlamıyor.
Os meus homens passaram a escola a pente fino.
Olay mahallini kendi ellerimizle araştırdık.
Passámos o local a pente fino. Trouxemos tudo.
Zaten burası fazla kayganlaştı. Hadi gidelim.
De qualquer modo, o gelo estava a ficar fino ali.
Her şey o kadar güzel ki, dahası şu tarafta biraz sıcak peynir var.
É tudo tão fino, e há ali uma espécie de queijo quente.
Belki de senin gibi süslü bir centilmen değilim... senin... çok güzel şapkanla... Fakat bende iş yapıyorum.
Posso não ser um cavalheiro elegante como tu e o teu chapéu fino mas trato de negócios.
Çok lüks bir yere gitmemize gerek yok.
Nem sequer precisamos de ir a nenhum sítio fino.
Çok lüks!
Que fino!
- Bilirsiniz, çoğu ünlü parayı derginin ödeyeceğini duyunca büyük restorantlara gitmek istiyor.
Quando sabem que é a revista que paga, querem um restaurante fino.
Millet, süslü porselenlerimizi kullanıyoruz...
Estamos a usar o nosso serviço fino.
Nasıl oluyor da benim tabağım diğerlerinden daha az süslü?
Por que é o meu prato menos fino do que o dos outros?
Tatlı için de süslü porselenleri kullanmanın hoş olacağını düşündük.
Achamos bom usar o servico fino para a sobremesa também.
Bu küçük fino köpeklerini hayvan dükkânına götürmeliyiz.
Temos de levar estes caniches à loja de animais.
Şerif, bu çiftliğin her köşesini arayın.
Xerife, passe esta quinta a pente fino.
Evet, dayanıklı olmalısın, adamım.
Sim, tens de te manter fino, meu.
- Şimdi olmaz, fino.
Olha a linguagem!
Bak bakalım şu kısacık dosyaya.
Vê este processo tão fino.
Bu aşağı mahalle yollarında, bir çift ayakkabıdan daha güzeli, renkli bir şeydir değil mi?
Uma coisa de que um senhor de cor gosta mais do que de um par de sapatos finos é um chapéu fino, certo?
Ajan Scully'nin cesedi ayrıntısıyla incelemesini istiyorum. Emredersiniz, Efendim.
Quero que a Scully examine esta mulher a pente fino.
Adamlarım şehrin her yerini arıyor.
Os meus homens estão a passar a cidade a pente fino.
Kral olmaya çalışan son kişi.
Um traje fino para julgar um Rei.
- Paris'e yerleşmek bir servet demek.
- Mudamo-nos para lá. Mudar para Paris custa uma fortuna, sobretudo num bairro fino.
Evet, bu av tüfeği mermisi değil.
- Não, é muito fino. Não é uma bala de espingarda.
Yelpaze kadar hafif.
Fino que nem um violino?
İyiyim.
- Estou fino.
Git de kendine bir fino köpeği al.
Compra o raio de um cão.
Belli belirsiz bıyığına rağmen... korkulacak bir rakip olduğunu ispat etmişti.
"Apesar de seu bigode fino..." "... ele provou ser um oponente formidável. "
Fino köpekleri için davet?
Pilates para Poodles. Sim é na terça às 2h30.
Bu çok ince.
Isto é demasiado fino.
Oğlunuzun kas yapısında kalıtsal bir takım deformasyon var.
O seu filho sofre de uma desordem degenerativa do tecido fino do músculo.
- Harika.
- É fino.
İnce, uzun, beyaz melekleri olan etrafında kelepçeler.
É fino e comprido, com anjos brancos e gorduchos, rodeando a moldura de marfim trabalhada à mão.
Bugün erken saatlerde, Tacoma, Washington'daki adres bölgesinin... süpürülerek taranması için metal dedektörler kullanıldı.
Hoje, usaram detectores de metal... para passar a pente fino o quintal desta casa em Tacoma.
- Gayet güzel.
Sim, está fino.
Birkaç gün içinde ayağa kalkar.
- Dentro de alguns dias estará fino.
JACK : Temizleme ekibine hemen bildirildi.
A equipa de limpeza vai passar o apartamento a pente fino.
Beş yıl önce de arama ekiplerinizle,.. ... köpeklerinize ve akademi öğrencilerinizle geldiniz. Ama hiçbir şey bulamadınız.
Vocês vieram aqui há cinco anos passar tudo a pente fino, com cães e estagiários, e não descobriram nada.
Aşçıbaşılar ekoseli takım ve beyaz gömlek giyer. Ama biri, lokanta mutfağında kanlı bir takım yakmış.
Os cozinheiros usam camisas brancas ou com um padrão axadrezado, mas um fato fino ensanguentado foi queimado na cozinha do restaurante.
İnce ve keskin bir cisim kullanılmış.
Com um instrumento fino e afiado.
Sadece ince madenlerde işe yarıyor.
Apenas metal fino.
- O seçkin takımı mahvolacak. - Rory, bunu yapamazsın.
Pumba, mesmo em cima daquele fato fino que ele usa.
Birisi onun soyunma odasına girip... yemekte fino servis etmek istemiş.
Já que alguém entrou no camarim... e tentou servir o cão como jantar.
- Fino köpeği mi?
- O que é isto?
Çöplere dalacağız.
Vamos passar a pente fino.
İnsanlara tuhaf şeyler yaptırır.
É um fino pó branco fabricado nos parques de caravanas.
Ondan sonra limandakilerle konuşup birilerinin bir şeyler görüp- -
Se não der em nada, passe a marina a pente fino...
Hayır. - Of!
Não, o TAC revelou uma ferida na cavidade torácica, causada por um objecto fino e afiado, que perfurou o pericárdio e lhe penetrou o coração.
Kalem gibi ince bir bıyığın yakın zamanda geleceğini sanmıyorum.
Não acho que a moda de bigode fino vá alguma vez voltar.
Bir grup polis memuruna tiyatroyu şimdi gözden geçirmelerini söyledim.
Tenho uma data de agentes a passar o teatro a pente fino.
- Selam fino. - Selam Kare.
Um mágico, tal como uma prostituta, nunca revela os seus truques.
Evet.
Estás fino?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]