Flirt traduction Portugais
71 traduction parallèle
Bu şekilde, tamamen yabancı biriyle flört etmek, aptalca ve onursuzcaydı.
Boa noite, Sra. Jesson. - Não era digno ter um "flirt" assim com um estranho.
Keklik'di. - Bu banka kurallarına aykırı.
Isso foi flirt e está proibido.
Sıradan bir vurdu kırdı filmi olmasın.
Não devia ser só um "flirt" para ambos.
Çeviri :
The One Where Ross Can't Flirt
Bu ne kadar sürdü.
Diz-me, ao menos, quanto tempo durou o vosso inocente flirt.
Bu sadece flört. Başka bir şey değil.
Não, aquilo é só um flirt, não passa disso.
Flört mü?
Um flirt?
Bu yüzden Mrs Heskell ile buluştum, bana flirt etmeyi öğretiyor, böylece İngiliz avratlarla sex yapabilirim Mmm.
Por isso conheci Mrs Heskell, que me ensina a seduzir, para poder fazer sexo com uma rapariga inglesa. Mmm.
Kim flirt öğrenmeye geldi?
Quem vem cá aprender a seduzir?
-.. ve flirt yapmaya gittin.
-... e ficou lisonjeado.
Flirt birisiyle tanışmanın peşrevidir.
A sedução é um prelúdio para conhecer alguém.
Benimle flört mü ediyorsun?
Estás a fazer "flirt" comigo?
Bir insan geleneği olan flört ediyorum.
A iniciar os rituais humanos do flirt.
Tamam, flirt saçmalığını bırakmamı mı istiyorsun?
Pronto, queres que pare com as merdinhas de "bonitinha"?
Ve sen Patalojik bir kız meraklısısın!
E tu és um flirt patológico!
Şimdide Patalojik kız meraklısı mı oldum?
Agora sou um flirt patológico?
- Flört İtalya'da gelenektir.
O flirt é um ritual em Itália. Aproveite.
Sana kur yapıyor, kabul et.
Ele quer um flirt, admite.
Çok güzelsin ve flörtleşmek bana yetmiyor.
Tu és muito bonita e flirt não é suficiente para mim.
Çok güzelsin ve flörtleşmek bana yetmiyor.
Tu és tão bonita e flirt não seria o suficiente para mim.
Gerçekten mi? Tanıdığım matematikçilerin çoğunluğu flirt işerinde pek iyi sayılmaz.
A maior parte dos matemáticos que conheço não são muito namoradeiros.
Son kaçamağım olacağını zannediyordum.
Era suposto ser só um "flirt".
Bekle, flört etmek benim tek kusurum, değil mi?
Espera, a cena do "flirt" foi o meu único erro, certo?
Sadece kur yaptık birbirimize.
Foi só um flirt.
Bunun gelip geçici birşey olduğunu sanıyordum.
Eu pensava que isto era só um flirt.
Bence internette flört etme üzerinde çalışmalısın.
Acho que devias praticar o flirt online.
Benden hoşlanıyordu.
Era um grande flirt.
Benimle flirt etme.
Não se atire a mim.
Biraz daha getiremezsek, Bizim bölge Flirt'e geçecek.
Se não importar mais perderemos nosso território.
Tin Hung Tong'un bölgesi Flirt'in adamlarına geçmişti. Cowie!
Tin Hung, a área de Tong está sendo ameaçada por um tal de Cowie.
Flirt hala çok kazanıyor.
Desconfio de Flirt!
Flirt'ü bitirelim.
Flirt é o alvo!
Flirt seni istiyor, Dee amca da.
Flirt acompanhado do tio Dee estão aqui para vê-lo.
Flirt açık etmedi. İki yükleme de kaçtı.
Ela não esperava que Flirt fosse estragar a operação.
Bir bedeviye kum bile satabilir, sonra da onu bıktırıncaya kadar, ayrıldığı sevgilisini anlatır.
Poderia vender areia a um beduíno. E matá-lo de tédio falando do último flirt dela.
- O zaman küçük Napolion ile sen flirt edersin.
- Vai tu cortejar o Napoleão.
Burada ne yapıyorsun? Hadi. Biraz flört etmek keyfimi yerine getirebilir.
Um pouco de flirt pode ajudar o meu humor.
- Demek ki hiç.. ... cilveleşme yoktu orada.
Portanto, não houve ali flirt nenhum.
Nia'dan flört yumruğu yemek için neler vermezdim.
O que eu não daria para ter o flirt da Nia com um soquinho, uma só vez.
- Sen flörtleşmek ne bilmezsin bile.
Não sabes mesmo o que é flirt.
O şişko domuzun beleş bir yemek ve biraz cilveye hayır demeyeceğini biliyordum.
Sabia que aquele suíno não recusaria comida de graça e um flirt.
Flörtten fazlasıydı.
Foi mais do que um flirt.
Belki arada sırada keyfim yerine gelsin diye flört ederim.
Talvez de um bocadinho de flirt aqui e ali, para manter o meu astral.
Parti numarasına mesaj gönderildiğinde pat diye ekranda çıkacak. Ve mesajla flört başlayacak.
Mensagens enviadas para o número da festa vão aparecer na tela... e as mensagens-flirt vão começar.
Ne yaparken gördün, flört ederken mi?
Viu o quê, um flirt?
Oraya giderken iş konusundaki yeteneklerimi kullanacağımı düşünüyordum ve Frenchie McFrench'le flirt etme hayallerim de beni üzerimde, "Beni kısırlaştırmayı unutmayın!"
Fui para lá a pensar que usaria as minhas habilidades de negócios, e qualquer esperança que tivesse de namoriscar com o Frenchie McFrancês acabou quando ele me viu a usar aquela T-shirt que dizia,
Bak ben buraya şef Nicholas'la flirt etmeye geliyorum, içeri girdiğimde "Caroline, harika görünüyorsun." demene ihtiyacım var.
Olha, vou entrar ali para namoriscar com o chef Nicholas, e quando eu entrar, eu preciso que tu digas, "Caroline, tu estás linda".
Onların zayıflığı hakkında konuşmak yok Kowalski.
Para com o flirt, Kowalski. Pobre Soldado.
Şey, hayır, aslında daha çok flörtleşme diyebiliriz.
Aliás não, foi mais um flirt.
Flört etmemiz senin hayalin.
Este flirt todo é só imaginação tua.
Flirt etmeyi de.
Também gostava muito de namorar. A sério?