Fotografını traduction Portugais
5,800 traduction parallèle
Koruduğu kişinin fotoğrafını göster.
Mostra-lhe quem é que ela está a proteger.
İnsan Kaynakları'ndan birinin fotoğrafını koymuşlar.
A fotografia é de alguém dos RH.
Söyleyebildiğim kadarıyla burası çoğu fotoğrafın çekildiği yer.
Quero descobrir quem é o dono desta página Eu sei que tu lideras excursões aqui.
Fotoğrafını rahatça gösteremiyorum çünkü telefonum kırıldı.
Pessoa... que não posso mostrar nenhuma foto, porque o meu telefone avariou.
Herkes fotoğraf çektirmek için çabucak toplansın bakalım sonra da kiliseye gitmek için hazırlanalım.
Como estás, pestinha? Juntem-se num instante para a fotografia e depois temos de nos arranjar para ir à missa.
Büyükannemin sandığını açtım ve içine bir elma bir gayda ve babasından utandığı için onu aile fotoğrafından silen bir çocuk koydum.
Carreguei a bagageira da avó, e pus uma anona, um banjo e um puto com tanta vergonha do seu pai que o cortou do retrato de família.
Victor Rivera'nın o adamın yanında bir fotoğrafı olduğunu söylesem ne dersin?
E se eu vos dissesse que há uma fotografia do Victor Rivera... ao lado deste homem?
Victor Rivera'nın Klaus Barbie'nin yanında bir fotoğrafı mı var?
Tens uma foto do Victor Rivera ao lado do Klaus Barbie?
Sarah'nın şimdiki halinin fotoğrafıydı.
Era uma fotografia da Sarah tal como ela está agora.
Bir adamı, burada bir yerlerde fotoğrafı var o adamın S4'e giriş izni vardı.
Esse sujeito, sei que tenho a foto dele aqui em algum lugar, que tinha acesso total ao S4.
Sorun olmazsa kitapları bağışlarken fotoğrafınızı çekmek isteriz.
Se não se importa, gostaríamos de tirar uma foto consigo a fazer a doação.
Ben sadece insanların fotoğrafımı çekmesini sevmiyorum.
É só que não gosto que me tirem fotografias.
Fotoğrafımın çekilmesini sevmiyorum Ellis.
Apenas... não gosto que me tirem fotos, Ellis.
Fotoğraf kağıtlarını ve ekipmanlarını yapıyorlar.
Produzem papel fotográfico e equipamento.
Bendeki son fotoğrafın.
É a última foto que tenho tua.
- Caitlyn, tatlıların fotoğrafını çekebilir misin?
- Ketlin, podes tratar das sobremesas?
Kitap fotoğrafını mı kullanacaksın?
Sê dura. Oh, vais usar a imagem do livro?
- Kuzenimin çocuğunun fotoğrafını gösteriyordum.
- Via a foto da bebé do meu primo.
Bir de bana seksi bir fotoğrafını yolladı.
E ela mandou-me uma foto sexy.
Dövüş reklamının fotoğrafı o.
- É uma foto promocional.
Bir dergide Jacqueline Wells'in fotoğrafını görmüştüm.
Vi uma fotografia da Jacqueline Wells numa revista.
Aile fotoğrafınızı gördüm.
Vi a foto de família.
Ne yani, bir cami dolusu tutuklanacak adamla çizgi roman ve piknik fotoğrafını takas mı edeyim?
Queres que faça uma troca entre uma mesquita inteira cheia de possíveis apreensões por um livro de banda desenhada e uma fotografia de um piquenique?
Tamam. Bak, sadece gülümse ve beni işe almışsın gibi tokalaş benimle. Ben de sana göğüslerimin fotoğrafını yollayacam.
Sorria e aperte-me a mão como se me tivesse contratado e mando-lhe uma foto das minhas mamas.
Bu fotoğrafın çekildiği gün onu son gördüğümüz gündü.
O dia em que esta fotografia foi tirada, foi a última vez que o vimos.
"Sevgilim az önce bana dünyanın en seksi fotoğrafını yolladı."
"A minha namorada acabou de me enviar a foto mais sexy".
Dilenci gibi senin fotoğrafını Missouri'den New Mexico'ya kadar herkese gösterdim.
Sim, a mostrar a tua foto a todos do Missouri ao Novo México como um pedinte.
Onların hikayesini anlatan bir fotoğraf çekebilir miydim?
Posso tirar uma foto que conte a sua história?
Annem, fotoğrafı farklı çerçeveleyerek, anlamının nasıl değiştirilebildiğini göstermişti.
A mãe mostrou-me que se muda o significado de uma foto enquadrando-a de outra forma.
Bana çıplak bir fotoğrafını yollamanı istiyorum.
Eu desafio-te... Mm hm. a enviar-me uma fotografia, toda nua.
Fotoğrafın var mı?
- Tem uma fotografia sua?
Burada en önemli olan şey herkesin bu rezil fotoğrafın özel hayatının ihlali olduğunu anlaması.
O que interessa mais é que toda a gente entenda que essa lamentável fotografia é uma violação da tua privacidade.
Fotoğrafınızı çekeceğim.
- Está bem. - Deixem-me tirar uma fotografia.
Sonra göstergeyi hatırladım. Kilometre sayacının fotoğrafı vardı. Kullanmakla suçlanırdım hep.
E costumo tirar a contagem do conta-quilómetros, para não me acusarem de levar carros.
Juan Azanor fotoğrafını bulduk.
Já tenho a foto do Lozano.
- Pek birşey kalmamış ama onun ve şurdaki adamın olduğu bir fotoğraf bulduk.
- Não sobrou quase nada. Mas esta foto dela e do seu empregado sobreviveu.
Fotoğrafını çekmek istediler.
Eles pediram para tirar uma foto contigo.
Masanın üzerinde fotoğraflar olacaktı, bak bakalım arabalı bir fotoğraf var mı.
Há lá umas fotos. Vê se encontras uma dele ao lado de um carro.
Gittiğim marketin Instagram hesabına girip göt deliğimin fotoğrafını koyup "Göt deliği reyonunda indirim vardır" demiş olabilirim.
Já usei o placar de um super-mercado, e pus uma foto do meu rabo dizendo : "Cu à venda"
Fotoğrafını hatırlıyorum.
Lembro-me da sua fotografia.
19.30'da Laura aradı ve yarın sabah fotoğraf çekimi olduğunu söyledi. Yani 11'den sonra aramayın.
Às 19h30, a Laura ligou e disse que tem uma sessão fotográfica de manhã, por isso, não ligue depois das 23h.
- David Bailey senin fotoğrafını çekmek istiyor.
O David Bailey quer tirar-te uma fotografia.
Bu dosyayı göndermemi istiyorlar ama burada 120 tane kızın fotoğrafı var.
Querem que mande o dossiê, mas estão aqui 120 Polaroides.
Çocukken hemen şurada, trenlerle oynarken çekilmiş bir fotoğrafımızın olduğunu söylüyordu sadece.
Ele estava precisamente a dizer que esta área aqui... Temos uma fotografia nossa a brincar com comboios precisamente aqui.
Öğle uykusundan uyanıp bir bakıyorum, adamın teki mutfağımızda üzerinde Charlie Manson tişörtüyle fotoğraf çekiyor.
Acordo da minha sesta e este tipo está na nossa cozinha a tirar fotos com uma t-shirt do Charlie Manson.
En iyi fotoğrafınız bu.
Esta é a melhor foto vossa.
Tamam, fotoğrafın kompozisyonu konusunda da tartışalım mı?
- Está bem. Queres ter uma discussão do caraças sobre a composição da foto?
Fotoğrafını görmek ister misin?
Tenho uma fotografia.
Fotoğrafını çekiyorum!
Estou a tirar fotografias!
Angela Gray'in herhangi bir pornografik fotoğrafını çektin mi?
Sabes de algumas fotos pornográficas da Angela Gray?
Fotoğraf çekip, video kaydı aldıklarını biliyorum.
Eu sei que eles tiraram fotografias e fizeram gravações.