English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ F ] / Frobisher

Frobisher traduction Portugais

372 traduction parallèle
Charlie Frobisher.
Charlie Frobisher, do Empire.
Bay Charles Frobisher.
O senhor Charles Frobisher.
Eğer Charlie Frobisher hala yapabileceğimi düşünüyorsa bence deneyebilirim.
Bem, se Charlie Frobisher ainda me acha capaz acho que deveria voltar.
Charlie Frobisher seni gururlandırdı.
Charlie Frobisher ajudou-te a chegares onde merecias.
Bence Charlie Frobisher beni mutlu etmek için bundan daha fazlasını yapardı.
Eu penso que Charlie Frobisher faria mais do que isso para manter-me feliz.
Arthur Frobisher yüzünden buradayım.
Estou aqui por causa do Arthur Frobisher. PATTY HEWES
Yapılan incelemede kendisi suçsuz bulundu.
SRA. HEWES PROCESSA FROBISHER EM NOME DOS EMPREGADOS
Arthur Frobisher işçilerine şirketlerine yatırım yapmalarını söyledi sonra da kendi payını sattı.
O Arthur Frobisher disse aos empregados para investirem na empresa e depois vendeu as próprias acções.
Arthur Frobisher kişisel kazancına milyonlarca dolar eklerken çalışanları maaşlarını, birikimlerini sahip oldukları her şeyi kaybettiler.
O Arthur Frobisher teve um lucro de milhões, ARTHUR FROBISHER AUDIÊNCIA NO CONGRESSO EM 2001 enquanto os empregados dele perdiam as pensões, as 401 ( k ), - tudo o que tinham.
Frobisher'ın avukatı Wall Street Journal'de bizim için açgözlüler demiş.
O advogado do Frobisher chamou-nos "gananciosos" no The Wall Street Journal.
Frobisher'ın adamları davayı karıştırmaya başladılar tam da beklediğimiz gibi.
E os advogados do Frobisher estão a dar a volta ao caso da forma que nós esperávamos que o fizessem.
Frobisher bizi basın vasıtasıyla harcayacak kişisel olarak saldıracak hayatlarımızı cehenneme çevirecek ki anlaşmaya razı olalım.
O Frobisher irá destruir-nos na imprensa, vai atacar-nos pessoalmente, vai tentar virar as nossas vidas do avesso para obrigar-nos a fazer um acordo.
7 / 24 Frobisher davasına odaklanmış durumdayız. Personelden bir kısmı henüz eve gidebilmeye fırsat bulabilmiş değil.
Temos estado a trabalhar no caso Frobisher sem parar e alguns dos nossos associados ainda não puderam ir a casa.
Bay Frobisher hükümet soruşturmasında zaten hayatından üç yılı kaybetti.
O Sr. Frobisher já perdeu três anos da vida dele num julgamento contra o governo.
Müvekkillerin için mi bu davadasın yoksa Arthur Frobisher'ı yok etmek için mi?
Estás nisto pelos teus clientes ou para destruir o Arthur Frobisher?
Arthur Frobisher dosyası, bu da komisyoncusu Gary Genow.
A ficha do Arthur Frobisher e do corrector dele, o Gary Genau.
Frobisher hisselerini satmak için daha önceden anlaşma yaptığını iddia etti.
O Frobisher alega que já tinha acordado vender as acções.
Frobisher ve Genow hisseleri elden çıkarmak için hafta sonu Florida'da birlikteydiler.
No entanto, o Frobisher e o Genau, estiveram na Florida no fim-de-semana antes da liquidação.
Frobisher ve komisyoncusu arasındaki bağlantıyı kuramazsak kanıtımız yok demektir.
Não temos caso, se não conseguirmos ligar o Frobisher ao corrector.
Söz konusu günde işçilerden, üniversite ve golf arkadaşlarına kadar Arthur Frobisher'ın 150 km yakınında olan herkesle görüştük.
Entrevistámos todos os empregados, colegas e amigos do golfe próximos ao Arthur Frobisher, no dia em questão.
Ve Frobisher'ın nerede olabileceğiyle ilgili parçaları birleştirmeye çalıştık.
E conseguimos saber por onde o Frobisher andou.
Öğlen 3 : 00'ten akşam 6 : 00'ya kadar Frobisher vücut bakımı için kaplıcadaymış.
Das 15 : 00 às 18 : 00, o Frobisher esteve no spa a receber um tratamento completo.
Akşam 6 : 00'da Frobisher özel jetiyle eve dönmek için havalanıyor saat 9 : 00'da Teterboro havaalanına iniyor. Gece 10 : 00'a doğru sağ salim evine ulaşıyor.
Às 18 : 00, o Frobisher foi para casa no jacto privado dele, chegou ao Aeroporto de Teterboro às 21 : 00 e às 22 : 00 estava em casa.
Yani Frobisher ve komisyoncusu bir şekilde Florida'da görüşmüş ama kimse onları birlikte görmemiş.
Portanto, de alguma forma, o Frobisher e o corretor dele encontraram-se na Florida, mas ninguém os viu juntos.
Frobisher'la ilgili bilgiler. Patty tam bir özet isteyecektir.
Pesquisa sobre o Frobisher, a Patty quer um resumo.
Bahriyeli günleri çok gerilerde kaldı, Bay Frobisher.
Estive nos fuzileiros há muito tempo, Sr. Frobisher.
Bay Frobisher size bir rakam öneriyor.
O Sr. Frobisher tem um valor para ti.
Arthur Frobisher geleceğinizi çaldı.
O Arthur Frobisher roubou-vos o vosso futuro.
Frobisher, biz gerçeği ortaya çıkarmadan anlaşmaya varmak istiyor.
O Frobisher quer fazer um acordo antes que se saiba a verdade.
Kesinlikle ama bu Frobisher'ın sizden kurtulmak için ödemek istediği para.
Sem dúvida, mas é o que o Frobisher quer pagar, para se livrar de vocês.
Frobisher'ın net varlığı aşağı yukarı 2.5 milyar dolar.
O património do Frobisher está avaliado em cerca de $ 2,5 mil milhões.
Ben bu işi jüriye götürmeyi ve Bay Arthur'un size ne ödeyeceğine onların karar vermesini isterim.
Gostaria de apresentá-lo a um júri e deixá-los decidir quanto é que o Sr. Arthur Frobisher vos deve.
Bunu aramızda konuşmuştuk. Eğer Frobisher bize 100 milyon dolar teklif ederse kabul edecektik.
Nós falámos sobre isto e concordámos que se o Frobisher oferecesse 100 milhões, que aceitaríamos.
Frobisher'dan daha fazla para gelmesi sizin için de daha fazla kazanç demek.
Mais dinheiro do Frobisher, significa mais dinheiro para si.
Ama Frobisher bu kadar ucuza yırtacak olursa tüm hukuk camiası Patty'nin yenildiğini bilecek.
Mas se o Frobisher se safar assim, todos no mundo do Direito irão saber que ela falhou.
Arthur Frobisher'ı nereden tanıyorsun?
Como conheces o Arthur Frobisher?
Bundan bir hafta sonra avukatı beni aradı ve Frobisher'ın beni çok beğendiğini ve lokanta açmam için yardım etmek istediğini söyledi.
Uma semana após o evento, o advogado dele ligou-me e disse-me que o Frobisher era um grande fã e que queria ajudar-me a abrir um restaurante.
Katie, ne bok yemeye şimdiye kadar Frobisher için çalıştığını bana söylemedin?
Katie, porque não me disseste que trabalhavas para o Arthur Frobisher?
Frobisher, Palm Beach'teyken bir şekilde komisyoncusuyla iletişime geçti.
O Frobisher conseguiu falar com o corrector dele em Palm Beach.
Ben Frobisher'la konuşmadım bile.
Eu nunca falei com o Frobisher.
Frobisher'a karşı şahitlik yapmamı mı istiyorsun?
Queres que seja testemunha contra o Frobisher?
Frobisher'ın aleyhine konuşacağım.
Eu quero apanhar o Frobisher.
Forbisher bu şekilde onu susturacağını düşündü, ama tam tersi bir etki yarattı.
Se o Frobisher achou que a calava, fez exactamente o contrário.
Araba Frobisher'a aitti.
Era o carro de Frobisher.
Öyleyse, Frobisher'ın ifadesine doğru devam edelim.
Então vamos em frente com o depoimento de Frobisher.
Frobisher'ın Jaguar'ı kaza yapar ve yanındaki kız ölür.
O Jaguar de Frobisher choca, matando uma rapariga que estava com ele.
Frobisher kendisinin kullandığını reddeder, ama o sırada sarhoştur.
Frobisher nega que estivesse a dirigir, mas na altura estava bêbado.
Ancak geçen hafta Frobisher'ın kızın ailesine şirketinin hisselerinden verdiğine dair bir ipucuna ulaştık.
Mas na semana passada, recebemos uma dica... que Frobisher havia dado aos pais da rapariga acções da sua companhia.
Suskunluk parası. Yani, bunu Frobisher'ın geçmişte adaleti engellediğini göstermek için kullanacağız.
É o preço do silêncio, por isso... usaremos isto para mostrar a história de Frobisher em obstruir a justiça.
Arthur Frobisher aileme finansal destek sağladı, çünkü kızımı seviyordu.
Arthur Frobisher auxiliou financeiramente... a minha família porque amava a minha filha.
Üçüncüsü :
Em terceiro lugar, Freddie Frobisher, o flatulento eremita de Lindisfarne. Esse mesmo.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]