Futbol traduction Portugais
5,665 traduction parallèle
İstersen futbol takımımıza katılabilirsin.
Podias entrar para a nossa equipa de futebol.
Onun içinde futbol topundan başka bir şey var mı?
Tens aí alguma coisa, além da bola de futebol?
- Futbol oynuyor musun?
- Jogas futebol?
Bütün aile dışarı çıkardı, anne, baba, çocuklar hepsi sevinçle zıplardı, biz ise çocuklara şekerler, futbol topları, oyuncaklar, frizbiler, yetişkinlere sigara dağıtırdık ve aromalı spor içeceğine bayılırlardı.
E a família toda saía, os miúdos, a mãe e o pai e todos saltavam e atiravam doces aos miúdos, bolas de futebol, bonecos e discos voadores, cigarros para os adultos e adoravam Gatorade.
- Bu yüzden sana akşamki futbol maçını çekme ödevi veriyorum.
Por isso, vais fotografar o jogo de futebol esta noite.
Futbol.
Futebol.
Hayır, uçları kesilmiş futbol topları gibiler.
Não, parecem bolas de futebol americano com as extremidades cortadas.
Pakistan yarın Mumbai'ye girdi diyelim. Kızlarını öldürmek için bir futbol stadına sürüklüyorlar ve sen bunu bir düğmeye basarak durdurabilirsin.
Se o exército do Paquistão invadisse o Mumbai amanhã, e soubesses que iriam arrastar as tuas filhas, para um estádio de futebol, para as executar.
Futbol?
Futebol?
Bu şort o kadar dar ki ; Bundesligalarım ( Almanya 1. futbol ligi ) taca çıkacak.
Estes calções apertam-me a Bundesliga.
Futbol var.
Futebol...
Tabii Sandra. Eminim futbol takımının kaptanı sarhoş,... devlet yardımıyla geçinen kızları baloya götürmek için can atıyordur.
Sim, aposto que o capitão do futebol está desejoso de te levar à graduação.
Sırtımda şu futbol sakatlığı var.
Aquela velha lesão nas costas, do futebol. - Sim?
Yani futbol, turta, kanguru ve Holden.
Então é futebol, tartes de carne, cangurus e carros Holden.
Futbol takımının kaptanıyım.
Sou a capitão da equipa dele.
- Futbol da?
- Futebol? - Sim.
Gerçek futbol orada oynanır.
Lá jogamos futebol a sério.
Gerçek futbol.
Futebol a sério.
Her bir futbol maçını kaçırdın.
Tu tens perdido todos os jogos de fútebol.
Bugün Ulusal Futbol Ligi'nde futbolcu olmaya aday 224 genç adam.
224 jovens que, hoje, estão prestes a tornar-se jogadores na "National Football League" ( NFL ).
Futbol yolun 32 km aşağısında Canton, Ohio'da oynanmaya başladı.
O futebol americano foi inventado a 30 km daqui, em Canton, Ohio.
Burası bir futbol şehri.
Esta é uma cidade de futebol.
Ve eğer bugün boyunca kendi kariyerini sabote etmezsen Futbol Ligi'nde büyük bir oyuncu olacaksın.
E serás um grande jogador na NFL se conseguires não te sabotar a ti próprio até ao fim deste dia.
Callahan futbol oynayamazsa kimse oynayamaz.
Se o Callahan não pode jogar futebol americano, ninguém pode. Eu entendo.
Ve tanrı yardımcım olsun, seni anladığım tek şey futbol, Sonny.
E Deus me ajude, se há alguma coisa da qual eu percebo, Sonny, é de futebol.
Washington veya Wisconsin'deki herkesten daha iyi futbol oynuyor. - Ama?
Bem, sabe, lançou uma bola de futebol americano melhor do que ninguém nos grandes estados de Washington ou Wisconsin.
Futbol konuşabilir miyiz?
Podemos falar de futebol americano?
Sadece futbol, 30 saniyeliğine.
Apenas futebol americano, durante 30 segundos?
Her zaman futbol konuşabiliriz.
Podemos sempre falar de futebol.
Hücumu geçen sene ligde 28. olan bir futbol takımıyla uğraşıyoruz.
Estamos a gerir uma equipa de futebol, cujo ataque foi classificado como o 28º da Liga, no ano passado.
En Büyük Seri Futbol Galibiyetleri
As Maiores Vitórias Consecutivas no Futebol :
Bir lise futbol takımı hepsini geçti...
O programa de futebol de um liceu superou-os a todos...
Bir futbol takımı veya galibiyet makinesi değil.
É mais que uma equipa de futebol ou vitórias consecutivas.
Ben sadece senin mutlu ve sağlıklı olmanı ve arasıra evinde çocuklarınla futbol oynamanı istiyorum.
Eu só quero que sejas feliz e saudável... e venhas a casa, de vez em quando, jogar futebol com os teus filhos.
Kimse hile yapmadan art arda 151 futbol maçı yenemez.
Ninguém vence 151 jogos de futebol seguidos sem fazer batota.
O hem futbol hem de basketbol oynar.
Aquele rapaz joga futebol e basquetebol.
Futbol budur işte.
O futebol é assim.
Bu ülkedeki en iyi lise futbol takımı olduğu kesin.
Em todos os sentidos, é a melhor equipa de futebol do liceu do país.
Bu sadece bir lise futbol maçı.
É apenas um jogo de futebol de liceu.
Televizyonda ilk kez gösterilen ulusal lise futbol maçı başladı.
Começa o primeiro jogo entre liceus transmitido na TV nacional.
- Futbol böyle oynanır işte!
- É assim que se joga futebol!
De La Salle sezon başı seri zaferlerini kaybetti ama futbol dünyasını sarsmak için geri geldi ve ülkedeki bir numaralı takımı yendi.
A De La Salle começou a época 0 a 2 e perdeu a maré de vitórias, mas regressaram para deslumbrar o mundo do futebol, ao vencer a equipa mais bem classificada do país.
Millet, futbol oynayıp eve bitkin döndüm maç sunuculuğu sonrası mutlu bir şekilde döndüm ama bügün ilham dolu dönüyorum evime.
Amigos, já joguei futebol e fui para casa exausto, já comentei jogos e fui para casa extasiado, mas hoje vou para casa inspirado.
DLS FUTBOL
FUTEBOL DLS
... West County 4H yararina çekilis düzenliyoruz... ve hediye olarak Mizzou futbol takiminin sezonluk biletlerini dagitiyoruz.
... patrocina uma rifa em benefício do 4H de West County, o prémio são bilhetes de época para a equipa de futebol de Mizzou.
Adam porno seviyorsa, kiz alisveris yapmayi seviyordur... futbol muhabbetine katiliyordur ve Hooters'da kanat yemeye itiraz etmez.
Se ele gosta do Girls Gone Wild, ela é a miúda do centro comercial que fala de futebol e aguenta comer asas de frango no Hooters.
Şaka şaka, futbol topu.
Estou a brincar. Isto é uma bola de futebol.
- Burada futbol oynamamam gerekiyor.
Eu não estou aqui para jogar futebol. O quê?
Merhaba futbol topu.
Olá, bola.
Futbol tarihine adını yazdıracaksın.
Vais ficar nos anais da história do futebol.
Ne sikim bir ders bu ya. - Futbol oynar mısınız?
- Vocês jogam futebol?