Fıça traduction Portugais
715 traduction parallèle
Fırtınayı buraya getirecek.
Vai trazer a tempestade para cá.
Geçerken uğradım, duydum ki küçük kız fırtınaya yakalanmış...
Passei por cá porque me disseram que a garota foi apanhada na...
Ayrıca Bayan Marley'in kahyası birinci sınıf bir menü hazırladıklarını söyledi efendim.
Além disso, o mordomo de Mrs. Marley disse-me que têm uma nova cozinheira de mão-cheia, senhor.
- Tam bir fıstık.
- É cá uma brasa.
Kadın ve çocukları fırtınada bıraktın? Bu iyi değil!
Porque deixou as mulheres e os bebés cá fora?
Üçüncü sınıf için buraya gelip biraz kültürleniyorlar.
Vêm cá para terminar o 3º ano e aprender algo de cultura.
Kızları. Bir tanesi birinci sınıf bir borsacı ile evli. Paralarıyla nasıl daha akıllıca yatırım yapabileceklerini biliyor.
Uma, casou com um homem da alta finança... a quem confiou o dinheiro.
Ayrıca, babam Warwick yüzünden benden nefret ediyor ve hiç şüphe yok ilk fırsatta benden kurtulacaktır.
E mais, ele tem-me ódio por meu pai Warwick e breve, não duvido, se livrará de mim.
- Çok akıllıca. İçeri geçin.
Por aqui, por f avor.
Ayrıca, belki de her insana olduğu gibi, karşısına bir fırsat çıkacak. Belki bir yaz gecesi, uğraştığı işten kafasını kaldırıp atlıkarıncanın uzaktan gelen müziğini dinlediğinde ve geçmişine ait yerlerin ve insanların seslerini ve kahkahalarını duyduğunda.
E também como todos os homens, talvez terá uma ocasião, talvez alguma noite... quando parar o que está fazendo e escutar a distante música de um órgão.
Ayrıca, bu gece bölgende şiddetli fırtına bekleniyor.
Espera-se também temporal nessa área.
Ayrıca bildirmeliyim ki füze fırlatılmayacak.
Também devo informá-lo de que decidi não disparar o míssil.
Ayıca bünyesi çok zayıf dayanacak gücü yok.
Ela está fraca. Bastante fraca. Para ser sincero, ela não está com forças.
Ayrıca, kolaylıkla uçurumlar halatlar, fırınlar, hatta plastik torba bile bulabilirsin.
Também podes arranjar sítios altos, cordas, fornos, sacos de plástico.
- Gel buraya, fıstık.
- Anda cá, boneca.
Zayıf ve narin bir hayvan. Ama sizden önce buradaymış ve sizden daha medeniymiş.
Mas esteve cá antes de vocês e era melhor do que vocês.
Asya'da tehlikeli bir hükümet darbesi, ayrıca ABD'nin yörüngesel nükleer savaş başlığı platformu fırlatacak olması, tabi, bu diğerlerinin başlatmasına neden oluyor.
O lançamento de uma plataforma orbital com ogivas nucleares pelos EUA em represália a lançamentos similares de outras potências.
O silahı kılıfında bırak ve yavaşça aşağı gel.
Agora, tire esse revolver do coldre e vnha para ca lentamente e com cuidado.
Şimdi, anahtarlarını al ve buraya fırlat.
Agora, pegue suas chaves e atire para cá
Vakıf fonundan yılda yirmi beş bin gelecekti. Ayrıca beş bin dolar daha.
O meu fundo era de 25 mil por ano, mais um bónus de 5 mil.
Bence bu kız birinci sınıf bir sanatçı olabilirdi... tabii şu lanet olasıca hormonları araya girmeseydi.
Lembrei-me que ela podia ser uma artista de primeira, se as malditas hormonas não se metessem no meio.
Ekonomi sınıfı 585 dolar. Birinci mevki 798 dolar. Ayrıca hayvan için 40 dolar.
Segunda classe custa-lhe $ 585... e primera classe são $ 798 mis $ 40 pelo animal.
F.B.I. yüzünden. Ayrıca polis de dört farklı eyalette peşindeydi. - Ama, şey -
Porque o FBI, a polícia de quatro estados estavam atrás dele.
Bay Weinberger, Dawn Davenport sınıfın ortasında köfteli bir sandviç yiyor... ayrıca sağa sola notlar yazıp gönderiyor.
Sr. Weinberger, Dawn Davenport está comendo um sanduíche de almôndegas... está divagando e tem passado bilhetes.
Sana bu ülkedeki çalışan sınıfın % 6,7 sinin işsiz olmasının gerçek nedeninin, durgunluk veya ücretler ve hayat pahalılığı değil de... iyi tertiplenmiş, hesaplanmış ve akıllıca oluşturulmuş bir entrika olduğunu tartışmasız bir şekilde ispatlamamı ister misin?
Quer que te dê provas irrefutáveis... de que o 6.7 % dos trabalhadores está desempregada... não por uma recessão de salários e preços altos... mas sim por um complô bem organizado e brilhantemente concebido?
Konu edilmeyecek kadar önemsiz aslında : öncelikle hoşa gitmeyen şeyler yenmeli. Ayrıca çoğunlukla, bozulmuş yiyecekler birinci sınıf isale neden olur.
É inútil tentar fazê-lo comer coisas que ele não gosta, embora seja frequente que a comida estragada produza excelentes diarreias.
Her neyse, bak seni uyarmaya geldim. Ünvan için yakaladığın bu fırsat konusunda çok dikkatli olmalısın.
Vim cá para te avisaru de que tens de ter muito cuidado com esta oportunidade.
Ayrıca, böyle birinci sınıf bir yer, senede 400,000 yapabilir.
Além disso, um sitio desta categoria pode render uns 400.000 por ano.
Uzun, siyah yelelerini sıkıca tutmuş ve şimşek gibi fırlayıp uzaklaşmışlar.
E agarrou-se àquelas longas crinas pretas... e lá se foram eles, como um relâmpago.
Bu kasabadaki insanlara birinci sınıf bir Vahşi Batı Gösterisi sergilemeye ne dersiniz?
Que acham a mostrarmos à gente de cá, o que é um circo do oeste de categoria?
Hey fıstık, buraya gel.
Queque. Vem cá, queque.
Barmen, bana hızlıca dört paket fıstık verebilir misin?
Barman, rápido, pode dar-me quatro pacotes de amendoins?
Gözlerimin önünde fırlayıp gittiler. Ayrıca Kızıl Tugaylar mı nedir onlar gibi Pamela Glover adında bir kızı kaçırdılar.
Arrancaram mesmo à minha frente e raptaram uma rapariga, a Pamela Glover.
Ben yokken birkaç fıçı köpeköldüren içmişsin anlaşılan!
Bem deves ter virado umas pipas de vinho quando não estava por cá
Bu açılış aşamasında Colin'in favori bir hareketi. Uçuyor. Colin zayıf sol dizine çalışmaya başladı bile.
Um dos golpes favoritos do Colin... e agora um voo e cá temos Colin massacrando o seu joelho fraco!
Ayrıca, kan kaybettim ve kendimi zayıf hissediyorum.
Além do mais, perdi sangue e sinto-me tonto.
Ama dostun Ricky'yi görmeye geleceğini duyunca... ... bunun sana teşekkür etme fırsatı olduğunu düşündük.
Mas quando soubemos que vinha cá ver o seu amigo Ricky percebemos que era a nossa oportunidade de agradecer.
Sonra da bir "B" bir "C", "D", ve "E" ayrıca bir "F", "G", "H", "I", "J"...
A seguir apanhou um B, um C, D, um E e um F, G, H, I, J...
Şey yılın bu zamanı, işimin doğası gereği. Şu anda zamanı ve fırsatları akıllıca kullanmam benim için önemli.
Bom dada a altura do ano que é e a natureza do meu negócio é importante que eu aproveite bem o meu tempo e as oportunidades.
Gel buraya, seni fırlama!
Vem cá, filho da puta.
Birkaç ay önce bir adam geldi. Kumarda sıfırı tüketmiş.
Há uns meses apareceu cá um tipo sem dinheiro.
Ayrıca Sınıf 4, New York şoför ehliyeti lazım.
Aliás, é necessária a carta de conducäo de classe 4. Ç
" Uzun uzun yüksek sesle güldü... bu arada gözleri fır dönüyordu.
"Riam alto em gargalhadas... " enquanto seus olhos andavam de cá para lá.
Ayda bir uğrayıp fıkra anlatmak, bira içmek yetmez. Bana oğlumu nasıl yetiştireceğimi öğretme.
Uma vez por mês, apareces cá, contas umas piadas, bebes umas cervejas e queres dar-me uma aula de como devo educar o meu filho.
Buraya geldim çünkü birini, elindeki fırsatın parmaklarından böyle kayıp gitmesine izin verirken görmekten nefret ediyorum.
Eu vim para cá porque odeio ver alguém deixar uma oprtunidade como está escorregar pelos seus dedos.
Ardından, özel bir durum içeren ama kişisel fırsatlar sunacakmış gibi görünen tuhaf bir ölüm haberi ulaştı.
que não só me cativou pelas suas características, como pareceu oferecer-me uma estranha oportunidade, Por isso, cá estou eu,
Kanalı geçerken deniz aşırı dalgalıydı ve Londra'ya yeniden kavuşma fırsatı ayrıca Moriarty'nin samimi olduğu suç ortaklarından biriyle tekrar karşılaşma ihtimali ve eski dostum Watson'u görecek olmam trende uyumamı oldukça engelledi.
O mar estava agitado durante a travessia do Canal da Mancha, e a perspectiva de voltar a Londres e enfrentar um comparsa do Moriarty, para além, é claro, do prazer de tornar a ver o meu velho amigo Watson, impediram-me de dormir no comboio,
İnsan başka niçin gece vakti, dolu fırtınasında oraya çıksın?
Por que haveria alguém de vir cá à noite, durante uma chuvada?
Ayrıca, sizin de gerçek bir şey yapma fırsatınız olur.
E também, isto lhe dará algo real para fazer.
Sınıf birincileri her zaman Top Gun eğiticisi olarak geri dönebilirler.
Têm a possibilidade de voltar cá para serem instrutores.
Ayrıca, onun gibi görünür ve kokarsam başarı şansım sıfır olacak.
Além disso, as chances de dar uma com esse aspecto e cheiro são iguais a zero.