Garson traduction Portugais
2,480 traduction parallèle
Genç bir garson kızın patronuna karşı hisler beslemesi ender rastlanan bir olay değildir.
É comum as jovens empregadas de mesa começarem a gostar dos seus gerentes.
Oraya gitmemizin tek nedeni, Buck'ın o köylü garson kızdan hoşlanmasıydı.
Só fomos porque Buck gosta da garçonete caipira.
Tamam, garson geliyor.
Certo, a empregada de mesa está a vir.
Eğer bu iş tutarsa, artık garson olarak çalışmama gerek kalmaz.
Se correr bem, não preciso mais de ser empregada de mesa.
- Başka bir garson.
- Outra empregada.
Hayatımın sonuna kadar garson olmak istemiyorum sadece.
Só não quero ser empregada de mesa até ao fim dos meus dias.
- Garson nerede kaldı? - Neden?
Onde está o empregado?
Garson olabilirim.
Eu podia ser empregado de mesa.
Dünya üzerindeki en iyi garson olacağım ve sen de beni seveceksin!
Vou ser o melhor empregado de mesa do mundo e, então, vais amar-me!
Ekonomi kötüye gittiğinde ne derler bilirsiniz, "İlk giden, yaşlı garson kız olur".
Sabe o que dizem, em crise financeira, a garçonete coroa é a primeira a ir.
O sanki loto kazanan garson gibi.
Ele é como um empregado de mesa que ganhou a lotaria.
- Dan garson gibi giyinmişsin.
- Dan, estás vestido como um empregado.
- Öncelikle garson gibi giyinmiş.
Primeiro que tudo, ele está vestido como um servente.
O garson senin erkek arkadaşın değil miydi?
Então, aquele empregado não é teu namorado?
Garson, Atlanta'da doğdum, Detroit'te yaşıyorum.
Empregada de mesa, nascida em Atlanta, vivo em Detroit.
Garson, tatlı sipariş etmek istiyoruz.
Criado, traga a sobremesa.
Evet, garson yamağı bütün piliçleri tavlar.
Pois, os empregados de mesa apanham todas as miúdas.
Biyografisinde Batı Yakası'na taşındığını, üniversiteden sonra garson olarak çalıştığını, sonra sanat okuluna yazıldığını ve Andy'le tanıştığını yazıyor. Onu keşfeden kişiyle.. Sonra kariyerine başladığını.
A biografia dele diz que se mudou para a costa Leste após a faculdade, arranjou um emprego a atender às mesas, começou com aulas de representação e conheceu o Andy... que o descobriu... e impulsionou a sua carreira.
- Julian.. garson
Julian. - Pesos.
Ben de gidiyorum. Beyaz bir gömleğim var. Garson gibi girebilirim.
Eu também vou, tenho uma camisa branca, posso ir como empregado de mesa.
Garson, köpek bakıcısı kapı görevlisi, kişisel antrenör...
empregado de mesa, passeador de cães, porteiro, instrutor pessoal...
Garson bunu bana verdi.
O empregado de mesa entregou-mos.
Selam, Sam. Başka bir garson tutmayı düşünüyor musun bilmiyorum ama Sookie'yle benim yorgunluktan dibimiz düştü.
Sam, não sei quando planeias contratar outra empregada, mas eu e a Sookie estamos a ponto de ficar exaustas.
Garson kız.
A empregada.
Garson, garson yamağı, belki vale.
empregado, garçon, por vezes camareiro.
* Acımasız son derece * * Fahişe, garson *
É uma queda de mais de 12 metros, direto até lá em baixo.
Garson, siyah saçlı. Yaklaştım, ve şöyle dedim ;...
Não, porque quando ele voltou de Nova lorque, ele tinha mudado, estava diferente.
Garson gibi hissettiriyor.
Como uma empregada de mesa.
Şu ana kadar gördüğüm en kötü garson.
Zero. É a pior que já vi.
Garson mu bekliyordun?
À espera do moço de recados?
Su içtim, buzsuzdu. Aslında soda alacaktım ama garson vazgeçirdi.
Ia pedir sumo, mas a empregada fez-me mudar de ideias.
Yani Retriever kırması. Garson nerede kaldı?
Nem, é uma mistura de Retriever Bradoodle.
Onu - - onu - - garson kız tanıyordu.
Era... A empregada conhecia-o.
Ya Toronto'dan bir garson ya da gelecek vadeden genç bir deniz biyoloğu.
Ou é uma empregada de bar de Toronto ou uma brilhante e jovem bióloga marinha.
Senin dilinde garson demek striptizci demektir.
Na tua linguagem, empregada quer dizer stripper.
Kafeteryada garson.
É empregado auxiliar no restaurante.
Merlotte's'taki yeni garson muydu o?
- A nova empregada de mesa do Merlotte?
- Merlotte's'ta yeni garson mu var?
Há uma nova empregada de mesa no Merlotte?
Bayside Kulübü'nde garson olarak çalışıyormuş.
Trabalhava como empregada de balcão no Bayside Club.
Ve bir gün... Bir gün yanına garson kızı ve bütün tariflerimi alıp gitti.
E um dia... foi-se embora e levou com ele a empregada da noite e todas as minhas receitas.
Müvekkilim, bir garson kendisi, 25 kilo aldığı için işinden kovuldu.
A minha cliente, empregada, foi despedida por engordar 23 quilos.
Bak, kapanış konuşmamdaki şu kadınları hatırlıyor musun Sun Bar'a garson olmak için başvurdular.
Sabem, todas aquelas senhoras gordas da minha apelação final, inscreveram-se numa vaga para empregada no Sun Bar.
Kendisini, garson olarak almamı istedi.
Pediu-me um emprego como recepcionista.
Garson, bu bardak pis ve beklemekten ağaç oldum.
Empregado, este copo está sujo e estive demasiado tempo à espera.
Diğer 4 benzeyen garson
Bem... 4 Outros empregados sósias
Sonuç olarak, garson Anya ile çıkmaya başladık.
Pois acabei por levar a Anya, a empregada, numa saída.
Baloncuk popolu garson!
Rápido!
Ama iyi bir garson değilim.
Não sou muito bom como empregado de catering.
Oradaki garson seni ispiyonladı.
A empregada do restaurante disse-mo.
Bunun nedeni bayan garson üniforması olabilir mi.
Era aquele uniforme de garçonete.
Bu garson, bir vekil mi?
Esta empregada é uma governante?