Goren traduction Portugais
6,077 traduction parallèle
İçinizde gelirken bir şey gören oldu mu?
Ao passarem viram alguma coisa?
Beni iyi gören tek kişi sensin.
Foste o único a ver o que há de bom em mim.
Ancak sizi öyle gören diğer 50 kişi de olabilirdi. - Rachel -
Mas podia ter sido por qualquer uma das 50 pessoas que vos viu a discutir.
Baba, sen de biliyorsundur, işkence gören bir mahkum acıyı nihayet erdirmek için her şeyi itiraf eder...
Pai, deve saber que um prisioneiro torturado vai confessar qualquer coisa para parar o sofrimento.
Lâkin... işkence gören dudaklardan dökülen acı nidalarını gerçek kabul edecek kadar ahmak olduğumu sanıyorsan, kabiliyetlerimi fazlasıyla yanlış değerlendiriyorsun demektir.
Mas tu estás a subestimar as minhas faculdades se achas-me tolo ao ponto de aceitar como verdade as primeiras confissões dolorosas vindas dos lábios atormentados.
Kai'yi gören oldu mu?
Alguém viu o Kai?
Bir daha onları gören olmadı.
Ninguém mais o viu desde essa altura.
O günden beri onu gören olmadı.
Desde então, ninguém mais a viu.
Şef Beifong'u gören var mı acaba?
Alguém viu a Chefe Beifong?
Bunu gören tüm bedenler titriyor.
Toda a carne treme com a visão.
Actaeon da bir gün Artemis'i derede yıkanırken çıplak gören bir avcıymış.
E Actaeon um caçador que um dia viu Artemis a tomar banho nua.
Sesi duyan çok kişi var ama gören kimse yok.
Muitas pessoas ouviram. Ninguém viu.
Bridget'in arabadan indiğini gören kimse yok mu?
Ninguém viu a Bridget sair do carro?
Kayıt stüdyosuna git de bak bakalım orada Bridget'i gören var mı.
Vai ao estúdio de gravação, descobre quem a viu lá.
Onları canlı gören son kişi olabilir.
Pode ter sido a última pessoa a vê-los vivos.
Kızımı gören oldu mu?
Alguém viu a minha filha? Paige!
Bardağın dolu tarafını gören birisin.
Tu vês sempre o lado positivo.
O günden beri onu gören olmadı.
Ninguém o viu desde então.
Her şeyi olduğu gibi gören ben.
O eu que vê as coisas como elas realmente são.
Lydia'yı gören oldu mu?
Alguém viu a Lydia?
Bugün Stiles'ı, Lydia'yı ya da Kira'yı gören oldu mu?
Alguém viu o Stiles, a Lydia ou a Kira hoje?
Parrish'i gören oldu mu?
Alguem viu o Parrish?
Elimden tek gelen iş, kâbus gören bebekleri sakinleştirmektir.
A única coisa em que sou bom é acalamar bébés que têm pesadelos.
Seni son gördüğümde, maskeli haydutlar çetesi tarafından sürüklenerek götürüldün, bir daha gören olmadı.
A última vez que te vi, estavas a ser arrastado por um grupo de foras-da-lei mascarados, levado para sempre.
Yüzünü gören cennetlik.
É uma visão para os olhos.
Ellerinde, Steve ile Laura'nın konuştuğunu gören bir kişi var sadece.
Têm um gajo que acha que viu o Steve com a Laura.
- Seni gören oldu mu?
- Alguém te viu? - Não.
Bodrumda zarar gören internet teçhizatı için.
O equipamento de Internet foi destruído, no porão.
Belki bir gören olmuştur.
Talvez alguém o tenha visto.
Maggie'yi gören oldu mu?
Alguém viu a Maggie?
Pekâlâ, Kara Süt'ün yakınlarında başka bu pilates sapığını gören ya da olay yerinden kaçan biri var mı bakalım.
Vejamos se algum dos vizinhos do restaurante viu o tarado do pilatos ou outra pessoa a fugir do local do crime.
- Hayalet gören kişi kötü şanslıdır.
Como o gajo azarado que via fantasmas.
Aynı evde hayalet gören iki kişi olursa,... peşimize takılan bir sürü hayalet olur.
Se existirem duas pessoas a ver fantasmas, vamos ter mais fantasmas a perseguir-nos.
Hyun-ji'nin yanında hayalet gören birini istemiyorum.
Eu não quero um miúdo fantasma à volta da Hyun-ji.
Kanıtlara göre onu en son hayatta gören kişi o.
As provas indicam que ele foi a última pessoa a vê-la viva.
Emily, dün gece onu buradan çıkarken gören birisi var.
Emily, falei com uma testemunha que a viu sair daqui, a noite passada.
Evin boş olduğunu gören postacı mı?
Quem sabia disto? Algum carteiro que tenha visto a casa vazia?
- Bir şey gören var mı?
Alguém viu alguma coisa?
Bir şey gören var mı diye, komşularla konuşalım.
Falem com os vizinhos, para ver se eles viram alguma coisa.
Ben etrafta soruşturma başlatayım, kurbanı gören ya da duyan var mı diye.
Vou começar a investigar, para ver se alguém sabe - o que raios fazia a vítima na zona.
Bunu gören de önceki hayatında rahibe sanır.
Será que ele foi uma freira numa vida passada?
Sağına geçmeye çalışıyor, fakat bitişi gören...
Tenta ir pela direita, mas é...
Alison Bailey, yüzünü gören cennetlik!
Alison Bailey, à minha frente.
Dünyanın, hayatı değersiz gören bir adama ihtiyacı yok!
O mundo não precisa de homens que consideram a vida inútil!
- Gören var mı?
- Outra pessoa?
- Bayan Thorne teşhis için geldiğinde onu ilk gören kişi.
A Menina Thorne foi a primeira a vê-lo no Reconhecimento.
- Seni gören kimdi?
- Então, quem te viu?
- Hensleigh'yi gören var mı? - Hayır, görmedim.
- Alguém viu o Hensleigh?
Zaman zaman hor gören. - İki defa okudum.
"Às vezes, até insolente".
- Bir şey gören var mı?
- Alguém vê alguma coisa?
Alın teriyle kazanılmış masamın nimetlerini kendi hakkı gibi gören ya da değerli vaktimi boşa harcamaya çabalayanlarla iş yaparak bütün bunları başarmadım.
E não cheguei aqui, a fazer negócios com homens que me pedissem recompensas como garantia ou sequer que tivessem a ideia de me fazer perder tempo.