Görmek için traduction Portugais
7,849 traduction parallèle
Rodrigo ihanetin bedelini görmek için burada.
O Rodrigo está aqui para ver as consequências da traição.
Rodrigo, ihanetin bedelini görmek için burada.
Rodrigo está aqui para ver as repercussões da traição.
Gelişmeyi görmek için ayda bir oynayacağız.
Vamos jogar uma vez por mês, para determinar o progresso ou déficits.
Bir tarama daha yapacaklar, tıkanıklığın geçip geçmediğini görmek için.
Vão fazer outra TAC, para ver se o coágulo desapareceu.
Shirley'i görmek için geldim.
Vim ver a Shirley.
Çatışma görmek için çok fazla can atma evlat.
Não queiras tanto ver um combate, rapaz.
Halkın, o lanet şeyleri görmek için iki şilin bayılacağını nereden çıkarıyorsun peki?
Por que achas que vão pagar dois xelins para ver aquelas coisas?
Tüm İspanyol rençperler gözünü dikmiş beni izliyor ve kadife kısa pantolon giymiş küçük beylerinin kıçının üstüne düştüğünü görmek için sabırsızlanıyorlar.
Todos os vaqueros, os vaqueiros espanhóis, estavam a ver. Mal podiam esperar para ver o pequeno patrão de calças de veludo a cair de cu.
Ghost'u görmek için biraz beklemen lazım.
Não posso ir ver o Ghost já.
Seni görmek için cesaretimi topluyordum.
Eu estava tentando juntar alguma coragem para te ver.
Görmek için biraz beklemen gerekiyor.
Tens de esperar um pouco até conseguires ver.
Tepedeki peri koltuğuna bıraktık ve gece boyunca nöbet tutup küçük halkının onu geri alıp sevgili bebeğimizi bırakıp bırakmayacaklarını görmek için izledik ama sabah olmadan hemen önce şu kadını gördük.
Nós colocamo-la no Morro das Fadas e ficamos a vigiar à noite, Senhores, para recuperar a nossa amada criança depois que os pequeninos a devolvessem. Mas... Mas pouco antes do amanhecer, nós vimo-la.
Kocanın ne yaptığı umurumda değil. Seni görmek için geldim.
Não me interessa o que fez o seu marido, estou do seu lado.
Daha iyi görmek için yakınlaştıracak olursak Philadelphia'dayken uğradığı noktaları görebiliriz.
Agora, se fizermos zoom, para um maior detalhe, vemos vários pontos de paragem, quando ele chegou a Filadélfia.
Gezide gideceğimiz yer, gün batımını görmek için en iyi yerdir.
Neste cruzeiro que vamos fazer, iremos ao melhor sítio para ver o pôr-do-sol.
- Yeni piyesini görmek için can atıyoruz.
- Queremos tanto ver a tua nova peça.
O inançlı biri olmadığı için, seni görmek için olduğunu tahmin ediyorum.
Como não é um fiel, imagino que tenha sido para te ver.
Komutanım! Rakamların uyuşup uyuşmadığını görmek için tekrar sayabiliriz.
Sr. Sargento, podemos contar de novo para ver se os números batem.
Uyuştuklarını görmek için mi?
Se os números batem?
Daha egzotik yerler görmek için yazılmıştım.
Alistei-me para ver lugares mais exóticos.
Bayan Towler'ı görmek için geldim.
Estou aqui para falar com a Miss Towler.
Sizden neler koparabileceklerini görmek için sizi ölçüp biçiyorlar.
Eles avaliam-na, pelo que podem roubar-vos.
Sizden neler koparabileceklerini görmek için sizi ölçüp biçiyorlar.
Eles avaliam-na pelo que podem roubar-lhe.
Ben de hemfikir olduğumuzu görmek için sana aktaracağım.
Vou repetir-lhe para estarmos em sintonia.
Annemi görmek için eve gidiyorum.
Vou para casa ver a minha mãe.
Hey Maggie. Bayan Greggory seni görmek için burada.
Maggie, a Miss Greggory veio ver-te.
Ta Ohio'dan o kadar yolu sırf beni görmek için mi geldiniz?
Fez o caminho todo desde Ohio para me ver?
İkinizin annesinin de ödül alışınızı görmek için buraya gelmesi çok iyi.
É tão bonito as vossas mães virem para os verem a receber o prémio.
Herkesin uçabildiğini bildiği bir adamın uçtuğunu görmek için 10 yıl bekledim be.
Sabes, esperei dez anos para ver um tipo que todos sabem que consegue voar, voar.
Beni görmek için çok uzun bir yoldan geldiler.
Vieram de muito longe para me ver.
Sör Fletcher'ı görmek için geldik, bizi bekliyor.
Vim ver Sir Fletcher, ele aguarda-nos.
Bunu itiraf etmek beni üzse de, onu kovduğumda Larry'nin yüzündeki ifadeyi görmek için, burayı almaya sabırsızlanıyorum.
Custa-me admiti-lo, mas mal podia esperar para comprar o restaurante só para ver a cara do Larry, quando o despedisse.
Kuzey ışıklarını görmek için son fırsat.
Última oportunidade de ver a aurora boreal.
Kız kavgası görmek için ne kadar verirler?
Quanto pagam por uma luta de gatas?
Herkes senin sihrini görmek için sabırsızlanıyor, Medea.
Estão todos impacientes que faças a tua magia, Medea.
- Görmek için başka yollar da vardır.
Há outras formas de ver.
Opal'ı onları görmek için götürdüm, o zamandandır onları konuşmayı bırakamıyoruz.
Levei a Opal a vê-los e nunca mais parámos de falar deles.
Anlatabilirsin. Ama elbise hakkında ne yapabileceğini görmek için beklemen gerekecek.
Podes dizer-me, mas terás de esperar, para ver se consegues fazer algo quanto a isso.
Kimse önceden yapışık olan iki kızı görmek için ödeme yapmaz.
Ninguém vai pagar para ver duas raparigas que costumavam estar ligadas.
Bir bahaneyle beni görmek için.
Desculpa esfarrapada para me ver.
- Kayıtları görmek için can atıyorlar.
Estão a morrer de vontade para verem as filmagens. Boa.
Çünkü hepimiz o zombi dizisini kıro adam ile ev hanımı kadının birlikte olmasını görmek için izliyoruz.
Certo. Porque todos vemos a série dos zombies para ver se o pacóvio e a dona de casa vão dormir juntos.
Bayanlar hâlâ Pearl Jam'in kıç dövmesini görmek için sıraya giriyor mu?
As miúdas ainda fazem fila para ver aquela tatuagem no rabo dos Pearl Jam?
Onu bir daha görmek istiyorsan, benim için bir şey yapacaksın.
Se o quiseres ver novamente, terás que fazer algo por mim.
Liam'ın beyninde bu toksinlerin var olup olmadığını görmek istiyoruz ve bunu yapmak için de omurgasından bir miktar sıvı almamız gerek.
Então... queremos saber se existem toxinas dessas no cérebro do Liam, e, para podermos determinar isso, temos que retirar um pouco de líquido da espinal medula dele.
Bu senin için zor olmalı. Oğlunu bu kadar duyarlı görmek ve benimkinin kaba bir dil kullanması.
Isso deve ser duro para ti, ver como o teu filho é tão impressionável e o meu utiliza uma linguagem tão grosseira.
Bu yüzden gelip seni görmek istedim, tecrübelerini yakından öğrenmek için.
Foi por isso que quis vir visitá-lo, para aprender com a sua experiência.
Babanı çaresiz ve kan kaybederken iki serseriye kızını bağışlamaları için yalvarırken görmek.
Ver o teu pai, desesperado e a sangrar, a suplicar a dois bandidos para poupar a única filha.
Bu acı dolu Babalar Günü'nde hepinizi burada görmek benim için çok anlamlı.
Significa muito para nós, tê-los aqui neste doloroso Dia do Pai.
Bunu görmek zorunda kaldığın için üzgünüm.
Lamento que tenhas visto isto.
Tamam Gloria, biliyorum beni görmek istemiyorsun ama Bernie ile ilgili bir şey konuşmak için geldim.
Gloria, sei que não me quer ver mas estou aqui para falar acerca do Bernie.
için 166
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
görmek 28
görmedim 301
içinde 110
içine 18
içiniz rahat olsun 22
için rahat olsun 32
içinde ne var 103
içinde ne vardı 18
içine gir 16
görmek 28
görmedim 301