English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ G ] / Gülümsedi

Gülümsedi traduction Portugais

316 traduction parallèle
İmparator Peri Banu'ya gülümsedi.
O Imperador sorriu para Pari Banu.
Dedim ki : "Afedersiniz, bu köpeği ben alıyorum." O zaman bana gülümsedi.
Disse-lhe : "Desculpe, eu é que compro este cachorro." E ele sorriu para mim.
Tuhaf bir şekilde gülümsedi.
Ela sorriu de um jeito estranho.
- Azıcık gülümsedi sanki?
- Vês algum indício dum sorriso?
Dikkatimi çekmemişti ama onu dirsekleyip öne geçen müşteriye kabalığını gösterdiğimde bana minnetle gülümsedi.
Um dia, alguém tentou passar à frente dele. Quando ignorei o fulano, ele sorriu com gratidão.
Başını geriye çekip gülümsedi ve dedi ki...
Ele jogou a cabeça para trás, riu e disse...
Beni görünce gülümsedi.
Quando ela me viu, ela sorriu.
Sonra gülümsedi.
Então, ele sorriu. |
Hem de gülümsedi.
Até sorriu.
Gülümsedi sana, aslında gülümsedi.
Ele sorriu para ti. Realmente sorriu.
"Bayan Peterson gülümsedi."
"A Srta Peterson sorriu."
Sonra kağıda baktı ve gülümsedi gibi.
Depois ele olha para o papel e sorri.
O da hafifçe gülümsedi.
E sorriu disfarçadamente para dentro.
Pilot, deriden yapılma bir kask ve uçuş gözlüğü takmıştı. Kalınca kestiği bıyıkları vardı. Üstümüzden uçarken gülümsedi ve şöyle bir gemiye baktı.
Tinha o capacete de couro da Segunda Guerra Mundial e os óculos e lembro-me dele, porque tinha um bigode muito grande e ao voar baixinho, ele sorriu e olhou para o navio e voou para os hangares quando largou a primeira bomba.
Bay Pritchard'ta, bir keresinde bana gerçekten gülümsedi.
E o Sr. Pritchard, uma vez ele sorriu-me muito.
Kız omuzlarının üzerinden bakıp gülümsedi ve asker de "Hoşçakal Yanki." dedi.
A moça sorriu-me por cima do ombro e disse ao soldado :
Bana doğru döndü ve gülümsedi.
Ele virou-se e sorriu.
Ve Lord gülümsedi..... ve insanlar kuzularla, tapirlerle alabalık ve ançuezle..... orangutanlar ile bayram ettiler. Ayrıca mısır gevrekleri, meyvalar- -
E o Senhor sorriu... e o povo regozijou-se com os carneiros, preguiças e carpas... e anchovas e orangotangos e cereais e morcegos de frutas... "
- Nasıl gülümsedi gördün mü?
Vê o quanto sou influente?
Gülümsedi.
Ele sorriu.
Buna karşı çıkıp, genç bir kızın ahlakını bozmaya çalıştığı için utanması gerektiğini söylediğimde öylece gülümsedi ve "Yaşlı biri olsa?" dedi?
Quando protestei e lhe disse que devia ter vergonha por tentar corromper uma jovem, sorriu e disse : e que tal se for uma mais velha?
Kovboylar gülümsedi O yürürken sokakta
Cowboys sorriem quando ela passa
Beni izliyordu, gözkapakları yarı kapalı ve gülümsedi.
Ela olhava para mim, olhos semiabertos, e sorria.
- Bana gülümsedi.
- Sorri para mim.
Onları selamlamak için gülümsedi, ama onlar gülümsemedi.
Sorriu para saudá-las, mas ninguém lhe sorriu.
Bana gülümsedi.
Ela sorriu-me.
Kondakar mecburen Prensin yüzüne gülümsedi ve başıyla onayladı.
Kondakar sorriu, servil, e apoiou o príncipe em tudo.
Çünkü, adamın teki, yüzünü gördüğüm tek kişi gülümsedi ve dedi ki...
Porque o que veio em casa, o único que eu vi o rosto... sorriu e disse :
Drago sadece gülümsedi.
E Drago sorriu-lhe.
Bana gülümsedi.
Sorriu-me.
Çocuk bana gülümsedi.
O puto sorriu-me.
Ve gülümsedi.
E sorriu.
- Evet. Hatta gülümsedi.
- Sim, ele até sorriu.
Tanrılar Al Bundy'ye gülümsedi!
Os deuses sorriram para o Al Bundy!
Ve bütün kardeşlerim güldü. Caroline bana baktı, gülümsedi ve şöyle dedi :
As minhas irmãs riram-se e a Caroline olhou para mim, sorriu e disse :
Marinadaydı. hiç bir şey demedi, sadece gülümsedi bana.
E ele não dizia nada, apenas sorria.
- Bana gülümsedi.
- Sorriu para mim.
Gülümsedi.
Ela sorriu.
Döndü ve gülümsedi.
Ele virou-se e sorriu.
Sonra tam oradan ayrılırken bir an için göz göze geldik ve bana hafifçe gülümsedi.
Quando íamos a sair ela sorriu para mim.
Ona hiç dokundunuz mu..., ya da size gülümsedi mi?
Didyou já o toca orhave ele smile atyou?
Hatta benden nefret ettiğini unutup gülümsedi.
Quase sorri, como se esquecesse que me odeia.
Bana gülümsedi!
Riu-se para mim.
Ve tam tren kalkarken bana baktı ve inanılmaz bir şekilde gülümsedi.
E quando o Metro se afastou ela olhou para mim e sorriu de forma incrível.
Chick eğildi bana bakıp gülümsedi.
Chick curvou-se... olhou para mim e sorriu.
Üçüncüsünde bana gülümsedi.
Da terceira vez, ela sorriu-me da maneira certa.
O dostun... kendi ölümüne gülümsedi mi acaba?
Pergunto-me, será que o teu amigo sorriu à sua própria morte?
Gülümsedi, evet, tanrı aşkına kalpsiz bir şeytan gibiydi.
"Ela sorriu. Céus, como sorriu. " Como a malvada sem coração que era.
Ancak yaşam gücü ona tekrar gülümsedi.
Mas a força da vida mais uma vez lhe sorriu.
Başını sallayarak "Çok güzel, Roger." diyip, gülümsedi.
"Muito bem, Roger", dizia ela, sorrindo e abanando a cabeça.
Bize gülümsedi ve, "Soyez les bienvenus, Monsieur." " Hoşgeldiniz.
E ele sorriu, virou-se para mim e disse :

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]