Gülüyorum traduction Portugais
313 traduction parallèle
" Çok gülüyorum.
" Estou a rir à gargalhada.
Ben de üzgünüm ama gülüyorum.
Estou triste, mas rio-me.
Geçen gün çok komik bir hikaye duydum. Aklıma geldikçe hala gülüyorum.
No outro dia ouvi uma história tão engraçada que ainda me faz rir.
Gecenin bir yarısı uyanıp onlara gülüyorum.
Acordo a meio da noite e rio-me delas.
Ama yine de onlara gülüyorum.
Mesmo assim rio-me delas.
Sorun yok sevgilim, sana gülmüyorum. Kendime gülüyorum.
Não te aborreças, querido, rio-me de mim e não de ti.
Gülüyorum.
Estou rindo naturalmente.
Gülüyorum ve hatırlıyorum gençliğimizi Belki bana diyeceksin kaba
Todo o álcool que bebi esta noite foi a fim de conseguir coragem
Düşmanlarının mahvolmasına gülüyorum.
Por ver seu inimigo perecer?
Hayır gülüyorum.
Não acho que te importem tanto esses cinco homens. Estou morto de riso...
Bak gülüyorum.
Vês, estou a sorrir.
Affedersiniz mösyö, aslında size gülmüyorum bu kostüme gülüyorum.
Perdão, cavalheiro, não é de si que me rio, é disto, deste traje.
Ben sürekli gülüyorum.
Estou contantemente a rir.
Şuradaki şapşal herife gülüyorum.
Estou a rir-me daquele palerma.
Gün boyunca gülüyorum işte.
- Passo o dia a rir...
- Bazen o kadar çok gülüyorum ki...
- Por vezes, rio-me tanto que...
Sinirden gülüyorum.
É um riso nervoso.
Sana gülüyorum Tavuk George!
A rir-me de ti, Chicken George!
Gülüyorum çünkü Afrika bir konuşma değil.
Estou a rir porque Africa não é a língua.
Gülüyorum, çünkü bak hayat değişik anlardan oluşur ve bazen de gülme anı gelir. İşte, birdenbire sanki ani bir hapşırık gibi.
Só porque... a vida é feita de momentos tão diversos e, às vezes, tenho esta necessidade de rir... assim, como um espirro.
Kusura bakma gülüyorum ama bunlara inanmak mümkün değil.
Não pode acreditar nestas coisas. Desculpe se me rio.
Azgınlaştıkça daha da gülüyorum...
- O quê? ! - E quanto mais rio, mais tesão tem.
Gülüyorum çünkü daha iyi olduğunu biliyorum. Onun işi bitti, inan.
- Porque sei que vais ganhar.
Khan! "Üstün deha" kavramına gülüyorum.
O seu "intelecto superior" faz-me rir.
Ben neye gülüyorum?
Estou a rir de quê?
Ben kendime gülüyorum.
Só estou a rir-me de mim.
Neye gülüyorum?
Do que me estou rindo?
Evet, Anne, kitapta birşeye gülüyorum.
Sim mãe, só estou a rir de um livro.
Kendimize gülüyorum.
Estou rindo de nós.
- Evet, gülüyorum.
- Estou, sim.
Neden gülüyorum ki?
Por que é que estou a rir?
Sana gülüyorum çünkü gördüklerim sadece gülünç.
Estou a rir-me de si... porque o que vejo dá-me vontade de rir.
Muhtemelen ben cesareti olmadan cesurca gülüyorum.
Destemido e sorrindo corajosamente.
- Şimdiden gülüyorum.
Já me estou a rir e tudo.
Gülmek istemediğim zamanlarda hep daha çok gülüyorum.
- Ok. Quando tento não sorrir, acabo por sorrir mais.
Şimdiden gülüyorum.
Não te preocupes, amanhã recuperamos a casa.
Gülüyorum!
"Ha!" Digo eu.
- Gülüyorum ama geçmek istiyorum.
- Rio, mas quero passar!
Kıçımla gülüyorum!
Estou-me a rir por dentro!
Ona çok gülüyorum.
O modo como ele o diz é hilariante.
Daha önce söylemedim ama, bazen işteyken sizi düşünüyor ve gülüyorum.
Nunca vos disse isto, mas às vezes, quando estou a trabalhar, penso em vocês e sorrio.
Gördüğüm insanlara gülüyorum
Rio-me da gente que veijo
Sana bakıyorum ve çok gülüyorum.
Olho para ti e farto-me de rir.
Elmer Fudd portakal sıkıcısına oturunca çıkardığı ses gibi mi gülüyorum?
Achas que eu me rio como o Elmer Fudd numa máquina de sumos?
Ben de sizlere gülüyorum.
Também me rio de vocês.
Çok komik, gülüyorum Sen çok fazla oldun
Que engraçado, estou a rir És demais
- Sadece gülüyorum, o kadar.
Só isso. - Conta.
Ben ise gülüyorum.
'Quando o faz, eu sorrio.'
Oh- - Ben hala neye gülüyorum yahu?
Estava a rir-me de quê?
Gülüyorum.
Rio-me.
Bu yüzden gülüyorum.
Porque me lixasre, é por isso.