English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ H ] / Halliburton

Halliburton traduction Portugais

83 traduction parallèle
Dick Cheney adından bir adamın yönettiği şirket olan Halliburton.
Uma empresa dirigida por um homem chamado Dick Cheney, a Halliburton.
Halliburton ismini duydunuz.
Ultimamente, tem-se falado muito da Halliburton.
Size Halliburton'dan bahsedeceğim.
Deixem-me falar-vos da Halliburton, a empresa que eu dirigi.
Halliburton'da yaptığım şeyler için gurur duyuyorum. Hepimiz gurur duyuyoruz.
Orgulho-me muito do meu trabalho lá, e os funcionários também sentem muito orgulho.
Savaşın ortasında Microsoft, DHL ve diğer şirketler Irak'ta ne kadar para kazanacaklarını konuşmak için Halliburton'ı konferansa çağırdılar.
Em plena guerra, a Microsoft, a DHL e outras empresas convidaram a Halliburton para uma conferência, para tentar apurar quanto dinheiro podia ser ganho no Iraque.
Halliburton, evlerine ulaşabilmeleri için askerlerimize sıcak yemek, malzeme, giysi ve iletişim araçları sağlıyor.
A Halliburton entrega refeições quentes, mantimentos, roupa lavada e comunicações aos nossos soldados para que possam estar um pouco mais perto de casa.
Hallıburton, askerlerimize hizmet etmekten gurur duyuyor.
Halliburton. É um orgulho servir os nossos soldados.
Gazetede Halliburton'un yeni bir ihale daha aldığını okudum.
Li no jornal que a Halliburton conseguiu mais um contrato.
Bir ihale daha almış. Çok katılımcı olmamış.
A Halliburton conseguiu mais um contrato, que não foi alvo de qualquer contestação.
Bir Halliburton şoförü ise haftada kırk saat çalışarak ayda 8.000-10.000 kazanıyor.
Os motoristas da Halliburton ganham entre 8 a 10 mil por mês. Expliquem-me lá isso. Por uma semana de 40 horas.
En çok ihaleyi kazanan şirket Başkan Yardımcısı Chaney'nin eski şirketi Halliburton ve onun alt şirketi olan Kellogg Brown and Root.
O beneficiário número um dos contratos... foi a Halliburton, antiga empresa do vice-presidente Cheney... e sua subsidiária Kellogg Brown Root. K
Ve bu Halliburton olayı, bu şirketle hiç ama hiç bir ilgisi olmayan Başkan Yardımcısı'nı bu şirketin işleri ile alakalı göstermekten ibaret.
E a coisa da Halliburton não passa de um esforço escandaloso... para associar o vice-presidente com as atividades de uma empresa... com a qual ele não tem conexão... nenhuma conexão.
Kongre'ye yönelik eleştiriler, Dick Chaney'nin Halliburton ile ortaklığını koruyarak para akladığı yönünde.
Os críticos no Congresso perguntam... se Cheney ajudou a Halliburton a ganhar um bilhão...
FBI, Halliburton şirketinin vergi mükelleflerinin paralarını kullanarak nasıl Irak'ta iş aldığını araştırıyor.
O FBI revelou estar ampliando sua investigação para saber como a... Halliburton cobrou dos contribuintes seus contratos no Iraque. As lucrativas conexões da Halliburton
Devam eden 10 yıl içerisinde bu firma 7 ila 8 yüz adet ihaleyi sırf bunu yapmak için kazandılar.
Nos próximos dez anos, recebem 700 ou 800 contratos para fazer exatamente isso. Cheney será chefe da Halliburton
Halliburton'u işletiyorum ve Halliburton'la gurur duyuyorum.
Comandei a Halliburton. Orgulho-me. É uma complexa...
Chaney'nin Halliburton'un ihaleleri kazanmasıyla hiç bir ilgisi yoktur.
O vice-presidente Cheney não teve nada a ver... com a cessão de nenhum contrato para a Halliburton. Ele não pegaria o telefone.
Gerçekten kötü. Ama Halliburton'ın hükümeti birden fazla kez gereğinden fazla tutarda fatura kestiğini biliyoruz.
E, aparentemente, a Halliburton, mais de uma vez... superfaturou contratos para o governo federal.
Savunma Bakanlığı'nca herhangi bir şey alındığında, dönemin Başkan Yardımcısının kim olduğu ve Halliburton ile olan ilişkisi bilinir.
É o mesmo que dizer que qualquer um alocando verbas no Ministério da Defesa... sabe quem o vice-presidente é... sabe quais são suas conexões na Halliburton.
Eğer parayı takip ederseniz, Halliburton firmasının Dick Chaney'e gidip onlar için bir savaşa çıkmalarını istedikleri bilgisine ulaşamazsınız.
Se você seguir o dinheiro aqui, não é que a Halliburton queria uma guerra... e pediu a Dick Cheney para arrumar uma para eles.
HALLIBURTON ŞİRKETİ TANITIM FİLMİ 1951
Empresa Halliburton Filme Promocional - 1951 Lá está ela.
Gizli Beyaz Saray sığınağı Gizli Halliburton Sığınağı, Şeytan?
Bunker secreto da Casa Branca? Bunker secreto da Halliburton? Satanás?
- Halliburton benim!
- Eu sou o Halliburton!
- Halliburton benim!
- Fui eu. Eu sou o Halliburton.
Bu çantanın kilidi açarsan, seni sırtıma bindirip Los Angeles'a kadar uçururum.
Se você conseguir abrir uma Halliburton, eu te coloco nas costas e te levo pra L.A.
Halliburton kilidini açmaya.
Abrir uma Halliburton.
Yapma, o beyaz kadın dolandırıcı.
Poupe-me! Essa branca vai safar-se tal como a Halliburton.
Bebeğim, bu Halliburton'dan Ted Beamen.
Querida este é o Ted Beamen da Halliburton.
Şu Halliburton.
Caramba, aquela Halliburton.
Halliburton fırladı, değil mi?
Halliburton subiu a cotação, não foi?
Mesela Halliburton'a doğrudan saldırı gibi.
Como a acção directa contra a Halliburton.
Yapma, Halliburton'ın kurşunsuz benzinde kazık atmasına benzemez bu Tom.
Vá lá, isto não é uma estação de serviço a cobrar a mais pela gasolina, Tom.
Halliburton gibi pahalı.
Ele inflaciona tudo como a Halliburton.
Halliburton'ı arayacağım.
Vou ligar à Halliburton.
Böyle bir yere sahipken, Halliburton'ı çağırsaydın daha iyi olurdu.
Com uma casa destas, podia trabalhar com qualquer truta.
Halliburton? ( Halliburton : Ünlü Amerikan koruma ve Güvenlik Firması )
Truta?
Hepsi Bush'un petrole ihtiyacı var diye ve Halliburton'ün yatırımlarını koruması için.
Tudo porque o Bush precisa de petróleo e a Halliburton de proteger os seus investimentos.
Tanrı derken Halliburton demek istiyorsun, değil mi?
E quando dizes Senhor, queres dizer Halliburton, certo?
- Halliburton, Blackwater?
- Haliburton?
Dick Cheney, Halliburton'un sandalyecisi... yargıtay üyesi Justice Scalia'ya avda kazara ateş etti... ve mermi doğruca onu geçti... gidip Karl Rove ve Tucker Carlson'u öldürdü.
Dick Cheney, o presidente de Halliburton, matou o Juiz Scalia num acidente na caça, e a bala atravessou-o... e matou o Karl Rove e Tucker Carlson.
Şirketine yazarsak, şansımızın artabileceğini söyledi, Halliburton'a.
Ele diz que temos mais hipóteses se escrevermos para a empresa.
Burada Amerikan savunmasına zor anlar yaşatacak kadar mühimmat var.
Aqui há munições suficientes para deixar o Halliburton com a tenda montada.
Bunlar, bir bakarsınız Halliburton [6] * gibi çok büyük bir inşaat şirketinin yöneticisidir, bir bakarsınız ABD Başkan Yardımcısı'dır.
Então, tens um homem que no momento é presidente de uma grande construtora, como a Haliburton e depois ele é o Vice Presidente dos Estados Unidos.
Elimizde Halliburton, Parsons, Perini var, hem de yüksek kalite.
Temos Halliburton, Parsons, Perini... tudo ainda no início.
Halliburton'ın aleyhine şahitlik yaptı, ama ölmüş olsa da onu seviyorum.
Ela testemunhou contra o Halliburton, Mas eu adoro-a.
Halliburton şirketindenim.
Sou de Halliburton.
Halliburton'u düşünmelisiniz.
- Tens que pensar em Halliburton.
Halliburton, her türlü felaketten kâr elde etme konusunda dünya lideriydi.
- Halliburton tem sido o líder mundial em extrair lucro de qualquer desastre mundial.
Büyük bir felaketten voliyi vuracak biri varsa, o da Halliburton'dur.
- Se alguém poderia fazer uma matança de um desastre total, Halliburton seria a tal.
Fred Wolf'la, Halliburton için geldim.
Estou aqui com a Halliburton, com o Fred Wolf.
Halliburton ve Bechtel daha zengin olsun diye kafanı uçurmalarına izin vermeyeceksin.
Mas, se acontecer, promete-me que não serás mandado pelos ares para a Halliburton e a Bechtel ficarem mais ricas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]