Hartmann traduction Portugais
78 traduction parallèle
- Sen sarhoşsun Hartmann!
Então eu acreditava na superioridade da raça alemã.
- Efendim... kuzenim Hartmann'la ilgili.
- Senhor... sobre meu primo Hartmann.
- Kuzenin Hartmann mı?
- Seu primo Hartmann?
Hartmann, Kurt. Onbaşı. Emrinizdeyim, efendim.
Kurt Hartmann, primeiro cabo apresentando-se senhor.
- Hartmann işini iyi yapıyor, değil mi?
- Hartmann está saindo-se bem.
Tabii ki daha önce de söylediğim gibi savaştan beri Hartmann'ı görmedim.
Como já lhe disse, não vejo Hartmann desde a guerra.
Hartmann Harekatı yarın başlıyor. 18 Temmuz'da, karakola vardığında.
A operação Hartmann começa amanhã quando se apresentar na estação.
- Hartmann?
- Hartmann?
- Hartmann, Kurt, onbaşı, efendim.
- Kurt Hartmann, primeiro cabo, senhor.
Ben Hartmann'ın kuzeniyim.
Sou o primo de Hartmann.
Hartmann ile aramda sır yoktur.
Não temos segredos.
Hartmann da orada kalıyor.
Hartmann estará lá também.
- Onbaşı Hartmann, efendim.
- Cabo Hartmann, senhor.
Bunu ayarlamanı istiyorum Hartmann.
Providencie, Hartmann.
Yıllardır ilk kez izin yapıyorum Hartmann.
É minha primeira folga em muitos anos, Hartmann.
Pek öyle değil, Hartmann, ama emirlere uyulması gerekir.
Absolutamente, mas ordens são para ser obedecidas.
Onbaşı Hartmann'ın açıklamaya vakti yoktu.
O Cabo Hartmann não teve tempo de me explicar isso.
Ama Hartmann gelir.
Mas Hartmann vem.
Benden uzaklaş Hartmann, olabildiğince uzağa.
Vá embora daqui, Hartmann, tão longe quanto possa.
" Hartmann, Kurt.
" Hartmann, Kurt.
Evet ama adamlarınızdan biri, Hartmann kayıp.
Sim, mas um de seus homens, Cabo Hartmann, desapareceu.
- Onbaşı Hartmann...
- O Cabo Hartmann...
- Onbaşı Hartmann, şoförünüz...
- O Cabo Hartmann, seu chofer...
Adamlarımdan biriyle, Onbaşı Hartmann hakkında bilgi istedi.
Perguntou-me por um de meus homens : O Cabo Hartmann.
Onbaşı Hartmann 20'sinde kayboldu.
O Cabo Hartmann desapareceu-nos dia 20.
- Belki... belki de Onbaşı Hartmann?
- Talvez... O Cabo Hartmann?
Şimdi Onbaşı Hartmann'ı bulmalıyız.
Temos que encontrar o Cabo Hartmann.
Size dedim ya, savaştan beri Hartmann'ı görmedim.
Digo-lhe que não vejo Hartmann desde a guerra.
Hartmann yaşıyor mu bilmiyorum ama eğer yaşıyorsa, onun ve herkesin iyiliği için yalvarırım bana yardım edin.
Eu não sei se Hartmann ainda está vivo, mas se ele estiver, por ele, por todos nós, suplico-lhe que nos ajude.
Çok yazık. Özellikle Hartmann için.
Uma lástima, sobre tudo para Hartmann.
- Bu Lisa Hartmann, güvenlik.
Ela é Lisa Hartmann, da segurança.
- Bayan Hartmann
- Olá. - Hartmann. - Muito prazer em conhecê-lo.
İsmim Katharina Hartmann.
Chamo-me Katharina Hartmann.
Neden bilmiyorum ama, akşam saat 7 de Hatmann ailesinin evlerinde verecekleri akşam yemeğine davet ediliyorsun.
Não sei porquê, mas os Hartmann convidam-no para jantar às 19h.
Hartmann ailesi, Zentropa şirketini 1912 yılında kurdular.
A família Hartmann fundou a Zentropa em 1912.
ÇOk güzel bir akşamdı, Bay Hartmann.
Obrigado pelo serão, Herr Hartmann.
Hoşçakalın, Bayan Hartmann.
Até à vista, Fraulein Hartmann.
Ben Hartmann'ların bir dostuyum.
Sou amigo dos Hartmann.
Çocukları bana bu adam getirdi. Hartmann ailesinin bir dostu olduğunu iddia etti.
As crianças foram-me entregues por um amigo dos Hartmann!
Max Hartmann benim dostum.
Max Hartmann é meu amigo.
Max Hartmann, ulaşım sisteminin yeniden inşaasında... gerekli olan, önemli bir isim.
Max Hartmann é importante para a reconstrução do sistema de transportes.
Max Hartmann ve ben çok yakın iki dostuz, ve ben herşeyi, bir askeri mahkemede yargılanma dahil olmak üzere, o sırf Zentropa'daki pozisyonunu korusun diye... riske attım.
Max Hartmann e eu temos sido bons amigos e agora arrisco-me a ser julgado em Tribunal Marcial para o ajudar a manter a posição na Zentropa.
Bay Hartmann!
Hartmann!
Fakat bu bölge, sıkıyönetim altında, ve yetkililer Max Hartmann'nın naaşını uygun bir şekilde defnetmemize izin vermeyeceklerdir.
Mas esta zona está em estado de emergência e os serviços públicos não nos autorizam a enterrar Max Hartmann como julgamos adequado.
Amerikalılarla olan yakınlığı ve işbirliği, bir sır olmadığından dolayı, Max Hartmann.... sürekli tehdit mektupları alıyordu.
Max Hartmann andava a receber cartas anónimas. Era do conhecimento geral que colaborava com os americanos.
Hartmann ailesinin özel kompartmanında... balayındasınız.
Está em lua-de-mel no compartimento privado da família Hartmann,
Korkarım ki, genç Hartmann, sizin kadar işbirliğine yatkın biri değildi.
Infelizmente, o jovem Hartmann não foi tão solícito como o senhor.
Hartmann'ların villasında tekrar buluştum.
Na vivenda dos Hartmann, esta noite.
Tabii, bizi asıl ilgilendiren şeyin... senin "Kurtadam" Katharina Hartmann ile olan ilişkin... olduğunu bilemezdin.
Não podia saber que o que nos interessava realmente era a sua relação com a Lobisomem Katharina Hartmann.
Onlardan biri de William Hartmann'dı.
Um deles era William Hartmann.
Bu yeni teoriler William Hartman'ı Ay uçuşları bulgularına yeniden bakmaya yöneltti.
Estas novas teorias levaram William Hartmann a ver as provas das missões de novo.