Hatta kal traduction Portugais
508 traduction parallèle
Hatta kalırım bile!
Até fico!
Hatta kalın.
Um momento.
Tamam, hatta kalın.
Sim, espere um momento.
Bir dakika hatta kalır mısın.
Espera um momento.
Hatta kalır mısın?
Não desligas o telefone?
Grant Kalesiyle hatta kalın.
Mantenha as linhas abertas com o Forte Grant.
Hatta kalın lütfen.
Não desligue, por favor.
Hatta kalır mısınız?
Espere um momento?
Bu hatta kal.
Aguenta nessa rota.
Hatta kal.
À escuta.
Lütfen hatta kalın.
Por favor, queira ficar ligado ao telefone.
Buraya gelirken hiç bir şeyin yoktu, hatta kalıcı bir işin bile.
Chegaste aqui sem nada, nem sequer um trabalho fixo.
Peki, hatta kalın.
Ok, aguarde.
En azından hatta kalıp, çalışmaya devam et.
Deste modo, podemos estar em contacto.
Sizi bağlayacağım, hatta kalın.
Vou passar a chamada, não desligue.
Hatta kal!
Não desligue.
Eğer hikaye doğruysa ben 10'a kadar saydıktan sonra hatta kal, tamam mı?
Se estiver certo, continue ao telefone depois dos 10.
"Hatta kal" dediğimde o "telefonu kapat" dediğimi sanmış.
Eu não disse "desligue" e sim "espere".
Hatta kalın.
Esperem, rapazes.
Hatta kalın.
Não desligue.
- Hatta kal.
Não desligue, por favor.
Tamam, hatta kal.
- Está bem. Está bem, espera aí.
Hatta kalın, lütfen.
- Só um momento, por favor.
Tüm personelimiz meşgul fakat hatta kalın, ilk müsait polis memuruna bağlanacaksınız.
Todos os agentes estão ocupados... mas não desligue. Atenderemos assim que possível.
Eğer polis arabasına ihtiyacınız varsa, hatta kalın.
Se precisar de ajuda, aguarde um momento.
Lütfen hatta kalın.
Um momento por favor.
Hatta kalın, Bay Wilson.
A chamada será transferida.
Hatta kalıyorum.
Eu espero.
- Hatta kalın.
- Um minuto.
- Hatta kalın lütfen.
- Um momento, por favor.
Montunu ver! Windsor 114, hatta kalın...
Dê-me suajaqueta.
- İyi geceler, hatta hoşça kalın.
Aliás, adeus! - Boa noite.
Hatta zorunda kalırsanız dans bile edeceksiniz.
Pode até dançar, se quiser.
Artık Hava Kuvvetleri'nde kalıp tekrar yıldızlara erişmek isteyip istemediğimden hatta evlenip Webster ailesine katılmak isteyip istemediğimden hiç emin değilim.
Não sei se quero estar na força aérea e pedinchar por um galardão, casar-me, entrar para a família Webster e ser engolido por tudo o que vem com ela.
Bir yolcu treni beklemek, hatta uçmak zorunda kalırım.
E então terei que esperar por um comboio de passageiros...
Dinleyin. 10 yıl içinde Ay'da kalıcı üsler kurulacak hatta Mars'ta bile.
Dentro de 10 anos haverá bases na Lua. Talvez até em Marte.
Hatta kalın.
Mantenha o contacto.
- Hatta geriye biraz kalıyor.
- Põe aqui todos os uns.
Evet, öyleyse ikinci hatta 5 ya da 6 kişi kalın.
Então, ficamos cinco ou seis na segunda linha.
Hatta bu doktor, bahsi geçen gece Melksham'daki küçük bir otelde kalıyordu. Sir Mortimer Turret'in uşağı Burton kılığında, 2.40 treniyle Broughton Gifford'a döndü ve gelişinin bilet kontrolörünün gözünden kaçmadığına emin oldu.
Passou a noite num pequeno hotel em Melkshire e apanhou o comboio das 2.40 disfarçado de Sir Mortimer T. Burton.
Ama bu kesinlikle açık ve netti ki, Hitler'in her bir ayak izi, hasta ve kirlenmiş o parmaklarının bıraktığı her bir iz, temizlenecek ve arındırılacak. Ve hatta eğer gerek kalırsa, yeryüzünden yok edilecek.
as pegadas de Hitler, todas as manchas deixadas pelos seus dedos infectos e corrosivos serão banidas e expurgadas da face da Terra.
Hatta asilere kalırsa, kazanabileceklerini bile düşündüler, ama sonra ellerine yüzlerine bulaştırdılar
Tudo indicava que os rebeldes ganhariam, mas não foi esse o caso.
- Hatta kalın, Akbaba.
- Vou passá-lo à central.
Kutuplarında kalıcı buzullar, sürüklenen beyaz bulutlar yoğun toz fırtınaları, her mevsim hatta 24 saat içinde değişen şartlar vardır.
Tem calotas polares de gelo, nuvens brancas que se deslocam, tremendas tempestades de areia, padrões que mudam segundo as estações, e até um dia de 24 horas.
Dünyadaki yaşamın iyice temeline insek bile, hatta hücre kimyasını kontrol eden proteinler, ve spiral ya da sarmal yapıdaki kalıtımı muhafaza eden nükleik asitler seviyesine insek, bu moleküllerin dünyamızdaki tüm canlılarda birbirinin tam aynısı olduğunu görürüz.
E à medida que nos aproximamos do fulcro da vida na Terra, das proteínas que controlam a química celular, da espiral ou hélice dos ácidos nucleicos, que transportam as instruções hereditárias, encontramos essas moléculas idênticas, em todas as plantas e animais do nosso planeta.
Lütfen hatta kalın.
Podes esperar, por favor...
Lütfen hatta kalır mısınız?
Sim, minha senhora.
Bay Happer diğer hatta. Hoşça kalın.
Aqui está o Sr Happer agora.
Ve kar fırtınalarının koca otoparkları kapladığını hatırlıyorum hokey sopası kalınlığında buz sarkıtlarını, hatta üç kat üst üste güyündiğimizide.
Lembro-me de tempestades de neve que enterravam um estacionamento pingentes de gelo do tamanho de sticks de hóquei e de ter de vestir três camadas de roupa.
Beta 4'teki tozun çok yoğun olduğunu hatırlıyorum, hatta optic sensörlerin için rüzgar panelleri kullanmak zorunda kalırdın.
Sim, lembro-me que a poeira era tão intensa em Beta 4 que tinha de pôr limpadores nas fibras ópticas.
Zaten bir parça icat kudreti olsa bile bana bu acı şakaları yapamazdınız elbette... Telaffuz edemezdiniz bunlardan bir tekini bile kalırdınız yarısında, hatta çeyreğinde Zira ben bunları söylerim, oldukça belagatle başkasından dinlemem tekini bile.
Aliás, mesmo que tivésseis a imaginação necessária para me servir, perante esta nobre plateia, semelhante sortido de amargos gracejos, não teríeis articulado um quarto da metade do começo de um, porque eu sirvo a mim mesmo, com bastante verve,
kaldı 28
kalacağım 66
kalp 64
kalbin 16
kaldır 299
kalktı 17
kalıyorum 109
kalmadı 44
kalıyor 28
kaldırın 181
kalacağım 66
kalp 64
kalbin 16
kaldır 299
kalktı 17
kalıyorum 109
kalmadı 44
kalıyor 28
kaldırın 181
kalk 1843
kalıp 21
kalabalık 41
kalmamış 19
kalbimi kırdın 25
kaldır beni 31
kalkıyorum 26
kalktım 52
kalıyorsun 17
kalmak istiyorum 46
kalıp 21
kalabalık 41
kalmamış 19
kalbimi kırdın 25
kaldır beni 31
kalkıyorum 26
kalktım 52
kalıyorsun 17
kalmak istiyorum 46