Henrik traduction Portugais
214 traduction parallèle
Sen de parmaklıklarda bir delik açacaksın. Patlayıcı ekibi ise...
Tu Henrik vais a frente fazer buracos na cerca.
Karl-Henrik ile evleneceğim, çocuklarımız olacak. Onları büyüteceğim.
Vou casar-me com o Karl-Henrik e vamos ter algumas crianças para criar.
Karl-Henrik daha ihtiraslı olmamı istiyor.
O Karl-Henrik censura-me por não ter ambição.
Karl-Henrik'den hoşlanıyorum..
Eu gosto mesmo do Karl-Henrik.
Karl-Henrik ile beraber denize gitmiştik.
O Karl-Henrik e eu tínhamos uma casa perto do mar.
Bir gün Karl-Henrik şehre indi, ben de plaja gittim.
Um dia quando o Karl-Henrik foi para a cidade, eu fui para a praia sozinha.
Eve döndüğümde Karl-Henrik hala oradaydı.
Quando eu voltei, o Karl-Henrik tinha voltado.
Karl-Henrik tıpta okuyordu. Bir arkadaşı sayesinde bebeği aldırdım.
O Karl-Henrik, que está a estudar medicina, levou-me a um amigo que fez o aborto.
Henrik mükemmel bir avukat, seni temin ederim.
Asseguro-te que o Hendrick é um advogado excelente.
Henrik, deniz kenarını sevmiyor.
O Henrik não gosta muito da costa.
Henrik...
O Henrik é...
Henrik'e çok fazla tutuldum ve onsuz olamaz oldum. O da benim için çıldırıyormuş gibiydi.
Fiquei profundamente ligada ao Henrik e ele gostava muito de mim,
Olof Henrik Edvard Vergerus'i,..
"eu te recebo, Olof Henrik Eduard Vergerus..."
Henrik Van Braks,... satmak üzere çalınmış kıymetli taşlar aldığınızdan dolayı hakkınızda tutuklama emri var.
Henrik Van Braks, temos um mandado para a sua captura, por receptação de pedras preciosas roubadas.
Bay Henrik Van Braks.
Sr. Henrik Van Braks.
Ben Karl-Henrik'le evlenebilirim. Çocuklarımız olur... onları büyütürüm.
Vou casar com Karl-Henrik e teremos crianças que eu vou criar.
Ve tembel olduğum için de vicdan azabı çekiyorum.
O Karl Henrik ralha comigo pela minha falta de ambição. Diz que ando ás voltas como uma sonâmbula.
Karl-Henrik... tutkularım olmadığı için beni durmadan eleştiriyor.
Acho que não é justo. Fui a melhor do meu grupo nos exames.
Karl-Henrik'i çok seviyorum ama bilirsin... insan sadece bir kez aşık olur.
Gosto muito do Karl-Henrik. Mas, sabe, só se ama uma vez.
Karl-Henrik'le deniz kenarında bir kulübe kiralamıştık.
O Karl-Henrik e eu tínhamos alugado uma casa de campo junto ao mar.
Eve vardığımda Karl-Henrik şehirden dönmüştü.
Quando voltei o Karl-Henrik tinha regressado.
Karl-Henrik tıpta bitirme sınavlarına hazırlanıyordu. Beni yakın bir arkadaşına götürdü, kürtaj oldum.
O Karl-Henrik que está a estudar Medicina levou-me a um amigo e abortei.
Telefon şirketinde çalışan yakışıklı çocuk Henrik var ya?
Lembram-se daquele rapaz giro, o Henrik, da companhia dos telefones?
Henrik orda.
O Henrik está a assombrar o local.
Evet, Henrik.
Sim, o Henrik.
Anna ve Henrik yirmi yıl önce evlendiler.
Eles foram casados 20 anos.
Onu Henrik çalıştırıyor.
O Henrik ensina-a.
Henrik'i biliyorsundur, benim babam.
Deve conhecer o Henrik, o meu papá.
Henrik de kızgındı ama yine de güldü ve dedi ki, baştan denemeliymişim, onun :
Ele também ficou zangado, mas riu-se e disse que devíamos tentar o início, onde diz :
- Henrik'in intihara eğilimli olduğunu düşünüyor musun?
- Achas que pode pensar no suicídio? - Suicídio?
- Henrik'e geri döneceğim.
- Voltar para o Henrik.
Belki Henrik dayanılmaz biri ".
Bem, se calhar, que o Henrik é insuportável. "
Hernik'le benim olayım yüzünden, birbirimizi pek sık görmezdik.
Não nos víamos muitas vezes, por causa do Henrik e de mim.
Anna çabaladı, çabaladı. Fakat Henrik ve ben bir türlü yapamadık. Neyse, zaten biliyorsun.
A Anna bem tentou, mas o Henrik e eu nunca... bem, tu sabes.
Henrik için çok zor. Yaşamak. Herşeye rağmen.
- Para o Henrik, viver já é difícil.
- Anna'dan Henrik'e mi?
- Para o Henrik da Anna?
Mektup yazdı çünkü Henrik soğuk almıştı ve ziyaretine izin verilmiyordu.
Ela escreveu a carta, porque o Henrik constipou-se e não podia visitá-la.
Sevgili Henrik, sana daha önce hiç konuşmadığımız bir şey söylemek zorundayım.
" Querido Henrik, tenho de te dizer uma coisa sobre a qual nunca falámos.
Sevgili Henrik, Sen çok duygusal, çok hassas, çok incesin.
'Querido Henrik,'és tão sensível, tão cuidadoso, tão amoroso,
Eğer gidersem Henrik ölür.
Se abandonar o Henrik, ele morrerá!
Fakat annem öldü ve Henrik kendi hayatını idare edemez.
Mas a mamã agora está morta, e o Henrik não consegue lidar com a vida.
Benim ve Henrik'in geleceklerimiz şimdilik birbirine dolanmış durumda.
O meu futuro e o do Henrik estão irremediavelmente ligados, por agora.
Henrik intihara teşebbüs etmiş.
O Henrik tentou suicidar-se.
Henrik sistematik olarak her işte başarısız oluyor.
O Henrik falha sempre em tudo. Nem sequer consegue suicidar-se.
Arne, sen ve Henrik bizi koruyacaksın.
O ataque será as 03. 15.
Ben, Olof Henrik Edvard Vergerus...
"eu te recebo, Elizabeth Emilie Josefin Ekdahl..."
Bir gün Karl-Henrik şehre gitmişti... ben sahile tek başıma indim.
Um dia, quando Karl-Henrik tinha ido à cidade, fui à praia sozinha.
- Tamam Gus sonuncusu 5343
Henrik...
- Şişko Henrik.
- O gordinho Henrik!
- Henrik'ten bahsediyorduk.
Estávamos a falar do Henrik.
Yaklaşık bir hafta sonra, Henrik babasını ziyaret ediyor.
Uma semana depois o Henrik visita o pai