Henüz traduction Portugais
32,896 traduction parallèle
- Henüz kim olduğumuzu tespit edemediler..
Eles ainda não nos identificaram.
Henüz sisteme düşmemiş.
Ainda não entrou no sistema.
"Beynim o kadar gelişmedi henüz."
"O meu cérebro ainda não se desenvolveu."
- Henüz dinlemedim.
- Ainda não ouvi.
- Henüz bir şey yok, efendim.
- Ainda nada, senhor.
- Bakın, henüz kimşe bir şey yapmış değil
- Ainda ninguém fez nada.
Henüz herhangi bir suçla itham etmediler ama tahminimce... yakın zamanda tatile falan çıkamayacak.
Eles não a acusaram de nada, mas suponho... que ela tão depressa não vai tirar férias.
- Henüz hiçbir şey bilmiyorum.
- Ainda não sei nada.
Polis ölüm sebebini henüz açıklamadı -
A Polícia ainda não confirmou a causa...
Sadece henüz gerçeklikten sıkılma şansın olmadı.
Mas ainda não tiveste oportunidade de te fartares da realidade.
- Henüz bulamadı.
- Ainda não.
Hayır, henüz değil.
Não, ainda não.
- Henüz kimseyi öldürmedim.
- Ainda não matei ninguém.
Henüz o kadar ilerisini düşünmeye hazır değilim.
Ainda não estou pronto para pensar tão antecipadamente.
Henüz o kadar ilerisini düşünmeye hazır değilmişsin.
Dizes que ainda não estás pronto para pensar tão antecipadamente?
Fakat henüz stratejimiz yok.
Ainda não há nenhuma estratégia.
O bir terörist bu yüzden henüz fidye araması almadık.
É um terrorista, por isso, ainda não pediram resgate.
Henüz neden yakalanamadı?
Porque ainda não foi capturado?
Henüz gelmediler.
Eles ainda não chegaram.
Henüz eve dönmeye hazır değilim, Javi. Bu kadarını söyleyebilirim.
Ainda não estou pronto para voltar para casa, Javi.
Sadece Başkan olayı inkar etti Amerikalılar haberi henüz yayınlamadılar.
Só que o presidente nega que tenha acontecido e os noticiários americanos nem pegaram na história.
Henüz bilmiyoruz.
Ainda não sabemos.
Carrillo henüz gömülmedi...
O Carrillo ainda nem foi sepultado...
Onur duydum, Sayın Başkan, ama kariyerimin henüz başındayım. - Eminim daha iyi bir aday bulabilirsiniz.
É uma honra, Sr. Presidente, mas nesta altura da minha carreira sei que encontra melhor candidato.
Hayır. Henüz suç işlemediler.
Não, não cometeram nenhum crime.
Henüz işimiz bitmedi.
Ainda não acabámos.
Pablo henüz bilmese de en büyük rakipleri sessiz bir darbe yağmıştı.
Apesar de Pablo ainda não saber, os seus maiores rivais fizeram um golpe silencioso.
İşleri henüz bitmedi.
O trabalho deles está acabado.
Hayır, Albay. Henüz değil.
Não, coronel, ainda não.
Evet, ama henüz gerçeği tam olarak bilmiyoruz.
Sim, mas ainda não temos a verdade toda.
Henüz nasıl yapacağımı bilmiyorum ama yakında halledeceğim.
Ainda não sei como, mas estou a trabalhar nisso.
Henüz bu şeylere tam olarak alışamadım.
Ainda não me habituei a curvar-me com estas coisas.
Henüz ağzından bir şey alamadım.
Mas ainda não lhe arranquei nada.
Niyetlerini henüz ben de bilmiyorum.
Ainda não sei qual é o objectivo deles.
Sabahları burası gayet huzur verici... Ortalık henüz sakinken.
De manhã, isto aqui é agradável antes de começar a confusão.
Henüz kötüye gitmeye başlamadı bile.
Ainda nem sequer está mau.
Ve soruna gelirsek, henüz bilmiyorum.
E, para responder à tua pergunta, ainda não sei.
Henüz değil.
Ainda não.
Ya çoktan öyle olduysa ve henüz bilmiyorsak, Abe?
- E se já for e nós ainda não sabemos, Abe?
Bu benim el yazım, ama... bunu ben yazmadım. Henüz değil.
É a minha caligrafia, mas eu não escrevi isso.
Flynn yine de tarihi değiştirdi... şey yönünde... henüz bilmediğim bir yönde.
O HINDENBURG EXPLODE! O Flynn ainda mudou a História de uma maneira que eu... - Ainda não sei como.
Eğer varsa internet kaynakları bunu henüz bizim için keşfetmedi.
SE EXISTEM... A WIKIPÉDIA AINDA NÃO AS DESCOBRIU POR NÓS.
NYPD'deki resmi olmayan kaynaklar bütün işaretlerin Nightingale katilini göstermesine rağmen son kararın henüz verilmediğini söyledi.
Fontes não oficiais da polícia estão a dizer que tudo aponta para o Assassino Nightingale, embora nenhuma decisão final tenha sido tomada.
Bu arada, bu dayanıklı şeyi henüz göndermemeliyiz.
Aliás, aquelas coisas de amianto ainda estão lá.
Henüz randevu olayına girmeye hazır değilim. Anladım, tamam.
É que não estou pronto para namorar.
Bacaklarımı henüz hissedemiyorum.
Ainda não sinto as minhas pernas.
- Henüz bilmiyorum.
- Ainda não sei.
Seattle polisi milyarder işadamı Patrick Spring ile diğer ölümlerin ilk başlarda şüphelenildiği üzere cinayet olmadığını, bir hayvan saldırısı olduğunu belirtti ancak hayvanın cinsi henüz açıklanmadı.
A Polícia de Seattle considerou a morte do empresário multimilionário Patrick Spring e de vários outros um ataque animal e não um homicídio como inicialmente noticiado, embora a natureza do animal não tenha sido divulgada até agora.
Şu an sabahsa şimdiki Patrick Spring henüz ölmemiş demektir.
Se a manhã for esta, o Patrick Spring do presente ainda não morreu.
Henüz bitmedi.
Isto ainda não terminou.
- Hmm! Henüz zamanı değil.
Ainda não está na hora.
henüz değil 1250
henüz bilmiyorum 200
henüz yok 168
henüz gelmedi 78
henüz çok erken 19
henüz bitmedi 76
henüz hazır değil 20
henüz erken 24
henüz olmaz 25
henüz hazır değilim 23
henüz bilmiyorum 200
henüz yok 168
henüz gelmedi 78
henüz çok erken 19
henüz bitmedi 76
henüz hazır değil 20
henüz erken 24
henüz olmaz 25
henüz hazır değilim 23