English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ H ] / Hollanda

Hollanda traduction Portugais

801 traduction parallèle
Bunları Shubin'e götür ve ilk diplomatik postayla Hollanda'ya göndermesini sağla.
Diga a Shubin que as envie no primeiro correio diplomático da Holanda.
- Hâlâ Hollanda pasaportun var mı?
- Você ainda tem seu passaporte holandês?
Buraya iki veya daha fazla aydır İngiltere'yi yöneten Majesteleri Hollanda Kralı ve Kraliçe Mary'nin eşi... Kral III. William adına geldim.
Refiro-me a Sua Majestade, o Rei William III, William de Orange, que, com a Rainha Mary, veio da Holanda... e governa a Inglaterra há cerca de dois meses.
Laleleri için Hollanda'yı görmeyi çok istiyorum.
Tenho curiosidade em visitar a Holanda por causa das tulipas.
Hollanda'nın diktatörü.
- Não. O homem forte da Holanda.
Hollanda'nın Belçika ile yaptığı anlaşmada imzası bulunan iki kişiden biri.
Um dos dois assinantes do tratado Holandês com os belgas.
Polonya'nın durumu, Hollanda'nın Belçika ile yaptığı anlaşma bu günlerde kafanızı epey meşgul ediyor olmalı.
A situação polaca... e o tratado holandês com os belgas deve andar muito na sua cabeça.
Belki ikiniz de bu akşamki akşam yemeğinde Hollanda peynirlerini deneyişini görebilirsiniz.
Talvez você e a Sra. Appleby possam ver se ele prova algumas amostras de queijo holandês esta noite.
Hollanda'da uzun süre kaldığında onlara alışırsın.
Habitua-se a eles quando se está muito tempo na Holanda.
O pis Hollanda toprağıyla ellerini kirletti.
Ele sujou as mãos com alguma daquele terra porca da Holanda.
Delftdyke adlï Hollanda gemisi de onunla gidiyor.
Um navio holandês, o Delftdyke, vai com ele.
Belçika ve Hollanda'da işgal ettiğimiz her şehirde teknik yayınlar haricinde Fransızca kitaplar serbest olacak.
Nenhum livro francês entrará na Bélgica e Holanda, nem em nenhum país ocupado, exceto publicações sobre balística ou fabricação de cimento.
Sonuçta Hollanda, İspanya'ya aitti.
Os Países Baixos pertenceram a Espanha. - Claro.
Bu hareketiniz beni Norveç, Danimarka, Hollanda ve İngilizlerden koruduğunuz diğer şeylerle aynı kefeye koyuyor.
Põem-me numa classe ao nível da Noruega, Dinamarca Holanda, e outras coisas que vocês protegem dos Britânicos.
Fırında sülün, Hollanda brokolisi...
Faisão em redoma, brócolos Hollandaise...
Hollanda'da sanırım.
Na Holanda, Eu acredito.
Hollanda topraklarının güzel, kara rengini.
Algo que seja a boa cor escura da nossa terra Holandesa.
Ailesiyle tanışmak için bu hafta sonu Hollanda'ya gidiyormuş.
Ele vai este fim-de-semana à Holanda para conhecer a família.
Evinde böyle iyi Hollanda yemekleri varken artık senin de biraz kilo alma vaktin geldi.
Com boa cozinha Holandesa nesta casa está na altura de pores alguma carne nesses teus ossos.
13 yaşındayım. Almanya'da doğdum ama ailem Yahudi olduğundan Hitler iktidara geldiğinde Hollanda'ya göç ettik.
Nasci na Alemanha, mas, como minha família é judia... imigramos para a Holanda quando Hitler chegou ao poder.
Bisikletimi teslim etmek zorunda kaldım. Artık bir Hollanda okuluna gidemiyordum.
Não pude mais freqüentar uma escola comum.
Kendimi hep Hollandalı olarak gördüm. Hollanda'da doğdum.
Sempre me considerei um holandês.
Bay Frank. Putti'ye, Hollanda'ya ilk geldiğinizde sizin için yaptıklarını asla unutmayacağınızı söylemiştiniz.
Sr. Frank... disse que nunca esqueceria o que ele fez pelo senhor... quando chegou à Holanda.
Artık bana garip geliyor. Ama bizi ilk götürdükleri yer olan Hollanda'daki kampta hepimiz umut doluyduk.
Parece estranho agora, mas estávamos cheios de esperança... no campo holandês para onde nos levaram primeiro.
Fakat Hollanda sınırındaki hastanemizde ameliyat asistanı... olarak önemli bir görev var.
- Mas há um importante posto como assistente em Cirurgia... - em nosso hospital na fronteira com a Holanda.
" Tüm Hollanda, Almanların elinde.
" Toda a Holanda está nas mãos da Alemanha.
Ölçecek olsan, benim ağzımın sendeki Hollanda Tüneli'ne kıyasla ancak bir iğne deliği olduğunu görürdün.
Se a medisses, verias que é bem pequenina, em comparação com o túnel oco que aí tens.
HOLLANDA ORDUSU BİR ZAFER DAHA KAZANDI
O EXÉRCITO BÓER ALCANCA MAIS UMA VITÓRIA
Bir Alman, bir Hollanda'lı bir de Fransız.
Uma berlinense, uma holandesa, uma francesa...
Çok kültürlü bir grubumuz var. Bir sürü iyi İngiliz-Hollanda ve İngiliz-İskoç kökenli aile var... ve entelektüel olarak yeniliklere açığız.
Culturalmente, somos avançados... com muito bom gado anglo-holandês e anglo-escocês.
Hollanda çikolatası da var.
E chocolate holandês.
Yani Belçika, Hollanda Danimarka ve Norveç gibi mi!
Assim eram Bélgica, Holanda, Dinamarca e Noruega.
Mayıs ayında Monte Carlo'daki kazasının ardından yarın yapılacak olan Zandvoort'taki Hollanda Grand Prix'si ilk yarışı olacak.
O Grande Prémio da Holanda, aqui em Zandvoort amanhã, será a sua primeira corrida desde o seu acidente, em Maio, em Monte Carlo.
Birçok ülkenin bilimsel araştırma yeri Amerika, İngiltere, Hollanda, Şili Fransa, Avustralya, Yeni Zelanda... Antarktika bir panayır yeri gibi kalabalık.
O Antárctico está sempre cheio.
Hollanda turnesinden dönen muhteşem bir ladin ülkemize ilk kez gelen üç sakız ağacı İskoç çam ağaçları Karaağaç Gövdesi, kötü olamaz ilginç bir Amerikan kalası, bir yağmur ormanı ve bir kova talaş gençlerde şiddet hakkında konuşacaklar.
Uma árvore fabulosa, acabada de chegar de um tour à Holanda, três seringueiras a fazerem a sua primeira estreia neste país, pinheiro escocês e as coníferas, e Ulmo Bole, aí têm, não pode ser mau, uma nova e excitante tábua americana, uma floresta tropical e um balde de serradura a partilharem os seus pontos de vista sobre a violência nos adolescentes, e um convidado fora do comum para este programa, um pedaço de plástico laminado.
Hollanda'da 15. yüzyılın başlarında sosyal yasamayla ilgili üç önemli nokta vardı.
Na Holanda, no início do séc. XV, houve três coisas importantes para a legislação social.
- Hollanda'ya gidiyorsun.
- Vai à Holanda.
Hollanda'dan ne isterdin?
Que quer que lhe traga da Holanda?
HOLLANDA'NIN EN ÜNLÜ APERATİF İÇKİSİNİN HİKAYESİ
A HISTÓRIA DO MAIS FAMOSO APERITIVO DA HOLANDA
Yönetmen HOLLANDA KRALİÇESİ JULIANA
Realizado pela RAINHA JULIANA DOS PAÍSES BAIXOS
741 sefer sayılı Hollanda uçağı havaalanımıza inmek üzeredir.
Vôo 741 da Holanda Desembarque no Portão 8.
Fakat Hitler'in Hollanda ve Fransa zaferleri ve İngiltere'nin vaki görünen mağlubiyeti ağızlarını sulandırmaya yetti.
As vitórias de Hitler sobre a Holanda e a França em Maio de 1940 e a supostamente iminente derrotada Grã-Bretanha, deixaram os generais japoneses sedentos por mais.
Japonya ya tutumundan vazgeçip yoklukla pençeleşecek ya da güneye inip, ihtiyacı olan petrol kaynaklarına sahip Hollanda Doğu Hint Adaları'nı zaptedecekti.
O Japão podia ceder e perder a dignidade, ou avançar para o Sul e conquistar isto, os poços de petróleo das Antilhas Holandesas.
Şafak vakti ; Alman birlikleri Hollanda, Belçika ve Lüksemburg'a girdi.
De madrugada, os alemães avançaram para a Holanda, Bélgica e Luxemburgo.
Alman taarruzu, tarafsız Hollanda'ya yapılan muazzam hava indirmesiyle başladı.
A ofensiva alemã começou de forma espectacular, com a invasão aérea da Holanda, um país neutro.
Müttefik birlikleri yetişmeden köprüler ele geçirilebilirse Hollanda ortadan ikiye bölünecekti.
Se conseguissem tomá-las antes da chegada dos aliados, a Holanda ficaria dividida ao meio.
Çok geçmeden, Hollanda birlikleri topluca teslim olmaya başlamıştı.
Os soldados renderam-se em massa.
Gamelin, kuzeyden Belçika ve Hollanda içlerine ilerlemekte ısrarcıydı.
Gamelin insistia em deslocar os seus exércitos para o norte, para a Bélgica e a Holanda.
Ayrıca, Fransız generalleri hala Hollanda ve Belçika'da neler olup bittiğini anlamaya çalışıyorlardı.
Além disso, os generais franceses continuavam virados para o que estava acontecendo na Bélgica e na Holanda.
Babam Hollanda'da doğmuş.
Nasci na Holanda.
İngiltere'ye gidip, Özgür Hollanda birliklerine katılmak.
Chegar à Inglaterra, para me juntar ao Exército Livre Holandês. Você não pode tentar isso.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]