English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ I ] / Iki saat önce

Iki saat önce traduction Portugais

706 traduction parallèle
- Öyleydi, iki saat önce.
- Isso foi há duas horas atrás.
Şu anda, gemi iki saat önce tam iniş yaptığı noktada hareketsiz bulunmakta. Ve şimdiye kadar içerisinde bir hayat belirtisi görülmedi.
A nave está neste momento parada exactamente onde aterrou há 2 horas atrás, e até agora não há sinais de vida vindo do seu interior.
Geç kaldın Reb, iki saat önce Richmond'u aldık!
Estás atrasado "Rebelde". Invadimos Richmond há duas horas!
O konuşmayı iki saat önce ezbere biliyordun.
Sabia o texto de cor há duas horas.
O ve diğer Haganah üyeleri iki saat önce ayrıldılar.
Ele e o pessoal do Haganah já se foram há duas horas.
Seni iki saat önce çağırttım.
Precisamente.
Muhteşem Sör Percy iki saat önce Paris'e havalandı bile.
O fabuloso Sir Percy partiu para Paris há duas horas.
Hiçbir şey. Onu iki saat önce muayene ettim, sonucu duymak ister misin?
Nada, mas examinei-o há duas horas.
Onu, ben öldürdüm iki saat önce.
Eu próprio o matei... há duas horas atrás.
Ve sadece iki saat önce teklifimi bekliyordu.
Há algumas horas apenas estava,... ela à espera, que eu me declarasse.
Vaizin oğlu iki saat önce onu arabasına bindirmiş.
Dizem que o filho do pregador a levou no carro, hà duas horas.
O uçak iki saat önce indi. Onu karşılamadınız mı? bir Özür dilerim, efendim.
O avião chegou há duas horas.
Iki saat önce, askerler burada seni ariyorlardi.
Os soldados estiveram aqui à tua procura há duas horas.
062 uçuş sayılı Pan American'la iki saat önce geldi.
Voo 062, Pan American. Há duas horas.
İşi iki saat önce tamamladım.
Concluí os trabalhos há duas horas.
İki saat önce, bana bunu yutturabilirdin Harvey.
Há duas horas, talvez me convencesses facilmente, Harvey.
- İki saat önce.
- Há cerca de duas horas.
İki saat önce bay Thwaite ile çıktılar.
Saiu há umas duas horas com Mr. Thwaite.
Walter, yanlış bir şeyler var. İki saat önce yemek yedim. Burada kaldı.
Walter, jantei faz um par de horas e estou em plena digestão.
İki saat önce terziyi çağırıp prova için her şeyi hazırlamanı söylemiştim.
Há duas horas, disse para chamares o alfaiate e para preparares tudo para a prova.
İki saat önce haberdar olmalıydık.
Devíamos ter essa informação há duas horas.
Şu iki balıkçı bir kaç saat önce kayığıyla akıntıda sürüklenirken bulmuş.
Aqueles dois pescadores encontraram-no à deriva no barco há umas horas.
- İki saat önce ayindeydim.
- Vai à missa connosco? - Fui à missa duas horas atrás.
İki saat önce mi?
O quê? Há duas horas?
İki saat önce Bay Foley'nin adamlarından birini rıhtım cinayetinden yakaladık.
Apanhámos um amigo do Sr. Foley, por assassinato, há duas horas.
Kapıyı kilitlemeden önce bir iki saat kadar çalışır, Ama eminim hiç bu kadar geç- -
Ele trabalha algumas horas antes de fechar tudo... mas tenho certeza de que nunca ficaria até tão tarde...
- Ne zaman olmuş? - İki saat önce.
- Quando aconteceu isso?
İki saat önce onarım için beklemeyi önerdiğimde vardı.
Tive uma há duas horas quando disse que esperássemos pela reparação.
Daha önce de telefon açtım komiser bey, şikayetim iki saat önce kaydedildi.
Já telefonei Sr. delegado.
Tam olarak bir saat önce, Wainright Alaska'daki arkadaşınız Alan Melvin de aynı iki fotoğrafı seçti.
Há exactamente uma hora, o seu amigo Sr. Alan Melvin, em Wainright, no Alasca tirou as mesmas duas fotos.
İki saat önce 100 milyon ölü diyordunuz.
Há duas horas falaram em 100 milhões de mortos.
İki saat önce, Ambléve'den bu yoldan geldim.
Há duas horas, vim de Amblève exactamente por esta estrada.
- İki saat önce.
- Há duas horas.
İki saat önce.
Há umas duas horas.
İki saat önce gelmeliydi.
Ele teve duas horas por sua conta.
İki saat önce ona haber yolladım.
Enviei-lhe uma mensagem faz duas horas.
İki saat önce bitti.
Acabou há umas duas horas.
İki saat önce Hava Kuvvetlerimizden bir jet, ölümcül bir sistem hatası nedeniyle, Utah'ın ücra bir köşesine düştü.
Há duas horas atrás, um de nossos aviões da Força Aérea, sofreu uma falha de sistemas fatal... e caiu numa parte remota do Utah.
Okula kestirmeden giden iki genç çocuk tarafından yaklaşık bir saat önce bulunmuş.
"Foi descoberto há cerca de uma hora por dois jovens a caminho da escola."
Saat tam olarak 14.29. Eric ölmeden bir veya iki dakika önce kaydedilmiş.
São exactamente 14h29m. 1 ou 2 minutos antes de ele ser assassinado.
İki saat önce vardım.
Cheguei faz duas horas.
İki saat önce, metro istasyonunda iki kişi vuruldu.
Há duas horas, dois homens foram baleados numa passagem subterrânea.
Altı aydır her gece yatmadan önce iki saat egzersiz yaptım.
Desde há seis meses que, antes de dormir, faço duas horas de exercício.
- İki saat önce yemeğini yedi o.
Comeu apenas a duas horas.
İki saat önce buradaydılar...
Passaram cá duas horas!
İki saat önce gelmiş olmalıydı.
Já cá devia estar há duas horas.
İki saat önce orada olmalıydık.
Já lá devíamos estar há duas horas.
İki saat önce sekiz askerle B.A.'in evini basmış.
Foi a casa do BA. há duas horas com seis PM.
İki saat önce Frenchy'yi kaçırmış.
Há duas horas raptou o Frenchy.
İki saat önce, 35 yaşındaki Sarah Ann Connor'ın öldüğü açıklandı...
Há 2 horas, Sarah Ann Connor de 35 anos foi declarada morta...
Otobüsle, İki saat önce burda olurduk.
De autocarro estávamos cá há duas horas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]