Iliski traduction Portugais
6,856 traduction parallèle
Ben gerçek bir ilişki istiyorum.
Quero uma relação a sério.
- İlişki.
- O quê?
İyi bir iş, Candace ile iyi bir ilişki.
Um bom trabalho, uma relação sólida com a Candace.
Kızgınım çünkü bir erkekle sağlıklı bir ilişki olması ihtimalinin içine ettin.
Estou irritada porque arruinaste as minhas oportunidades de ter uma relação saudável com um homem.
İlişki kötü gitti.
Correu mal.
Çocuk hastanesi başvurularıyla toz arasında bir ilişki olduğuna dair çok iyi kanıtlar var.
Existem provas muito concretas da correlação entre o pó e internamentos pediátricos em hospitais.
Sherman, her büyük ilişki bir çatışmayla başlar, sonrasında gelişir ve büyür.
Todo grande relacionamento começa com um conflito e vira algo mais valioso.
Castillo ilişki?
O caso Castillo?
ALICI - LEBLANC CASTILLO İLİŞKİ?
PARA LEBLANC
İlişki şöyle böyle gittiğinde sen dahil oluyorsun falan.
Metade das vezes não há empatia, depois envolvemo-nos e blá, blá...
Harika bire ilişki gibi. Asla yürümez.
Como uma grande relação, nunca funciona.
Bu, Bay Birdwell'in dokuz ay önce cinsel ilişki karşılığı başka bir kadın lobici için yasa teklifinde bulunacağına söz verdiğini gösteren imzalı ve yeminli bir ifade gibi görünüyor.
É um testemunho assinado em como o Sr. Birdwell prometeu a outra lobista há nove meses que lhe promoveria uma lei, a troco de favores sexuais.
İlişki kurmam ben. Sürekli başka bir yere sevk edilirim.
Bem, não saio com ninguém, estou destinada.
Bu ilişki sayesinde sürekli terfi alıyorum ve bu güzel evde yaşıyoruz, sen şu sürekli istediğin... -... yepyeni arabayı kullanıyorsun.
É por ela principalmente que sou promovido, que vivemos nesta bela casa e que tu guias um carro novo, que desejavas tão desesperadamente.
Virüs birkaç yolla bulaşabilir. Buna korunmasız heteroseksüel ilişki de dahil.
Na verdade, o vírus pode ser transmitido de variadas maneiras, incluindo sexo heterossexual não protegido.
İlişki Durumu
Ligações.
Ve ben onları istiyorum babaları ile bir ilişki.
Quero que se relacionem com o pai.
Sadece Merrill'le aramda iyi bir ilişki var diyelim. Merrill Lynch'le iyi bir ilişkiniz var.
Tem uma boa relação com a Merrill Lynch.
Wesley ve Madison'ın namı "Yalama İlişki" olarak bilinirdi.
A relacão entre Wesley e Madison era conhecida na escola como pirilampo
İlişki falan değil. Alt tarafı eğleniyorum.
Nada disso, é só para curtir.
Seni sorarak başlamak istediğinizi varsayalım Modern insanın ruhuna böyle inanılmaz fikir did yönetmek nasıl, Ve erkekler ve kadınlar gerçekten ne istediğini biliyor musunuz, nasıl Sadece gerçekten bütün ilişki insanlık ve evren arasındaki?
Quero começar por lhe perguntar como conseguiu uma percepção tão boa sobre a alma do homem moderno, e como sabe o que os homens e as mulheres realmente querem, e a relação entre a humanidade e o cosmo?
Tanrım! Bay Patates Kafayla tek gecelik ilişki yaşamış gibisin.
Parece que passaste a noite a curtir com o Sr. "Cabeça de Batata".
Cinsel ilişki.
- relações sexuais, ou...
... ama bu savuma mekanizmasının kötü tarafı en yakınındakilerle ilişki kurmak zorunda kalmak. Gerek Liz'i gömesine izin veriyorsun.
Mas tirando essa defesa, serias obrigada a criar ligações verdadeiras no teu grupo de amigos, permitindo que as pessoas vissem a verdadeira Liz.
Artık ilişki bile kuramadığım akıl yoksunu bir makine gibi.
Ele parece uma máquina irracional, em que não consigo mais me relacionar.
- Bu ilişki bir yerlere gelecekse birbirimize karşı dürüst olmalıyız Mary.
Se a nossa relação vai ser à distância, Mary, acho que devemos ser honestos um com o outro.
"Nedeni ; Peder Geoghan'ın geçmişte, oğlanlarla homoseksüel ilişki yaşamasıdır."
"O Padre Geoghan tem um histórico de envolvimento homossexual com jovens."
- Eğer aramızda bir ilişki başlarsa ilgilendirir.
Será da minha conta, se tu e eu nos envolvermos.
Bu ilişki sorunu falan değil.
Isto não é um problema de relacionamento.
Çılgın bir ilişki yaşadın.
A vossa ligação foi fortíssima.
Benim sahip olabileceğim tek ilişki türü bu.
Este é o único tipo de relacionamento que tenho.
Pekala, ilişki durumu?
Qual é o seu estado civil?
"İlişki sonrası birliktelik." Pek çok çift bir arada kalıyor.
E muitos casais, muitos, continuaram juntos.
- Küllenmiş bir ilişki.
- É uma velha chama.
Dünya ile iletişim ve ilişki kurmaya başladılar.
Têm estado a comunicar e relacionar-se no mundo real.
Acılı cinsel ilişki, acılı boşalma, sertleşme sorunları.
Relações dolorosas, ereção dolorosa, disfunção erétil.
Tabii ki o adamla bir ilişki yaşamaya başladı.
Claro que fez amizade com esse homem e mais.
Dinle, bu ilişki sadece onun istediği gibi yürüyemez.
Escuta, a relação não pode ser só ele.
Kimsenin inkar edemeyeceği bir ilişki başlamıştı aramızda.
Havia uma grande química entre nós, que acho que ninguém pode negar.
İlişki durumunu "Bekar" dan "Karışık" a getirseydin.
Podias mudar o estado da relação de "solteira" para "é complicado".
ALMANYA İLİŞKİ DOĞRULANDI
ALEMANHA CORRELAÇÃO VERIFICADA
Zaman ister. Diğer kişinin de konu hakkında konuşmak istemesini bekler. Gerçek ilişki böyle olur.
leva tempo, é preciso que a outra pessoa queira falar sobre isso, uma relação verdadeira é sobre isso.
Aşırı odaklanma eğilimim var bu yüzden hazırda bir görev olduğunda insanlarla ilişki kurmam çok zor.
Tendo a concentrar-me muito e é difícil relacionar-me com as pessoas - quando tenho uma tarefa em mãos.
İnanın bana, Dave ve annem arasındaki ilişki geçici bir heves.
Confiem em mim, esta coisa do Dave e a minha mãe é temporária.
Üzgünüm ahbap ama o ilişki bitti.
Meu, lamento, mas isso acabou.
Uşağım ve haydudum olmasının yanı sıra imrenilecek bir cinsel ilişki oranı var ki bu arada sırada problematik olabiliyor.
Para além de ser meu criado e capanga, mantêm um ritmo invejável de relações sexuais que ocasionalmente é problemático.
Korkunç ilişki.
Pavoroso.
Temsili olmadan cinsel ilişki. Evet.
Não há penetração sem representação.
İş, aş ve insanca yaşam, halkla ilişki kurmak için.
Para o trabalho, para viver, para comer, para interagir com as pessoas em uma forma humana.
Yani aslında ya çok aptalsın, ya da istediğin şey bir ilişki değildi.
Então ou és idiota ou no interior não querias um relacionamento aberto.
- Çünkü ilişki içindesiniz.
- É pois estão namorando.