Importa traduction Portugais
36,719 traduction parallèle
Artık bunun önemi yok.
Isso não importa agora.
Ne kadar yol almamız gerektiği umurumda değil.
Não importa a distância espacial que teremos de atravessar...
- Geri al Ne kadar ücret vereceğin umurumda değil
Não me importa quanto pagas.
Neyse önemli değil
Não importa.
Ama hala Kurtarıcıyım ve bunun için ne bedel ödeyeceğim umurumda bile değil
Mas ainda sou o Salvador. Não me importa o preço que tenho de pagar.
Bu kadınların ya da ailelerinin umurunda olmadığını biliyorum.
Sei que não se importa com elas ou com as suas famílias.
Şu anda önemli olan şey bu mu sence?
É isso que importa agora?
Uzaya gittiğin için ben teşekkür ederim. Ne yaparsam yapayım.. .. annem için bir hayal kırıklığıyım.
Obrigado por teres ido ao espaço, não importa o que faça a minha mãe estará desapontada comigo.
Önemli değil.
Não importa.
Şöyle açıklayayım, Gutierrez, en ufak bir öneminiz yok.
Deixe-me revelar-lhe algo, padre Gutierrez : você não importa.
Ama önemli değil. Çünkü bu dünyada sadece iyilik kokusunu bırakıyoruz.
Mas não importa, pois só o que restará sobre a Terra é o aroma da bondade. "
Fark etmez, diye yanıtladı Kutsal Juana daha 18 yaşında ölüm döşeğinde yatarken.
"Não importa", respondeu a Beata Juana, enquanto morria com apenas 18 anos.
Fakat... Aladdin asıl önemli şey hakkında daha konuşamadık...
Mas, Aladino, ainda não falámos do que realmente importa.
Neyse boşver.
Não importa.
Aileni bir arada tutmayı neden bu kadar önemsediğimi sormuştun çünkü bir zamanlar kendiminkine sahip olma şansım vardı.
Perguntaste-me porque me importa manter a tua família junta, foi porque em tempos tive a hipótese de ter uma.
Çikolata satıyorsun sen.
Isso importa? Tu vendes chocolate.
Kimsenin umrunda değil, büyükbaba!
Ninguém se importa, avô!
Yüksek sesle sakız çiğnemeyi umursamayan bir eşcinselle mi?
Um gay que não se importa que se mastigue fazendo barulho?
Adına ne dersen de hiç sallamıyorum, ama bunun içine deniz ürünü koyamazsın koca dostum.
Não me importa o que é que lhe chames, não podes colocar frutos do mar nele, grandalhão.
Kariyerinin o an harika gidiyor olması ve kocanla bir köpeğe binip bir yere gidemeyecek olman önemli değildir!
E não importa se a tua carreira está a correr bem ou se tu e o teu marido nunca foram a lado nenhum!
Belki de çok önemli değildir, devam et.
Isso não importa, continua.
Ne olursa olsun, seni seveceğim.
Prometo que vou amar-te não importa o que seja.
- Hepiniz beni dinleyin! Önemli olan tek şey Tantalum.
Tudo que importa é o Tântalo.
Ne kadar vaktimizi alırsa alsın...
Não importa quanto tempo isto nos vai levar...
Ve ne kadar zaman geçerse geçsin, hayatı ne kadar değişirse değişsin, bu yükü omuzlarından atamıyor.
E não importa quanto tempo passe... Não importa o quanto a vida dela mude... Ela não se consegue livrar desse fardo.
Senle gelmemin sakıncası var mı?
Importa-se que eu vá?
"Gittiğin yerin bir önemi yoktur" "Önemli olan, oraya nasıl gittiğindir." derdi.
"Para onde estás a ir não importa", dizia sempre. "Tem tudo a ver como chegas lá."
Şimdi müsaade ederseniz Başkan demin sabah yayınımıza çıktı ve Seçmen Kurulu işini bitirdikten sonra uzun bir çalışma beni bekliyor.
Se não se importa, o presidente terminou o programa agora, e trabalho até muito depois de a contagem acabar.
Kocamın yaptığı anlaşmalar umurumda bile değil.
Não me importa os acordos que o meu marido faz.
Onunla en son ne zaman konuştunuz sorması ayıp?
Importa-se de perguntar, quando foi a última vez que conversou com ele?
Ne kadar paranız olduğunu söyleseniz de, yeterli değil mi yani?
Não importa quanto dinheiro você diz que tem, não é apenas o suficiente?
- Önemli degil.
- Não importa.
Ister üç kisi olsun ister 300, ister 30, fark etmez.
Podem estar três pessoas, 300 ou 30, mas não importa.
- Çakirkeyifiz zaten.
- Não importa. Estamos bêbedas.
Bu gıdalardaki protein ve yağın sağlık üzerindeki etkileri açısından hiçbir farkı yoktur.
Do ponto de vista do efeito da proteína e da gordura nesses alimentos e do efeito deles na saúde, na verdade, não importa.
Beni tek endişelendiren oydu.
Isso é tudo que me importa.
Politik bir kariyer istemiyorsun.
Você não se importa com a carreira política. Tudo bem.
Tamam. Ama bahse girerim ki kız arkadaşının evlatlık çocuğu tutmasını önemsiyorsundur.
Mas se importa com sua namorada ficar com a criança adotiva.
- O küçük yalancı ne derse desin.
Não importa o que aquela mentirosa diz.
Evet, artık aileyi umursamıyor.
Ele já não se importa com a família.
Umursamıyorsun.
Não se importa.
Artık önemli olan... arama ekiplerinin bir hedefi olması.
O que importa é que... as equipas de busca agora têm um objectivo.
Benim için önemli olan programa sadık olmamız.
O que me importa é que estamos dentro do prazo.
- Kim olduğumun bir önemi yok Vasily.
- Quem sou não importa, Vasily.
Önemli olan senin Annabelle Dixon vasıtasıyla FBI'a ülke sırlarını gönderiyor olman.
O que importa é que estás a passar segredos de Estado ao FBI através da Annabelle Dixon.
Nasıl sonuçlandığının bir önemi yok.
Bem, não importa como aconteceu.
Tara'dan çıktığını tahmin ettiğim bu muhabbetin tek önemli kısmı şu, sonrasında daima yanında olduğunu göstermek için ona T demeye başladım.
Tudo o que importa nesta pequena troca de ideias, que acredito foi ideia dela, foi depois que comecei a chamá-la de T... Para mostra-lhe que estava sempre do lado dela.
Nerede olursam olayım burası benim yerim.
Não importa onde esteja, este é o meu lugar.
Doktor bugün yok, fark etmez o yüzden.
A médica já saiu, portanto, não importa.
- Önemli değil.
- Isto não importa.
Kimse umursamıyor.
Ninguém se importa.