Incil traduction Portugais
3,192 traduction parallèle
Nasıl bir incil dersi gece kulübünde verilir ki?
Que tipo de estudo da Bíblia se faz em uma boate?
Artık fahişe olmak ve yalan söylemek istemiyordum. Ve aşık olduk ve bir an içinde bir bakıyorsun eroin çekiyor bir bakıyorsun birlikte incil okuyorduk.
Demo-nos bem e quando nos apercebemos, estávamos a snifar metanfetaminas, e a ler a Bíblia juntos.
Ancak incil, barışında, savaşında bir zamanı var diyor.
Mas a Bíblia também diz que há um tempo para a paz, e um tempo para a guerra.
Geçen sene edebiyat dersinde incil okudum, ve anlaşılan o ki, İsa'yı seviyorum.
Li a Bíblia na aula de literatura o ano passado, e acontece que eu gosto de Jesus.
Bu sehpanın üzerine bir incil istiyorum ve bu şöminenin üstüne bir yağlı boya tablo ve bir kartal, başlayın.
Quero uma Bíblia nesta mesa final e uma pintura de óleo de uma águia sobre este lareira, stat.
Senin İncil'inden Tanrı'yla ilgili bölümü okuyordum.
Estava lendo sobre Deus... na sua Bíblia.
- İncil.
- A Bíblia.
İncil'den bir isim koyman bir hata olmaz.
Bom, se escolher um nome da Bíblia, não há como falhar.
- İncil'i okumadın mı?
Não leste a Bíblia?
Eski King James İncil'i.
Está numa velha Bíblia do Rei Jaime.
İncil bize, içimizdeki şehvetin evlilik bağlamının dışında kullanıldığında günah olacağını söylüyor.
A bíblia ensina que luxúria no coração é um pecado, quando usada em um contexto fora do casamento.
Ama yarın uymayabilir, kızların İncil yarışması ve çok yoğun hayır işi var da.
Mas amanhã não sei se dá, porque elas... estão ocupadas com a reconstituição da Bíblia e com o extenso trabalho de caridade.
Joseph, o parayla bir sürü İncil alınır.
Joseph, esse dinheiro vai comprar um monte de bíblias.
İncil ile pek aram yoktur da.
Na verdade não conheço os versículos da Bíblia.
İncil, kendi yarattığı varlıkları yok eden intikamcı bir Tanrıyı tasvir etmektedir.
A Bíblia apresenta um deus vingativo... que massacra caprichosamente as criaturas por si criadas.
İncil... Tanrı'nın sözü ulusların, ırkların ya da kökenlerin bölünmemesini öğretir.
A Bíblia, a palavra de Deus, não conhece divisões entre nações, raças ou origens.
İncil, değil mi?
É da Bíblia, não é?
İncil dersleri almak istiyorum.
Quero fazer Estudo Bíblico.
İncil dersleri mi almak istiyorsun?
Estudo bíblico?
Grace İncil dersleri almak istiyor.
Grace quer ir a um estudo Bíblico.
İncil kampında insanları arkadan bıçaklayan Roz adında birini tanımıştım.
Sabes, eu conhecia uma mulher malvada chamada Roz no "Campo da Bíblia".
Onların bağladığı medeniyetler İncil'de ilk betimlenenlerden olacaklar.
As civilizações que elas ligam são das primeiras que a Bíblia descreve.
Kadın İncil okuyordu.
Ela estava lendo Salmos.
İncil'i okumaya devam ettikçe, su damlaları şiddetini artırıyordu.
Se intensificava quanto mais ela lia a bíblia.
Elimi sıkıca tuttu. Ve sonra İncil okumaya başladı.
Ele agarrou minha mão e então ele começou a ler a bíblia.
Ama İncil'e dokunamıyordu.
Mas não atingia a bíblia.
Bunu İncil'e ekleyebilirsin.
Pode escrever isso na Bíblia.
Yararsız İncil ıvır zıvırlarını 200 dolara alabilirim, Alex.
Eu escolho "Cultura Bíblica Sem Sentido" por 200 dólares, Alex.
Mademki İncil Tanrı'nın kitabı niye o dağıtmıyor?
Se o livro de Deus é a Bíblia, por que Ele não a dá a todos?
Ne diyorsunuz siz? - İncil'de yazanlar gibi mi?
Refere-se a coisas da Bíblia?
Bir gece genç bir müridiyle İncil çalışma grubundan ayrılmış.
Certa noite, ele deixou o Grupo de Estudo da Bíblia e saiu com uma jovem.
İncil'den vaaz, ondan vaaz vaaz, vaaz vaaz...
Mas eu prego conhecimento, e prego isto... e prego e prego...
Charlie, İncil'de inandığım bir şey var.
Charlie, há uma coisa na Bíblia em que acredito.
İncil'de adı geçen her yer Afrika'da.
A maioria dos lugares mencionados na Bíblia são na Africa.
Hayata da İncil tarafından konulan bazı kurallar uygulamak lazım.
Então, tens de seguir várias regras de viver como é ensinado na Biblia.
Marihuana Jamaika'da yasal değil ama İncil'de bu istendiği için rastalar onu içer.
A Marijuana é ilegal na Jamaica, mas os Rastas dizem que fumam porque a Bíblia assim o diz.
İncil'de yazar. Evrensel bir müzik olacak, herkes için bir müzik. Çalınacak, dans edilecek, söylenecek.
É muitas vezes mencionado na Bíblia que existirá uma música, em que todas as pessoas no mundo irão tocar, dançar e cantar esta música.
Rita ve ben dahil, birçok kadındık mumlar yakıp İncil okuduk özellikle Yakup'un hikayesini ve her şeyi kesti.
Estava eu a Rita... um grupo de mulheres Acendemos velas e le-mos a Bíblia.
Ve biz böylece İncil'in içine girerdik.
Éramos loucos pela Bíblia!
Ben, bunlar İncil sayfaları mı?
- Não sei. Ben, são páginas da Bíblia?
İncil kiliselerin, neden var olduğunu anlatır.
Para pregar o evangelho. É por isso que temos igrejas.
İncil'de de dediği gibi benim için çocukça şeyleri bir tarafa koyma vakti geldi.
Como diz a Bíblia... tinha chegado para mim a altura de pôr de lado coisas infantis.
Bu laf İncil'den.
Vem na Bíblia.
- Evet, İncil'den bir parça. Şu anki durumumuzla tamamen uyumlu.
Um género extremamente complicado.
İncil'de bahsedilir.
Eles dizem-nos na Biblia.
İncil gibi bir şey ama cennetten çok Avustralya'yı anlatıyor.
Oh, é um bocado como a Bíblia, excepto mais sobre a Austrália do que o céu.
Sen İncil'i eskileri anmak için okuyorsun.
Tu lês a Bíblia para recordares o passado.
Karbon kağıdı alın, İncil kalsın.
Levem o papel, deixem a Bíblia.
İncil'de der ki "Arkadaşının aşkına asla göz koymamalısın."
"Não cobiçarás a mulher do próximo."
Zamanı geldiğinde, İncil okuyan o iki yüzlüyü de öldüreceğim. Kendi çıplak ellerimle.
Quando chegar o momento, vou matar o leitor da Bíblia hipócrita com as minhas próprias mãos.
İncil'deki adam gibi, kendi kazdığın kuyuya düşeceksin.
Vai subir para o seu posto lá em cima como aquele homem na Bíblia.