Inglaterra traduction Portugais
5,935 traduction parallèle
Fransa'yı bir müttefik olarak istiyorsan, Şimdi İngiltere'deki hakkını arayacaksın.
Se quereis a França como aliada, reclamareis a Inglaterra já.
İngiltere'yi almak istiyorsan da, Fransa'nın sıradaki kralının yanında olması lazım.
Se quereis tomar a Inglaterra, precisareis do próximo Rei da França a vosso lado.
Takdirname ile İngiltere'ye geri gönderileceksin.
Será enviado de volta para Inglaterra com uma carta de recomendação.
Senin kıyametin beni sefilleştirmeden önce İngiltere'ye geri defol.
Desanda para Inglaterra, antes que o teu cheiro me faça vomitar.
Bu bizdeyken İngiltere'ye dönebiliriz.
Com isto em nossa posse, podemos voltar à Inglaterra.
- İngiltere Kralını fidye için mi tutacaksın?
Irias chantagear o rei da Inglaterra? - Sim.
Ben bir Yakubi'ydim, Tim... İngiltere Kralı tahttan indirmek için çalışan gizli bir isyanın bir parçası ve yerine gerçek varisini koymaya çalışan.
Eu era um jacobita, Tim, parte de uma rebelião secreta para depor o rei de Inglaterra e substituí-lo por um herdeiro de verdade.
İngiltere'ye geri dönmüştü.
Tinha ido embora. De volta para a Inglaterra.
Ama onu İngiltere'ye götüreceğimize söz vermiştik.
Mas prometemos levá-lo para Inglaterra.
- İngiltere'de ya da ABD'de okuluna devam etmek ister misin?
Queres continuar os estudos na Inglaterra ou nos EUA?
Kölelik bir günah olduğu için İngiltere'de yasal olarak kaldırılmıştır ve yakında bütün Kraliyet Kolonileri'nde aynı uygulamayı bekliyorum.
A escravatura é um pecado, e é por isso que acabou de ser legalmente abolida em Inglaterra e espero que em breve o seja também nas Colónias.
Hemen İngiltere'ye dönme niyetinde olduğunu söylemişti.
Ela disse que pretendia voltar à Inglaterra imediatamente.
İngiltere'den gelen genç kadın?
A jovem da Inglaterra?
Ama bensiz İngiltere'ye dönmeye karar verdi.
Mas ela foi para a Inglaterra sem mim.
Burayı İngiltere'de öğleden sonra yapılan pazar gezmesi mi sandınız?
O que é que pensam que isto é, um passeio numa tarde de domingo, em Inglaterra?
İngiltere bileti.
Bilhete para Inglaterra.
- İngiltere için bir tane daha.
Tenho outro para Inglaterra. É isso.
Victoria devrinde, İngiltere'de bir peni kazanmak için kibrit satan Kibritçi Kız gibi olmuştun.
Parecias a menina que vendia fósforos, que vagueava por Inglaterra na época vitoriana a vender fósforos por 1 cêntimo.
Ailenin yakın zamanda öldüğünü ve amcanın, seni İngiltere'den buraya yolladığını anlıyorum ailenden ve arkadaşlarından uzaklara.
Sei que os teus pais morreram recentemente e que o teu tio te mandou vir de Inglaterra para cá, para longe da família e dos amigos.
İngiltere ve Fransa yine savaşta.
Inglaterra e França estão em guerra outra vez.
Sen Kaliforniya'dasın. Tıpış tıpış gideceğimiz bir yer değil.
Tu estás em Inglaterra e não podemos exactamente ir à prisão.
İngiltere, İskoçya Calais, Dover...
Inglaterra, Escócia, Calais, Dover...
İngiltere kraliçesinin ölümünü beklerken.
À espera da morte da Rainha de Inglaterra.
Kendisini, oğullarımı ve İngiltere'yi önüme sürerek Beni köşeye sıkıştıran İskoç Kraliçesi tarafından.
Posto num canto enquanto Maria, Rainha dos Escoceses, se balançava em frente aos meus filhos, e balançava a Inglaterra na minha frente.
Eğer sıradaki İngiltere kraliçeliğine adını yazdırmazsan, babam iyice rezil olmadan, seni öldürür ve İngiltereyi istila etmek için İskoçyayı kullanır.
Se não fores nomeada a sucessora da Rainha inglesa, o meu pai poderá controlar as perdas, matar-te, e ficar com a Escócia para usar como palco para invadir a Inglaterra.
eğer beni canlı olarak İngiltereyi almak için kullanmazsa... ölü olarak kullanacak.
Se não me puder usar para obter a Inglaterra enquanto estou viva... Usar-me-á morta.
Bu anlaşma bizi İngiltereye karşı kuvvetlendiriyor, bizi dışarı koymadan.
Era suposto esta aliança fortalecer-nos contra a Inglaterra, não vender-nos.
Babam İngiltere için takıntılı.
O meu pai está obcecado com a Inglaterra.
İskoçya, İngiltere, barış dolu bir Fransa.
- Escócia, Inglaterra, uma França pacífica.
İngiltere'nin kaybı, bizim kazancımızsınız.
A perda de Inglaterra é o nosso ganho.
İngiltereden haberler var.
Chegaram novas de Inglaterra.
Bana İngiltere'yi kazandırması gerekiyordu.
Era suposto ela dar-me a Inglaterra!
- Bunca zamandır, Mary Tudor bize İngiltere'yi versin diye bekliyorduk.
- Este tempo todo, estivemos à espera que a Maria Tudor nos desse a Inglaterra.
Sonrasındaysa, Tüm İngiltere'yi.
Depois disso, tomarei toda a Inglaterra.
Mary Tudor'un suratındaki ifadeyi görmek için sabırsızlanıyorum. İngiliz tahtını ele geçirdiğim andaki ifadeyi.
Mal posso esperar pela ver a cara da Maria Tudor quando reclamar o trono de Inglaterra para mim mesmo.
İngiltere, ülkelerimizle ilgili emellerine ulaşacak.
A Inglaterra conseguirá conquistar os nossos dois países.
İngiltere'de okula gitmiş biriyim ben.
Eu estudei em Inglaterra.
İngiltere'de Cambridge'de okudu.
Ela estudou em Cambridge na Inglaterra.
Cambridge'in İngiltere'de olduğunu biliyorum mal herif.
Eu sei que Cambridge é na maldita Inglaterra, cabeça de merda.
Doğru ya, ben İngiltere'de yaşıyorum.
Espera, pois é. Estou na Inglaterra.
İngiltere'de..... nerede yaşadığını biliyorum, oraya gittim.
Está em Inglaterra. E eu sei onde vive, já lá fui.
Curly İngilteredeki en iyi at bakıcısıdır.
O Curly é o melhor tratador de cavalos em Inglaterra.
Sanırım İngiltere'deki telefon hatları pek iyi değil ha?
Suponho que as linhas telefónicas em Inglaterra não são lá muito boas, não?
Micky İngiltere'deki en iyi at bakıcısıdır.
O Mick é o melhor cavaleiro de Inglaterra.
Kendisi İngiltere'de, film çekiyor.
Está em Inglaterra a promover o filme dele.
Sadece Calais'i aldığımız için değil, İngiltere kraliçesinin, mezarına yuvarlanışını bekleyen ajanlarımdan gelen haberlere göre :
Os meus espiões em Inglaterra têm seguido a lenta caminhada da Rainha para a sepultura.
Ölmüş! İngiltere Kraliçesi, Mary Tudor, ölmüş!
A Rainha de Inglaterra, Maria Tudor, está morta.
Bir gün İngiltere'nin bizim olacağını, ezilip gerçek kraliçesiyle yeniden doğacağını bilmenin mutluluğuyla zaferlerimizi tatlandıracağız.
Saborearemos as nossas vitórias, com tempo, sabendo que um dia Inglaterra será nossa, esmagada e depois renascida, sob a sua rainha legítima, Maria Stuart.
Dünya vereceğin tepkiye kilitlenmiş olacak.
E se eu reclamar Inglaterra?
İngiltere tahtının idaresi ile ilgili
Caso eu não coopere em reclamar o trono de Inglaterra.
İngiltere'nin karşılığının sen olmasına müsade etme
E não deixes que a Inglaterra te tire de mim.