Inkar traduction Portugais
3,082 traduction parallèle
Ve sonra onu bununla yüzleştirdim, O sadece bunu inkar etti.
E quando o confronto, ele apenas nega.
Daha fazla inkar edemediğine inan.
Acredita naquilo que já não podes negar.
Bugünkü toplum içerisindeki insanların büyük çoğunluğunda topyekün bir inkar hissi vardır. İyi ve doğru olduğunu düşündükleri ve böylece bir toplum olarak veya bir uygarlık olarak özellikle doğal dünyayla ilişkili olarak eylemleri arasında bağlantı kurmamaktadırlar.
Para a grande maioria das pessoas que vive na atual sociedade, há uma total negação e separação entre o que elas acham que é bom e correto, e as suas ações enquanto parte da sociedade ou civilização, especialmente com o que está relacionado com o mundo natural.
Bunu inkar ederek ailenize fazladan acıya sebep olduğum için çok üzgünüm.
Sinto muito pela dor que causei à sua família com a minha negação,
Bu bir trajedi, bunu inkar edemem. Ama yapılacak başka bir şey göremedim.
É uma tragédia, não nego, mas não vejo que outra alternativa tinha.
Ciddi bir inkar hali içinde değilse hislerini içine atmış demektir, bu da onu çok daha kötüleştirir.
Se não estiver em negação, ela está a enterrar os sentimentos, o que a fez sentir-se pior.
CIA onu geri getiremeyince de, varlığını inkar ettiler.
Quando a CIA não o conseguiu trazer de volta, esqueceram-no.
O yuzden benim pesimde oldugunu inkar etmeyecek misin?
Vai negar que andava aqui à minha volta por causa disso? Vai-se queixar ao meu supervisor que estou a assedia-lo? O quê?
- Stirling'in çıkmak istediğini inkar etmiyorsun?
Mas não nega que queria o Sterling fora dali.
Bu geri teperse, anlaştığım her şeyi inkar ederim.
Isto dá para o torto e eu vou negar que concordei com isto.
Hiç inkar etme.
Não negues.
Birçok nedenden dolayı doğum sancısı, inkar, ilgi çekmek istemek.
Por várias razões. Dor sobre a infertilidade, negação e procura de atenção.
Niye inkar ediyorsun?
Por que o negas?
Yıllardır Millet'i ilk kez görmediğini inkar etmedi.
Bem, ele não negou que foi ver o Millet pela primeira vez em muitos anos.
Hayır inkar edecek ya da bi daha yapmam diye sözler verecek
Não, ele vai negar, ou vai admitir e prometer que nunca mais voltará a fazê-lo.
Yani inkar etmeyeceksin, öyle mi?
Então não o vais negar?
Ama, yönetime karşı yaptığı işleri inkar etmiş ve yalan söylemiş. Konuşmasına gayet normal şekilde ve sakince devam etmiş.
Mentiu sobre o trabalho de forma convincente e teve uma conversa neutra e frívola.
Bunu inkar ederseniz, şehrin gerçeğini inkar etmiş olursunuz.
Duvidar disso é duvidar da existência desta cidade.
Bunu inkar ederseniz inanılacak hiçbir şey kalmamış demektir.
Duvida disso e não vai restar nada em que acreditar.
Onlar istedikleri kadar inkar etsinler ben yangından önceki insan olduğumu biliyordum.
Mas eu sabia que era o mesmo de antes, mesmo que tenham optado por ignorar isso. Mas saiu por cima. - O que quer dizer?
şimdi ben bunun benim için büyük bir tanıtım olduğunu inkar edemem. aynı zamanda arkadaşın yardımcı olacaktır ve benzer durumda insanlar.
Não vou negar que é uma óptima publicidade para mim, e ainda ajudaria o teu amigo e talvez muitos outros em situação parecida.
Her zaman devletimizin bizi inkar edebileceğini biliyorduk.
Sempre soubemos que o nosso governo podia renegar-nos.
Ezra, inkar -
- Ezra, não...
Çocukluk travması geçirdiği için geçmişini inkar etmesi çok normal.
Com tamanho trauma na infância, não é estranho que ela tenha escolhido negar o seu passado, e se continuar a ameaçá-la,
Onun esnekliğini inkar edemem.
Não duvides da resistência dele.
Tamam, geçen gün süpermaketten yanlışlıkla maden suyu çaldım güvenlik bana bağırmaya başladı, önce inkar ettim sonra kabul ettim çünkü bunu hak ettim.
Está bem, no outro dia, trouxe uma caixa de refrigerantes acidentalmente do supermercado e o segurança começou a berrar comigo. Ao princípio disse que não, mas depois pensei " Sim, eu mereço.
Bunu kim inkar edebilir?
Quem pode negar isso?
Geçtiğimiz birkaç ayda tanık olduğum şeylere dayanarak bunu inkar edemem.
Considerando as coisas que vi nos últimos meses, isso não pode ser descartado.
İnkar işte, inkar.
Negação, negação.
Hayır, hayır bunu inkar ederim.
- Não, não. Negarei tudo.
Bu, dinozor yamyamlığının ilk ve inkar edilemez kanıtıdır.
Este era a primeira, irrefutável, prova de canibalismo entre dinossauros.
Yani ona çarptığını inkar etmiyorsun?
Não nega ter batido nele?
Kendi inkar etse de onunlaydı dün gece
Embora possa objetar Ele deve ter estado com ela
Sırlarımız bize özel kalmadığı yalnızlığımız inkar edilemediği acımızı artık inkar edemediğimiz zaman.
Quando os nossos segredos já não podem manter-se privados. Quando a nossa solidão já não pode ser negada. Quando a nossa dor já não pode ser ignorada.
- Sayın Yargıç, hükümet meydana gelen bu tutuklamayı bile inkar ediyor.
Excelência, o governo nega que a prisão tenha ocorrido.
Hamile olduklarını inkar eden yalancı anneler gibisin.
Você é aquelas mães que mentem, dizendo que estão grávidas.
İnkar edecek bir şey yok.
Não há o que negar ou refutar, Frank.
İnkar. Ben iyiyim, bu başıma geliyor olamaz.
Estou bem isto não me está a acontecer.
- Üzgünüm. İnkar etmeyeceğim.
- Tenho pena, não vou negá-lo.
İnkar etmeyecek misin?
Não vai negá-lo?
İnkar etmeye devam edersen öldürürüm onu.
Se continuas a negá-lo vou matá-lo.
İnkar etmiyorum.
Não o vou negar
İnkar etmiyorum, saklamıyorum da.
Não o vou negar Nem o tento esconder
İnkar etmeyecek misin yani?
Então não o negas?
Olduğunu inkar ediyorsun, yine yapıyorsun.
Estás a negar que tenha acontecido... estás a fazê-lo de novo.
İnkar etmedi.
Não o negou, pelo menos.
Hep, önce gerçeği inkar ederler.
- Ao princípio, todos fogem à verdade.
İnkar etmenin ne kadar rahatlatıcı olabileceğini anlıyorum. Ara sıra obez öğrencilerimiz için kullanıyorum.
Entendo o quão reconfortante a negação pode ser, muitas vezes até a apoio com os nossos alunos obesos.
İnkar.
Negação.
Wally, inkar ediyorsun.
Wally, estás em negação.
İnkarı mümkün ajanlar.
Activos negáveis.