Ironik traduction Portugais
1,165 traduction parallèle
Bu çok ironik.
Tem graça.
Bu çok ironik, değiI mi?
É irónico, não achas?
Ki bu da ironik olarak demek ki, okumaya çok değermiş.
Ironicamente, deve ser o único que vale a pena ler.
- Ne kadar ironik. Belki ona bir iş bulabilirsin.
- Talvez você consiga arranjar-lhe um trabalho.
Çok ironik ve komik, tamam mı?
É tudo tão irónico e divertido.
- Ne kadar ironik.
Tive pesadelos. - Que irónico.
Ne ironik! Sonunda beni yakladın, ama büyük ihtiyaç duyuyorsun.
Que irónico, finalmente apanhou-me, no entanto, agora, precisa de mim mais que nunca.
Ayrıca ironik olarak bizzat kendimin bir köstebek olduğunu görüyorum.
Também percebo a ironia de eu próprio ser uma toupeira ( mole ).
Biliyordum ve bunu çok ironik buluyorum..
Eu sei disso, e acho realmente irônico.
Böyle özel bir tutkunun olması gerçekten çok ironik.
É irónico que faças disso uma ambição específica.
Bu ironik belki ama Tandaran topraklarının dışına çıktıklarında, Cabal onları yakalayabilir ve askere dönüştürebilirdi.
É irónico, mas uma vez que estejam fora do território tandarano, o Cabal vai caçá-los e transformá-los em soldados.
ironik bir şekilde Dr.Phlox'un Mayweather'ın baş ağrısına takıntısı...
Por ironia, a obsessão do Dr. Phlox com a dor de cabeça do cadete deu-me alguma informação útil.
- Şöyle söyleyelim. Birinin doğum görüntülerinin.. .. insanda kendini öldürme isteği uyandırması çok ironik.
É irónico que ver alguém nascer nos dê vontade de nos suicidarmos.
Mike'la birbirinize anahtarlarınızı verdiğiniz gün David'in ortaya çıkması ironik değil mi?
Não é irónico o David aparecer... ... no mesmo dia em que tu e o Mike trocam chaves?
Olayın ironik yönü ise çok acı.
É a ironia na sua forma mais amarga.
Bir kabirde ölmek, işte bu ironik.
Morrer num túmulo... Que ironia!
Kaçmak için düşmanlarımızın hediyesini kullanmak çok ironik bir durum doğrusu.
Acho uma ironia usarmos presentes dos nossos inimigos como meio de escapar.
Kaçmak için düşmanlarımızın hediyesini kullanmak çok ironik bir durum doğrusu.
É uma irônia usarmos presentes de nossos inimigos como meio de fuga.
Olayın ironik yanı David Gale yaşamı boyunca yapmaya çalıştığı fakat başaramadığı şeyi, farkında olmadan ölümünde yaptı.
Claro, a grande ironia é que David Gale homem que, inconscientemente, se tornou mártir possa conseguir na morte o que lutou para ter mas não pôde obter em vida.
Çok açık ve ironik şeyler?
Algo irónico mesmo nas tuas barbas?
Birinin gerçek olmayan dünyada daha huzurlu olması ironik birşey.
é irônico que alguém possa ter mais paz num mundo virtual.
İşin ironik yanı, bu benim başıma hiç gelmemişti.
E a ironia é que isso nunca me aconteceu.
Çok ironik bir durum, çünkü yerçekimi bir şekilde gerçekten anlaşılan ilk kuvvetti, fakat diğerlerinden hâlâ çok ayrı ve çok farklı durmaya devam ediyor.
É muito irônico porque foi a primeira força a ser compreendida de forma decente, mas ainda se mantêm separada e bem diferente das outras.
Sadece bir defasında, Chaplin ironik bir tonla çok fakir bir insanı oynayarak zengin olduğuna işaret etmişti.
Excepto por Chaplin, que comentou amargamente a ironia de se ter tornado rico a interpretar um homem pobre.
Ne kadar ironik değil mi? Ben yeni işimde bir servet kazanıyorum... ve senin sahip olduğunu düşündüğün bir işin bile yok.
Vou ganhar uma fortuna com o meu novo emprego... e tu nem tens o emprego que pensavas que tinhas.
Bu çok ironik. - Sistemde adı var.
- Darwin... que irónico.
Burada birlikte... ölseydik ironik olmaz mıydı?
Sim, somos como Romeu e Julieta.
Önce onun senden hoşlanıp, şimdi de senin ondan hoşlanman ironik...
Antes era ele que gostava de ti e agora és...
Ne kadar şok edici ve ironik bir sonuç!
Mas que desfecho tão irónico.
Ne kadar keyifli ve ironik.
Mas que ironia.
Bu ironik değil. Çok acımasızca.
Não é ironia, é maldade.
Bu da ironik.
Também é irónico.
İronik bir amacın yoksa kapat onu.
A não ser que esteja a ser irónico, desligue isso já!
İronik değil mi?
Não notam a ironia?
İronik, öyle değil mi?
É irónico, não é?
İronik olan o ölünce, hayatımda ilk defa, ona karşı uzaktan sevgi duymam.
É irónico que a primeira vez na vida em que sinto afeição por ela, é quando ela está morta.
İronik değil mi ben hayatını kurtarıyorum.
É um pouco irónico. Eu ter-lhe salvo a vida.
İronik.
Que coisa irônica.
Bu bi açıdan İronik.
De certa forma, é irónico.
Ne ironik.
É irónico.
- İronik değilmi?
É irónico, não é?
İronik olan şu ki, genlerindeki savaş sevgisine rağmen Norveç şimdi Nobel Barış Ödülü veriyor.
O que é irônico é que apesar de todos os seus genes guerreiros... a Noruega agora divulga o Prêmio Nobel da Paz.
İronik.
É irónico.
İronik olan ne biliyor musun?
É irónico.
İronik değil mi, Irulan?
Não é irónico, Irulan?
İronik değil mi, Irulan?
Não é irônico?
İronik, değil mi?
Irônico, não é?
"İronik olan, benim en sevdiğim çiçek, bırakın Yorshire'ı İngiliz adalarına özgü bir çiçek bile değildir."
"O que torna irónico que a minha flor favorita não seja das ilhas britânicas e muito menos de Yorkshire."
İronik olarak gökyüzünden Tanrı'nın kendi mavi ateşinin yıldırımı ile çarpıldım.
Quando, ironicamente, fui fulminado por um raio do fogo azul de Deus.
- İronik.
- Que ironia.
İronik değil, tesadüfi.
Não é irónico é um coincidência.