English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Turc → Portugais / [ I ] / Isınıyorum

Isınıyorum traduction Portugais

321 traduction parallèle
Ben... Isınıyorum.
Estou a aquecer.
Isınıyorum.
Estou só a aquecer.
Isınıyorum, ısınıyorum.
Estou só esquentando.
- Isınıyorum.
- Sinto-me numa estufa.
Bakın, konuşuyorum işte. İş birliği yapıyorum.
Olhe, eu estou a falar, a cooperar.
- Ben makinistim, iş arıyorum. - Burada iş bulamazsınız.
- Por aqui não vai arranjar.
İş dolayısıyla birçok kişiyi tanıyorum. Editörler, sekreterler, diğer eskiz sanatçıları, bilirsiniz işte. - Ama siz benim ilk gerçek arkadaşımsınız.
Tenho muitos contactos de trabalho, editores, secretárias e outros artistas, mas... poderá ser o meu primeiro amigo verdadeiro.
Sıkıntını anlıyorum ama bu bir iş.
Entendo as suas dificuldades.
Şu anda telgrafınızdan daha önemli bir iş yapıyorum.
Já tinha dito antes!
Bu madenin pek iş yapacağını sanmıyorum.
Contudo, aquela mina de ouro não te vai servir para nada.
Burada bir iş yürütüyorum. Bu adamları çalıştırıyorum ve akıllarını işe vermek zorundalar.
trabalho com homens que têm de concentrar-se no trabalho...
Evet, iş adamlarının Adobe Flat'le ilgilendiklerini söylediğinizde size inanıyorum.
Sim, acredito no que diz acerca dos homens de negócios... estarem interessados em Adobe Flat.
Doktor, düşüncesizlik etmek istemem, ama bir iş adamı olarak, neyi kanıtlamağa çalıştığını anlamıyorum.
Doutor, não me meto em negócios dos outros... mas como homem de negócios não entendo o que quer provar.
Bakın Bay Jarvis, bu film bir televizyon reklâmı... bu teklifi size yapıyorum, çünkü sizin ilgi alanınıza giren bir iş.
Este filme é uma proposta comercial. É por isso que quero que o faça. É o tipo de coisa que fazem bem.
Tabii ki esprili insanlar tanıyorum. Karımın arkadaşları, iş arkadaşlarım. Ama benim şahsen espri yeteneğim yoktur.
É claro que eu conheço pessoas com humor : amigos da minha mulher, colegas do escritório, mas eu pessoalmente não tenho humor.
Herman, bakıyorum iyi bir iş başardın.
Bem, Herman, vejo que teve uma aterragem feliz.
İş görüşmesi için, bugün vaktiniz olacağını sanmıyorum, Bay Strutt. Şu anda bu suç dalgası varken.
Não deve ter tempo para negócios com esta onda de crimes entre mãos.
Yıllardan beri sana bu kadar iş verdikten sonra bunu bana nasıl yaptın anlamıyorum.
Não sei como me podes fazer isto, Tom Witherspoon, depois de todo o negócio que te dei ao longo dos anos.
Bundan hoşlanmıyorum. Bu iş bitirme tarzlarını beğenmiyorum.
Não gosto da forma como eles trabalham.
Yarın bir iş seyahatine çıkıyorum.
Amanhã parto de viagem de negócios.
Evet, malikanede kalmanın akıllıca bir iş olacağını sanmıyorum.
Sim, não me parece que fosse sensato ficar na vossa casa.
Gordon İş Bulma Ajansı'nı arıyorum.
Procuro a Agência de Empregos Gordon.
Buraya Wally'nin numarasını ve benim iş numaramı yazıyorum.
Deixo aqui o número do Wally e o meu do emprego.
Mortwell'i arıyorum. Anlarsın, iş için.
À procura do Mortwell.
Senin iki katın iş yapıyorum.
Eu trabalho por dois aqui, meu.
Ama Al açısından pek akıllıca bir iş olduğunu sanmıyorum. Buck'la çivili tasma takan bir Rottweiler'ın arasına giriyor.
Não acho sensato o Al tentar acabar com um encontro do Buck, e o que parece ser um rottweiler com uma coleira de ferro.
Isı sensöründe vücut ısısını ayırt etmeye çalışıyorum.
Tento o isolar com os sensores térmicos.
Daha seni tanımıyorum, ne iş yaptığını bile bilmiyorum.
Não ao menos sei quem és, o que fazes.
Bu oldukça ciddiye almamız gereken bir sorumluluk. Bir iş için yeterli olmayan bir Denizciyi alıp başka bir göreve yollamanın insan hayatını tehlikeye attığına inanıyorum.
Devemos levar esta responsabilidade muito a sério... e acho que pegar num fuzileiro que não dá conta do recado... e enviá-lo para outro lugar, coloca vidas em perigo.
Seni anlıyorum, ama yaptığın iş heyecan verici olmasa bile çok önemli.
É verdade, mas apesar de não ser emocionante é muito importante.
İş elbisesini giymeye karar verdiğinde ona "Glen, halkın aksettirmeye çalıştığın şeyi anlatacağını sanmıyorum ama madem öyle istiyorsun, giy" dedim.
Então ele decidiu vestir este fato de negócios... Eu discuti isso com ele e disse-lhe "Sabe, Glenn... não estou certo de que o público entenderá o que está tentando dar a entender... mas se quiser fazê-lo vá em frente" ; o que ele fez.
Üzerine yıkılmış bu skandaldan sonra iş bulmanın kolay olmayacağını sanıyorum.
Porque vai ser dificili arranjares emprego depois deste escândalo a pesar-te na consciência.
Ticaret ve ekonomi alanlarında geniş kapsamlı çıraklığa dayanan bir iş etüdü yaklaşımı uyguladığınızı anlıyorum.
- Ma estão dispostos a segui-lo, se garantir a segurança deles. Feito. Tenho de dizer isto, Comandante.
Işınlayıcının taklit cisimleri kabul edeceğini sanmıyorum.
Está sugerindo que está além de minha compreensão?
Işınlama Odası 1, koordinatları programlıyorum, beklemede kalın.
Sala de Transporte Um, estou programando as coordenadas, aguardem.
Hey, ben burada iş falan aramıyorum. Kıçımın üzerine oturup, TV izlemeye para veriyorum.
Apesar de aquilo não ser um trabalho digno do nome... não lhe pagam para estar sentado a ver TV.
Işığın yanmasını, suyun akmasını, ve ısınmayı sağlıyorum.
Mantenho a iluminação acesa, a água e o aquecimento a funcionar. Vêem isto?
Bu çok riskli bir iş, sadece hatırın için yapıyorum.
Só fazia isto por ti. É um grande risco.
Bay Roger'ın Buz Güzeldir şovunda senin, Cuma Kralı olduğun günleri hatırlıyorum.
Lembro-me de quando eras Rei Sexta-Feira no Ice Is Nice.
Işınlama ışınının izini sürerek gönderildiği yeri bulamadık. Fakat etrafta gemi olmadığı için istasyonun içinden gönderildiğini sanıyorum.
Não conseguimos seguir o feixe até ao ponto de origem, mas, como não há naves aqui perto, acredito que tenha origem na estação.
Bunun yeterince ikna edici olduğuna inanıyorum. İyi bir iş çıkarmışsınız, Bay Tuvok. Gelecek sefer, terziye ihtiyaç duyduğumda nereye bakacağımı gayet iyi biliyorum.
Tudo o que estou a sugerir, Sr. Neelix, é que a paranóia apenas vai agravar a sua já precária condição emocional.
Kokpit ve iş adamları sınıfını alıyorum.
Eu vou à cabina do piloto.
"Sayın Yargıç, yeni bir iş buldum. Aç Kunduz'da çalışıyorum."
"Sim, Meritíssimo, tenho um emprego no" Eager Beaver ". "
Bu iş için kişi başına ücret alıyorum ve senin de bir başın var... şimdilik.
- Aceite. Estou a cobrar por cabeça nesta função, e tem cabeça... por enquanto.
Belki de hiç traktör sürmediğim içindir ve babamın kardeşi ile olduğum içindir ama sanırım söylemeye çalıştığım şey şu bu iş için doğru adam olduğumu sanmıyorum.
Acho que o que estou a dizer é que... Não sou o homem para este trabalho.
Eski iş ortaklarını bir daha göreceğini sanmıyorum.
Eu não contaria voltar a ver os seus antigos sócios.
Li Shangın mükemmel bir iş yapacağına inanıyorum.
Li Shang fará um excelente trabalho.
Kırılmış olmanı anlıyorum ancak bu iş olursa zamanını boşa harcamamış olacaksın.
Compreendo sua decepção, mas, se der certo... não terá perdido seu tempo.
senden ayrılmanın hayatımda yaptığım en iyi iş olduğuna inanmıyorum, fakat ilk sıralarda yer alır.
Pensei que ter acabado contigo tinha sido a melhor coisa que poderia ter feito, mas isto é definitivamente melhor.
Işını, gezegenin atmosferine biyo-faktör taşıyacak şekilde yeniden ayarlıyorum.
Estou reconfigurando o raio para carregar um bioagente para a atmosfera do planeta.
Ben de iş yetiştirmeye çalışıyorum. Nasılsın?
Estou a tentar trabalhar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]